English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Right on cue

Right on cue translate Turkish

75 parallel translation
- Fran always used to come in right on cue.
- Fran her zaman doğru anı yakalardı.
Right on cue.
Tam zamanında.
Right on cue.
Tam zamaninda.
And coming out over there right on cue for us, ladies and gentlemen, that fellow there is the master of special effects.
Oh, ve bayanlar ve baylar, sanki sözleşmiş gibi şuradan dışarı çıkan adam özel efektler ustası.
Right on cue.
Lafının üstüne geldi.
If it isn't the producer, right on cue.
Bu yapımcı değilse neyin. Tam vaktinde.
Oh, right on cue.
İşte başladı.
They opened the door, and you walked on through right on cue.
Beklendiği an sahneye çıktın.
- Right on cue.
- Sıraya gir.
A valiant try, and right on cue... but if I fall for that, I'm as stupid as you.
İyi deneme, hem de tam zamanında, ama buna kanmamı beklemek çok aptalca. Mack Daddy bugün ölmeyecek.
There she is, right on cue.
Tam zamanında geldi işte.
Enter omniscient monkey, right on cue.
Her şeyi bilen maymun tam vaktinde filme girdi.
Ah. You're right on cue.
Doğru iz üzerindesin.
Right on cue.
İşte geliyor.
Right on cue.
Tam da lafını ederken...
- Right on cue.
- Tam zamanında.
Many singers stick to precise schedules and right on cue the six o'clock cicada.
Pek çok şarkıcı katı bir programa sadıktır. Ve tam zamanında, saat 6'da ağustos böceği.
Right on cue.
Bilardo gibiydi.
Now, see, that is right on cue.
Bu doğru işaret vermez.
Right on cue as usual!
Tam vaktinde, he zaman olduğu gibi. Merhaba tekerlekli çocuk.
[Cell phone ringing] Oh, right on cue.
Tam lafının üstüne.
And right on cue, with the age of fear, this age of catastrophe, the age of this parasite we see masculine domination.
Ki zaten ataerkil yönetimdeki bu korku çağının, felaket ve parazit çağıyla birlikte başladığını görüyoruz.
Right on cue, Lloyd.
Doğru düşünmüşüm, Lloyd.
Oh, and right on cue.
Tam zamanında.
- Right on cue. - So here we are, Muslims, Christians and the odd heathen.
- Hepimiz buradayız Müslümanı, Hristiyanı ve dinsizi.
And there's the man himself, right on cue.
Ve işte o adam gelir.
And here she is, right on cue.
İşte geldi, tam burada.
My guess is they're getting re- - right on cue.
Sanırım dışarı çık... Tam da lafın üstüne geldiler.
Right on cue.
Tam isabet.
Right on cue.
- Tam zamanında.
Right on cue.
Tam da zamanıydı.
Right on cue.
Tam da zamanında.
And right on cue.
Ve tam o sırada.
Right on cue, Gossip Girl.
Tam zamanında, Dedikoducu Kız.
Ah, right on cue.
Tam zamanında.
Ha, see, right on cue!
Tam zamanında!
Right on cue.
Tam tahmin ettiğim gibi.
- Well, would you look at that. My lawyer, right on cue.
- Avukatım tam vaktinde geldi.
Ah, right on cue, Mr. Transplant.
Tam zamanında, Bay Nakil.
That's him, right on cue.
Bu o, tam zamanında.
Right on cue it cuts!
Ya tam zamanında kesildi ya.
- All right, right on cue!
- Tamam, tam da beklediğim gibi.
Right on cue, Commissioner.
Planladığınız gibi, Komiser.
Right on cue.
İti an...
The new kid on the spot, he, uh - he, uh, knows the cue, right?
Şu yeni çocuk, o, o, sufle yapmayı biliyor değil mi?
All right, well, cue the spooky music... because Jordan was born on the day of the meteor shower.
Tamam, ürkünç müziğe eşlik ediyorum çünkü Jordan meteor yağmurunun olduğu gün doğmuş.
So now I want you to march right back out to your little spot there on-stage read whatever's on the cue cards and be Maya Dolittle, the animal talker, okay? .
Şimdi derhal sahnedeki yerine dönüp kartları okumanı istiyorum ve hayvanlarla konuşan Maya Dolittle olmanı.
Right on cue.
Evet, lafının üstüne.
When Marjorie says : "Tom, what's on your mind right now?", that's your cue.
Marjorie "Tom, aklında ne var?" dediğinde, bu senin ipucun.
- Right on fucking cue.
- Tam da yerinde gelmişim.
Right. And then on cue, the biggest bear in yosemite comes charging out of the woods.
Sonra da tam o sırada, Yosemite'nin en büyük ayısı ormandan çıkıp saldırmıştı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]