English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Saving your life

Saving your life translate Turkish

368 parallel translation
But before you take leave, it might be well if you thanked her for saving your life.
Gitmeden önce, hayatınızı kurtardığı için ona teşekkür etseniz iyi olur.
- Saving your life.
- Hayatını kurtarmaya geldim.
I suppose he thought saving your life didn't warrant your killing a man for him.
Sanırım düşündü ki, senin hayatını kurtarmak onun için bir adam öldürmene karşılık olamazdı.
- That's my fee for saving your life.
Hayat kurtarma karşılığında ücretim bu.
Consider this as saving your life, and put your sword away!
Bunu hayatının kurtulması olarak gör ve kılıcını yerine koy!
Well, since it's about saving your life, I think...
Bütün mesele hayatını kurtarmak olduğunda, bence...
Could you get your husband here if it meant saving your life?
Hayatınız buna bağlı olsa, kocanızı buraya getirtebilir misiniz?
For saving your life.
- Hayatını kurtardığı için.
Now I think in exchange for saving your life, you will lead me to the burial place.
Hayatınızı kurtardım, gömdüğünüz yeri artık bana göstermelisiniz.
It was the price for saving your life.
Hayatını kurtarmamın bedeli bu.
That's the last time you catch me saving your life.
Bir daha hayatını kurtarırsam...
- For saving your life.
- Hayatını kurtardığım için.
That's all saving your life means to me.
Senin hayatını kurtarmanın bana ifade ettiği şey, bu.
I'm saving your life.
Hayatını kurtarıyorum.
I'm saving your life, stupid.
Hayatını kurtarıyorum salak.
You have a funny way of saying'thank you'for saving your life.
Hayatını kurtarmama teşekkür ediş tarzın çok garip.
( sobbing ) And this is the thanks I get for saving your life! "
Hayatını kurtarmamın teşekkürü bu mu?
Got too much to do around here to go around saving your life all the time.
Senin hayatını kurtarmaktan daha başka işlerim var.
Saving your life.
Hayatını kurtarıyordum.
It'll be a book in my honor for saving your life and nursing you back to health.
Bu kitabı hayatını kurtardığım ve seni iyileştirdiğim için bana ithaf edeceksin.
- That stuff is saving your life.
- Bunlar, senin hayatını devam ettiriyor.
- Saving your life.
- Hayatını kurtarıyorum.
You thank me for saving your life, I say,
Hayatını kurtardığım için, sen bana "teşekkür ederim" dersin,
And I'm stranded here with you, because for some reason that escapes me at the moment, I keep saving your life.
Ve bende seninle birlikte karaya oturmuş durumdayım, çünkü bazı nedenlerden dolayı hayatını korumaya devam ediyordum.
Aside from the fact that I keep saving your life, and you keep threatening to kill me?
Bu olanların dışında, ben senin hayatını korumaya çalışırken, senin beni öldürmeye çalışıyor olman mı?
- For saving your life.
- Hayatını kurtardım.
In return for saving your life, please do not try and escape again.
Senin hayatını kurtarmama karşılık, lütfen yeniden kaçmayı deneme.
This could end up saving your life, which is meaningful for you, because the more you live, the more sex you get to have with your sister!
Bu senin hayatını kurtarır! Böylece sen... Lastik odana gitsene sen!
Ha ha ha, don't you dare thank me for saving your life.
Ha ha ha, hayatını kurtardığım için bana teşekkür etmeye kalkma.
- Guilty of saving your life?
- Ne suçlusu? Hayatını kurtarmak mı?
The ritual of saving your life.
Senin hayatını kurtaracağı bir ritüel.
Martin, we're saving your life. Can't you see that?
Hayatını kurtarıyoruz, anlamıyor musun?
Thank you for saving his life. Thank you for your courage.
Onun hayatını kurtardığın için ve cesaretin için teşekkür ederim.
Anyways, for being so grateful and saving my life, here's your flesh, I give it back!
Her neyse, sana çok müteşekkirim, hayatımı kurtardın. Bu yüzden işte etin, onu sana geri veriyorum!
Thanks for saving my life. I'll repay your kindness.
Hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim İyiliğini ödeyeceğim
I believe I'm deeply in your debt for saving my daughter's life.
Sanırım kızımın hayatını size borçluyum.
- Your dad died saving my life, and these people were killing firemen for money.
Bu adamlarsa para için itfaiyecileri öldürüyordu. - Swayzak.
Well, I appreciate your saving my life and all but you're gonna have to come up with a better reason for me to turn stoolie.
Hayatımı kurtardığın için sana teşekkür borçluyum ama beni pis bir gammaza dönüştürmek için daha iyi bir nedenin olmalı.
It was for saving your fucking life back there!
Hayatını kurtardığım için teşekkür ediyor sun.
Thanks for letting me use your phone and for saving my life.
Telefonunu kullanmama izin verdiğin için ve hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim.
Saving your fucking life.
Hayatını kurtarıyorum.
Then why don't you start by saving your own life?
Neden önce kendi hayatını korumakla başlamıyorsun?
Saving your life.
- Hayatını kurtarmak.
Your husband died saving my life and saving Camelot.
Kocan benim hayatımı ve Camelot'u kurtarmak için öldü.
What does your sex life have to do with saving social security?
Seks hayatının, sosyal güvenlikle ne ilgisi var?
You could have been a year ahead in your life right now. That car you're saving up for?
Almak için para biriktirdiğin arabayı sürebilirdin.
I want you to say thank you for coming here and saving your pathetic life.
Senin şu rezil hayatını kurtardığım için teşekkür etmeni istiyorum.
You were risking your life saving that woman.
O kadını kurtarmak için hayatınızı teklikeye attınız.
You devoted your whole life to saving these wretched boys, and now you have one worth saving, and you're going to throw him away?
Hayatını bu biçare çocukları kurtarmaya adadın... ve şimdi kurtarılmaya değer birini öylece fırlatıp atacak mısın?
My accident and your saving me is a signal of the fact... I have to live a long life with you.
Senin beni kaza anında kurtarman birlikte uzun yıllar geçireceğimizi gösteriyor.
I owe you and your team a great debt of gratitude for saving my life.
Sana ve ekibine hayatımı kurtardığınız için büyük bir gönül borcum var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]