English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She's like

She's like translate Turkish

16,517 parallel translation
She didn't like the light.
"Bu kadın" ışıktan hoşlanmıyor çünkü.
From her game, it sure doesn't seem like she's confused.
Oynayışına bakarsak kafası karışmışa benzemiyor hiç.
If she's anything like mine, I mean.
Benimki gibi biriyse yani.
She just liked having sex, and it's okay to like having sex.
Sadece seks yapmaktan hoşlanıyordu ve seks yapmak hoşuma gidiyor.
For a girl who's never been to Turkey, she looks like she knows where she's going.
Türkiye'ye hiç gelmemiş biri için nereye gittiğini iyi biliyor gibi.
It looks like Julie ran off for the same reason that Emma did... she was lonely, looking for love.
Julie de Emma ile aynı sebepten kaçmış gibi. Julie de Emma ile aynı sebepten kaçmış gibi. Yalnızmış ve aşk peşindeymiş.
Then she'll feel like I did every single day of my life.
Her gün ne hissettiysem aynısını hissedecek.
She's gonna be all like, "oh, my God, Ben Wheeler, is that you?"
O "İnanmıyorum, Ben Wheeler. Sen misin?" diyecek.
And then she'll be like, "it's me, Sam Saffe from homeroom."
Sonra o "benim, Sam Saffe. Aynı sınıftaydık." diyecek.
Like, she's alive.
- Hayattaydı sanki.
What if she's like the old Juliette and wants you back?
Ya eski Juliette gibiyse ve seni geri istiyorsa?
And she escaped, like I did.
Ama o da benim gibi kaçmış.
It looks like she's moving into your studio.
Görünüşe göre kız senin dairene taşınıyor.
- It's not like she'll be in it.
- Kadın orada değil ki.
And, like I said, she's... she's not a killer.
Dediğim gibi, o bir katil değil.
If I had to guess, she's an ex-girlfriend he didn't feel like talking to, but the timing is weird.
Sanırım, konuşmak istemediği eski bir kız arkadaşıydı ama zamanlaması tuhaf.
You think there's a day gone by when she hasn't imagined what he looks like now?
Şimdi nasıl göründüğünü hayal etmediği bir gün bile geçtiğini mi düşünüyorsun?
She runs in my veins. Like a crazy tale, she's wild youth.
"Bu kız dolaşıyor damarlarımda..."
She reeled me in, no time to cut loose. The girl's like a heady drink.
"Öyle çekti ki kalbimin ipini anında esir etti beni."
There's no reason why Natalie would do something like that, which means she didn't do it, which means I had to consider t he horrible possibility that you, unstable, out-of-control, paranoid Alex Parrish,
Natalie'nin böyle yapması için hiçbir sebep yok, Bu da demektir ki, bu yüzden sen olduğun ihtimalini düşünmem gerek, dengesiz, kontrolden çıkmış, paranoyak Alex Parrish,
It's not like she's going anywhere.
Bir yere de ayrılmayacaktır.
I remember what she's like.
Nasıl biri olduğunu biliyorum onun.
Release them over the next year so it seems like she's still around.
Hâlâ buradaymış gibi görünsün diye yıl boyunca yayınlarız.
Not to be disrespectful but I don't think she belongs in a place like this.
Saygısızlık etmek değil ama bilmiyorum Onun gibi bir yere ait olduğunu düşünüyorum.
I came back upstairs and she was sitting in her wheelchair like nothing happened but I know she pushed me.
Yukarı geri döndüm ve o oldu Hiçbir şey olmamış gibi tekerlekli sandalyesinde oturuyor Ama beni ittiğini biliyorum.
- Does it look like she's having fun to you?
- Sanki sana eğlenmiş gibi görünüyor mu?
Well, it sounds to me like she's trying to help you,
Bence sana yardımcı olmaya çalışmış.
- What does your granny look like? - She's a policeman.
- Büyükannen nasıl biri?
She's like me.
O da benim gibi.
She's just like you.
Tıpkı senin gibi.
She's like the queen slut of all sluts.
Tüm sürtüklerin kraliçesi gibi.
Because she's a fighter. Like her mom.
Çünkü annesi gibi savaşçı biri.
It's not like she can kill me again.
- Beni bir daha öldürecek değil ya.
Father's barely cold in the grave and already it seems like she's quite the expert.
Babamın mezardaki bedeni daha soğumamışken görünen o ki o, alanında uzmanlaşmış.
So, she's more like Eloise?
Yani Eloise'e daha mı çok benziyor?
Well, Lucy, or, um... Agent Church, rather, she put me in harm's way. Like, I could've been killed.
Lucy ya da Ajan Church diyelim beni tehlikeye attı.
It's not like she'd get cold feet.
Geri adım atacak hali yok.
- like doctored up, she is...
- Tamamen sıkıntısız gibi.
Ever since she came here, she's been like, like a stalker.
Buraya geldiğinden beri, sinsi sinsi dolaşıyor :
I mean, I'm not even in control, it's like I'm some crap banged-out car and she is driving, I'm just the vehicle.
Yani kontrol bile benim elimde değil. Sanki ben külüstür, boktan bir arabayım ve o sürüyor. Ben sadece aracım.
It's like she drew me in... it got very sexual, very quickly.
Birden beni kendine çekti. Olay birden seksileşti.
But it worked. It's like she's still human.
Sanki o hala insan gibi.
Looks like what she did to Santanico's girlfriend, but... she didn't finish.
Bu Santanico'nun kız arkadaşına yaptığına benziyor ama bu kez işini bitirememiş.
It's like she's sucking them dry but of their souls.
Onları ruhları da kuruyana kadar emiyor gibi.
It's not like he can tell us where she's at.
Oğlan kızın nerede olduğunu bize söyleyebilecek gibi gözükmüyor.
It was like she tried to warn me.
Beni uyarmaya çalışıyor gibiydi.
♪ Love is a wonderful thing ♪ And she's lovely, Fantasma, like an angel.
Ve o çok güzel, Fantasma.
None of us, none of us have even the tiniest idea what she's been through, what it's been like.
Hiçbirimizin onun neler yaşadığı hakkında en ufak bir fikri yok.
You know, it's like my Aunt Ruffa said after she lost her tongue, you know... "Dou det what dou det, and dou don't det updet."
Ruffa teyzemin de dilini kaybettikten sonra söylediği gibi "Dapman degekeni dap de düdülme."
She has people over all the time, like if I'm alone, I'll explode or something.
Yanımda sürekli birileri var. Yalnız kalırsam patlayacakmışım gibi.
She's, like, the most famous child star of all time.
- Hayır. Bütün zamanların en ünlü çocuk yıldızıdır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]