English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Some say

Some say translate Turkish

7,184 parallel translation
Some say, "Yes, very."
Bazısı "Evet, çok."...
Some say he drifted down to Coffeeville where he was involved in another altercation a few years later.
Bazıları, Coffeeville'e gittiğini orada da, birkaç yıl sonra münakaşaya girdiğini söylüyor.
Some say even too accustomed.
Hatta bazıları fazla alışkın olduğumu söyler.
Some say that Goya himself engineered the theft.
Bazıları, hırsızlığı Goya'nın kendisinin tertiplediğini söyler.
Some say 50, some teammates said 60, some said as many as 70 beers.
Bazıları 50, bazı takım arkadaşları 60. Birçok kişi de 70 bira içtiğini söyledi.
Some say... - Some say what?
- Kimileri der ki....
My report will say she's progressing slow, so it'll buy you some time.
Raporumda ilerleyiş yavaş yazacak, bu sana biraz zaman kazandırır.
I gotta say, your timing could use some work.
Zamani iyi degerlendirmen gerektigini soylemeliyim.
I'm just some kid who doesn't know how to function properly in the world, you can say all that. Okay?
Ben sadece, dunyadaki duzgun isleyisin nasil oldugunu bilmeyen bir cocugum, sadece bunu soyleyebilirim.
But some people say I don't have a heart.
Bazı insanlar kalbimin olmadığını söyler.
Sixty bucks that he borrowed from some new chump by the way. So I pulled him aside and say, " hey, listen. Cash.
O 600 doları da salağın birinden almıştı ben de onu kenara çekip "Paraları sökül" dedim.
A little short. You seem like a good guy, I'm sure we can come to some arrangement, you know financial arrangement - say sixty-forty... Seventy-thirty?
Çok iyi birine benziyorsun ve sanırım bir anlaşmaya varabiliriz meselâ yüzde 40'a yüzde 60 ya da yüzde 30'a yüzde 70 gibi.
Can you say some things, while you're tidying, to me?
Ortalığı toplarken bana birkaç şey söyleyebilir misin?
And I hate to say it, but try to get some sleep.
ve bunu söylemekten nefret ederim fakat biraz uyumaya çalış
Not if what you're going to say will cause trouble for me in some way or another.
Söyleyeceğin şey herhangi bir şekilde benim için sorun teşkil etmeyecekse.
You didn't say you wanted her killed because she saw some photos of you getting your pecker polished!
Aletine cila atılan fotoğrafları gördü diye ölmesi gerektiğini söylemedin.
They say you did some naughty things to some little girls.
Küçük kızlara olmayacak şeyler yaptığını söylediler.
To say for one minute that you practically want to say goodbye because of some silly crush!
Basit bir aşk hissediyorsun diye hepsi bitti mi?
We always say lines from some of our favorite films.
Sevdiğimiz filmlerden bazılarının repliklerini söyleriz hep.
You know, they say you shot some guy up in Illinois.
Söylediklerine göre Illinois'de birini vurmuşsun.
David, as head of this label, I don't think I'm being unreasonable in asking to hear some music from an act in which we have a considerable financial investment.
David, bu şirketin direktörü olarak hatırı sayılır bir mali yatırımda bulunduğumuz bir sanatçıdan müziğini duymak istediğimi söyleyerek haddimi aştığımı sanmıyorum.
It'll give us a chance to have a proper AR department where we sign some real artists with longevity, you know, great British songwriters like, say...
Doğru düzgün bir AR bölümümüz olacak bu sayede. Kalıcı olacak gerçek sanatçılarla anlaşma yapacağız. Harika İngiliz söz yazarlarıyla, mesela...
Would it be fair to say Parker Hall's some what closer with the band than we are?
Parker Hall gruba bizden daha yakın desek doğru olur mu acep?
I have some two dozen boys and girls in the club, not all of them attend regularly, but considering the short time, we've made good progress.
Kulübümüze hatırı sayılır miktarda öğrenci geliyor,... bir kısmı devamlı gelmiyor,... ama kısa süre içinde oldukça ilerleme kaydettik.
Some would say relieved.
Rahatlamış da denilebilir.
Please say something, or I'll take you for some kind of a pervert who lured me into his car to kill me.
Lütfen bir şeyler söyle yoksa beni öldürmek için arabasıyla bekleyen bir tür sapık olduğunu düşüneceğim.
I wouldn't say no to a glass of milk, if you have some.
Varsa bir bardak süte hayır demem.
Uh, Tami, what do you say you and me go do the dishes and give Sam and Diane here some alone time, eh'?
Tami, gel biz birlikte bulaşıklarla ilgilenelim. Sam'le Diane'e de biraz izin verelim, olur mu?
Say some more stuff!
Biraz daha söyleyin!
What do you say we kick this day in the pants and get over there early for some Bloody Mary-tinis?
Hadi, bugün felekten bir gün çalalım ve oraya erkenden gidip birkaç Bloody Mary-tini içelim.
She did say she was trying to get away from some people.
Bazı adamlardan kurtulmaya çalıştığını söyledi.
'Some say he's mad.
Çıldırdığını söylüyor kimileri.
Yes, but some friends of mine were coming but they didn't say when.
Evet ama bazı arkadaşlarım geleceklerini söylemişlerdi ama zamanını söylemediler.
Sometimes some people just say that... one should protect his life... protect his family.
Bazıları... insan, kendini korumalı... ailesini korumalı diye düşünür.
Let's just say there's some people who really want what you're selling.
Sattığın şeyi çok arzu eden insanlar var diyelim.
Hey, what do you say we go get some... You guys want to get some real lunch or...
Ne dersiniz, gidip gerçek bir öğle yemeği...
Just have... Just have sex with me and say some dirty shit.
Sadece benimle seks yap ve edepsiz şeyler söyle.
There were some, um, homosexual undertones. I will say that.
Bazı eşcinsel duygularında işlendiğini söylemeliyim.
And Rana Plaza, to me, was like some horror story. [woman] Two weeks after the catastrophe and the death toll now stands at a staggering 931, making it the worst garment-industry disaster in history.
Rana Meydanı dehşet hikayesi gibiydi, felaketten iki hafta sonra, ölü sayısı 931 gibi şok bir rakama ulaştı, tekstil tarihinin en kötü felaketiydi.
And that is not to say I was without fault, but she became increasingly frightening to me in some sense.
Bunda benim hatam yok demiyorum,... ama annen bazen son derecede korkutucu bir hâl alabiliyor.
So, some stranger comes up to you who wants to fuck you, and you say, "Yes."
Yani seni becermek isteyen yabancı biri sana geliyor ve sen de buna evet diyorsun.
And didn't the guard say she had some kind of scar on her face.
Bekçi, suratında tıpkı bunun gibi bir yara olduğunu söylememiş miydi?
- Some people say it's the old pipes.
Bazı insanlar boruların eski olduğunu söylerler.
You're gonna hear some bad things about me. But, whatever happens, whatever people say, I just want you to know...
Benim hakkımda kötü şeyler duyacaksın ama ne olursa olsun, insanlar ne söylerse söylesin, sadece şunu bilmeni istiyorum.
I mean, who's to say they won't get back together at some point?
Tekrar birleşmeyeceklerini kim diyebilir ki?
I suppose that's more than some can say.
Sanırım hiç yoktan iyidir.
Maybe he got tired of watching you drape yourself on every piano you happen to pass to entertain exactly no one with, say, some song that Judy Garland choked on her tongue in the middle of or some sassy old Broadway standard made famous by another dead alcoholic crone. Maybe Blaine woke up one day and said,
Belki Blaine, gördüğün her piyanonun üstüne atlamandan ve kimseyi eğlendiremeden Judy Garland'ın söylerken kendi diliyle boğulduğu ya da başka bir ölü, alkolik kocakarı tarafından ünlü edilmiş aptal bir Broadway şarkısı söylemeni izlemekten yorulmuştu.
Some non-medical terms? Things we'd say.
Tıbbi olmayan şeylerden konuşsan, bizim konuştuğumuz şeylerden.
Techs say it's some kind of burn or residue.
Teknisyenler bir çeşit yanık ya da tortu olduğunu söylüyor.
So my clients say some Euro trash is peddling a Malibu estate.
Müşterilerim Avrupalı bir pisliğin...
You should buy some lotto tickets.
Sayısal falan oynamalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]