English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sorry to barge in

Sorry to barge in translate Turkish

201 parallel translation
Sorry to barge in.
İçeri daldığım için özür dilerim.
- Sorry to barge in.
- Böldüğümüz için üzgünüz.
Sorry to barge in like this, but you were highly recommended.
Habersiz geldim. Ama siz çok tavsiye ettiler.
- Sorry to barge in like this, Professor.
- Böyle daldığım için kusura bakmayın, Profesör.
Sorry to barge in, love, but I've been chasing you on the phone since noon.
Habersiz girdiğim için bağışla ama öğleden beri sana ulaşmaya çalışıyorum.
Sorry to barge in like this.
Burnumu soktuğum için kusuruma bakmayın.
Sorry to barge in on you.
Böyle daldığımız için bağışlayın.
Sorry to barge in like this.
Böyle girdiğim için özür dilerim.
- I'm sorry to barge in like this.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm Binbaşı Trambo.
I'm sorry to barge in on you, but I am so damn mad...
Hızla içeri daldığım için üzgünüm, ama çıldırmak üzereyim...
Hi, listen, I'm sorry to barge in like this.
Selam, dinle, bu şekilde girdiğim için üzgünüm.
I'm sorry to barge in like this, but I heard about the little job change.
Böyle birden girdiğim için üzgünüm ama iş değişikliğini duydum.
I'm sorry to barge in, but I had to talk to you. I didn't wanna leave it the way we did.
Afedersin, içeriye böyle giriyorum, ama seninle konuşmam lazım.
I... I'm sorry to barge in like this, but you don't have any reason to be afraid.
Böyle daldığım için özür dilerim ama korkmanıza gerek yok.
Look, I'm sorry to barge in on you like this, but we got a little just a little bit of a...
İşine bu şekilde burnumu soktuğum için üzgünüm, ama küçük bir küçücük bir- -
I'm sorry to barge in but I had to show you this, Frasier.
Böyle habersiz gelmek istemezdim ama sana bunu göstermeliyim Frasier.
Uh, sorry to barge in on you like this right here at suppertime.
Tam böyle yemek vakti geldiğim için özür dilerim.
Sorry to barge in, but this is a matter of urgency.
Böldüğüm için özür dilerim, ama, acil bir durum var.
I'm, uh, sorry to barge in on you, but I'd like to ask some questions.
Ben, uh, seni rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama sana birkaç soru soracaktım.
- Sorry to barge in.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Sorry to barge in.
Özür dilerim. Rahatsız ettim.
I'm sorry to barge in on you like that.
Siz konuşurken içeri daldığım için özür dilerim.
Sorry to barge in on you kids. That's all right.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim çocuklar.
I'm sorry to barge in on you.
Huzurunu bozduğum için özür dilerim.
Sorry to barge in.
Böldüğüm için özür dilerim.
I'm sorry to barge in so early.
Erken geldiğim için affet.
Nice to meet you. Sorry to barge in on you like this.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to barge in like this, but I don't know who to turn to.
Böyle tosladığım için üzgünüm, fakat kime gideceğimi bilemedim.
- Sorry to barge in on you.
İşine burnumu soktuğum için özür dilerim.
- I'm sorry to barge in like this.
- Böyle böldüğüm için kusuruma bakma.
I'm sorry to barge in, but, Larry, can I talk to you?
İçeri böyle daldığım için üzgünüm. Larry, seninle konuşabilir miyiz?
We're sorry to barge in on your arsenal here.
Cephaneliğinize böyle aniden girdik, üzgünüm.
- Sorry to barge in on you.
Kenny.
Sorry to barge in like this, paul, but i wanted mr. Thorne to have a look at security so he'd be able to be ready for you when you go public.
Böyle girdiğim için kusura bakma Paul, ama Mr. Thorne'un güvenliğe bir bakmasını istedim ki sen basına açıklama yaptıktan sonra hazır olsun.
I'm sorry to barge in like that... but your husband refuses to understand the fact... that sponsors need talk shows... and he would only show up if I drove.
Böyle daldığım için özür dilerim... ama kocan sponsorların talk show istediği... gerçeğini anlamamakta ısrar ediyor... ve sadece arabayı ben kullanırsam gideceğini söylüyor.
I'm sorry to barge in on you like this, but I wanted to talk to you in person.
Böyle habersiz geldiğim için özür dilerim. Ama sizinle yüz yüze konuşmak istedim.
I'm sorry to barge in on your Valentine.
Sevgililer Günü'nde böyle içeri daldığım için özür dilerim.
Be a good boy and I'll buy you a toy afterward. You wanna toy? - Sorry to barge in.
Uslu bir çocuk olursan sana oyuncak alırım.
Sorry to barge in.
Habersiz geldiğim için üzgünüm.
Sorry to barge in.
Birden daldığım için üzgünüm.
Sorry to barge in like this...
Bu sekilde böldügüm için üzgünüm...
Jenna, I'm sorry to barge in on you like this, but I really have to talk to you...
Jenna, bu şekilde böldüğüm için özür dilerim ama gerçekten seninle konuşmam lazım- -
Sorry to barge in.
Böldüğüm için üzgünüm.
Um, my friends and I are from Tokyo, and uh, our car broke down... so I got in your bath and... Um, I'm sorry to barge in your house like this.
Şey, evinize böyle girdiğimiz için özür dilerim.
I'm sorry to barge in on you, but I was wondering if you could help me.
Böyle daldığım için üzgünüm ama, biraz paslanmışım, senin yardımına ihtiyacım var.
I'm sorry to butt in like this, but we newspaper fellas have to barge in places we're not really welcome.
Böyle burnumu soktuğum için özür dilerim ama biz gazeteci milleti hoş karşılanmadığımız yerlere burnumu sokmak durumundayız.
Sorry, I didn't mean to interrupt... barge in.
Afedersiniz, sizi bölmek istemezdim... bölebilir miyim. Aslında gelmezdim. Ama kapı açıktı...
Sorry to barge in.
Affedersiniz.
Sorry to just "barge" in.
Rahatsız et-meeeeeeek istemezdim.
Sorry, we hate to barge in but this is kind of an emergen... cy...
İçeriye daldığımız için üzgünüm ama bu bir... acil durum.
Sorry to barge in.
Kusura bakma, birden içeri daldık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]