English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The horses

The horses translate Turkish

3,559 parallel translation
Mustn't frighten the horses.
Atları ürkütmemek gerek.
The boys are just finishing the Horses Doovers.
Çocuklar fukara keşkülünü bitirmek üzereler.
They're trying to spook the horses into bolting.
Atları içerden korkutmaya çalışıyorular.
Dexter, Masuka, take shots of the horses so we can start taking this shit apart.
Dexter, Masuka, atların fotoğraflarını çekin de şunları ayırmaya başlayalım.
Don't disturb the horses.
Atları rahatsız etmesene.
I was thinking about a way to transport the horses, Your Majesty.
Atları nasıl nakil ederiz diye düşündüm, onlara uygun bir şekil bulmaya çalıştım Hünkâr'ım.
But the horses...
Ama atlar...
It is crucial we have the horses with us.
Karada savaşırken atların orada olması elzemdir.
Maybe we can come to some other arrangement, we take the horses now, and pay you later at an inflated price, of course.
Belki biraz pazarlık yapabiliriz atları şimdi alırız sana daha sonra ödeme yaparız faiziyle tabiki.
I frightened the horses.
Güya atları ürkütüyormuşum.
I have a chiropractor appointment later. Can you feed the horses for me tonight?
- Bu akşam benim yerime atları besleyebilir misin?
Can I help Ashley feed the horses? Sure, as long as you're ready to go when she gets here.
- Elbette, o buraya geldiğinde gitmek için hazır olman şartıyla.
- Let's get the horses.
- Atları getir.
Elyan, look after the horses. They need watering.
Elyan, atlarla ilgilen, atlara su verilmesi gerek.
Let him be quartered by the horses!
Atlar onu çeksin
It's good to give the horses a rest.
Atları dinlendirsek iyi olur.
Digging a trench meant that the horses of the Meccans couldn't enter the city.
Kazılan hendek Mekke süvarilerinin şehre girmesini engelliyordu.
They wouldn't let her ride them because it wasn't safe for the horses.
Onlara binmesine izin vermezlerdi çünkü bu atlar için güvenli değilmiş.
Prepare the horses.
Atları hazırlayın.
And when you're done with that, the horses need a rubdown too.
Ayrıca işin bittiğinde, atların da ovalanması gerek.
We leave as soon as the horses are watered.
Atlar su içer içmez gidiyoruz.
Get the horses up.
Atları içeri al.
Okay, I'm gonna have all the horses now.
Tamam, şimdi bütün atları alacağım.
Keep checking the horses.
Sen burada kal.
Hunt your pigs somewhere else. You'll spook the horses.
Domuzunuzu başka yerde avlayın.
Oh yeah, come on in the original gray what is "coming soon" You want to die in this place do but adults do not come into this place ah horses do not they come in the winter and if you shot him in the hole, how do you want to
- Haibara, hemen gir içeri! Neden girdiniz buraya? Ölmek mi istiyorsunuz?
Mom great to finally meet her mother it is horses for winter continuation of it eight years ago, the memory yes ah right, Mr. Shan Mei who stunned his horse into the car in winter is a very simple
Anne? Ne mutlu! Sonunda seni görebildim!
and he will continue to drive horses carrying the winter ahead because he was tangled in the end how to dispose of Touma but woke up just in time to see a horse in winter... robbed of jewelry out of the way about Feisa
Sürmeye devam etmesinin asıl nedeni Touma-san ile ne yapacağına karar verememiş olmasıydı. İşte tam o esnada tüm sırrı ifşa oldu. Touma-san kendine geldi ve ortalığa saçılan elmasları gördü.
You bet my sweet 16 money on the horses, ma.
Bir kerelikti. Kazandım da.
And so, when all the king's horses and all the king's men came to the castle, they were charged exorbitant prices.
Sonra kralın tüm atları ve adamları kaleye döndüğünde onlardan fahiş ücretler istenmiş.
Rise under my command warriors and horses from the grass and beans.
Savaşçılar ve atlar, çimlerden ve fasulyelerden, emrimle birlikte ortaya çıkın!
I understand the language of horses.
- At terbiyecisiyim de ondan.
I understand the language of horses.
Atınız Tee dikkatinizi çekmeye çalışıyor.
At 9 : 45 yesterday morning, four horses were released at the intersection.
Dün 09.45 itibariyle dört at, yol kavşağına...
- Horses running in the streets. - Mmm.
Sokakta koşan atlar falan.
I have sworn to take my standard to the far West on the backs of my horses running East to West.
Doğudan batıya koşan atlarımın sancağını, en batıya kadar götürmeye yeminliyim!
Maybe just three horses for the carriage.
At arabası için sadece 3 at.
I had my foot to the floor, and all 475 horses were galloping hard.
Ayağımı yere kadar bastırdım ve tüm 475 beygir de dört nala koşuyordu.
The thing is we had a little incident which caused our horses to do a bunk, so we'd be grateful... They're mine.
Galiba kendi kendilerine atlarımız sıvıştığı için biz masum sayılırız.O yüzden eğer geri...
Well, why can't we keep him? I can't take on anymore horses right now at the stable.
Şu anda ahıra başka at alamam.
Your words are so loaded with horsepower that... they rein in the wild spirit in men.. .. while they revive the sagging spirit of horses.
Sözlerinin öyle güçlü etkisi var ki vahşi ruhlu erkekleri dizginlerken... atları şahlandırıyor.
The only walls out here are fences to keep his horses from roaming off.
Oradaki tek duvar, atların kaçmasını önleyen çitler.
The walls of my room were pink with a faded border of quarter horses along the top.
Doğum yaptığım odanın duvarları pembeydi. Rengi atmış, at resimli bordürler vardı.
She... was around when people went around in horses and buggies and the streets were lit by gas lamps, like little candles. Really?
Onun zamanında insanlar atlarla ve at arabalarıyla dolaşıyorlarmış ve sokaklar da küçük mumlara benzeyen, lambalarla aydınlatılırmış.
The pieces turned into horses and I rode one away.
Parçalar atlara dönüştü ve bir tanesine binip, gittim.
Horses were burned by the thousands and corpses were vaporized by intense heat. TSOUKALOS :
Atlar binlerce tarafından yakıldığı ve edildi cesetler yoğun ısı tarafından buharlaştırılır edildi.
You got us all freaked out in here, sitting here waiting for the Southerners to tie us up to horses and then have them run in opposite directions, ripping us apart. Yeah.
Burada korkuyla oturmuş, güneylilerin gelip bizi atlara bağlamasını ve atları farklı yönlere sürerek bizi parçalamalarını bekliyoruz.
JUST DOGS AND HORSES AND EVENINGS OUT UNDER THE STARS.
Sadece köpekler, atlar ve yıldızlar altında geceler.
I'm just taking off the exhaust pipe, trying to squeeze a few more horses out of the beast.
Sadece egzoz borusunu biraz sıkıştırıp daha çok duman çıkmasını sağlıyordum.
Chinks, monkeys and horses have all known the pleasure of her touch.
Çekikler, maymunlar, atlar, onun teninde zevke dalmış.
And after dinner, they brought two horses into the museum courtyard.
Ve yemekten sonra, müzenin avlusuna iki tane at getirdiler. - Yok artık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]