The housekeeper translate Turkish
611 parallel translation
And so the housekeeper became the lady of the house.
Böylece ev idarecisi, evin hanımı olmuştu.
She's the housekeeper.
Ev idarecisi.
Next witness, the housekeeper, Anna.
Bir sonraki tanık. Kâhya Anna.
Where's the housekeeper?
Nerede... anahtarın sahibi?
I'm Mrs. Bellam, the housekeeper.
Ben Bayan Bellam. Kahyayım.
There's a very fair instrument in the housekeeper's room, you'll disturb no one there.
Hizmetçilerin odasında... iyi sayılabilecek bir piyano var, orada kimseyi de rahatsız etmezsiniz.
You are really too gracious, Lady Catherine, but, I shouldn't care to disturb the housekeeper.
Çok naziksiniz, Leydi Catherine... ama hizmetçileri rahatsız etmek istemem.
Mrs. Danvers is the housekeeper.
Bayan Danvers, evin kâhyasıdır.
Only the housekeeper I am.
Ne de olsa ben sadece evin kahyasıyım.
I'm only the housekeeper.
Ben sadece evin kahyasıyım.
Take it inside the kitchen to the housekeeper.
Mutfağa götürüp hizmetçiye verin. Tamam, Peder.
They arrested the housekeeper.
Ev hizmetçisini tutuklamışlar.
The murderer gained access to the house, gagged and bound the housekeeper, then disguised as Nora, murdered Judge Brisson.
Katil eve girmeyi başarmış, hizmetçinin ağzını ve ellerini bağlamış, sonra Nora'nın kılığına girmiş, Yargıç Brisson'u öldürmüş.
Your Jack Tanner and Nora the housekeeper were brilliant.
Senin Jack Tanner'in ve hizmetçi Nora'n zekiceydi.
Nora the housekeeper.
Hizmetçi Nora.
There's just the housekeeper...
Ev bekçisi orada.
Yeah, the housekeeper's been calling.
İdareci seni arıyordu.
I won't taste his rabbit stew, for which I'll have to pay the housekeeper a half day's wages.
Kâhyaya yarım günlük ücret ödemek zorunda olduğumdan... tavşan yahnisinden tadamayacaktım.
I'll tell the housekeeper to prepare a room for you.
Kahyaya sana bir oda hazırlamasını söylerim.
Yes, the housekeeper's.
Evet, ev bakıcısının.
He deliberately trampled out every one of Alice's footprints, so all you could find were those made by him and by the housekeeper when she returned that next morning.
Bilerek Alice'in ayak izlerinin üzerinde yürüdü, o ertesi sabah geri döndüğünde, sen sadece onun ve hizmetçinin ayak izlerini bulabilecektin.
It belongs to the housekeeper.
Kahyanın pardösüsü.
When the housekeeper returned, she found her dead, struck on the back of the head and killed.
Hizmetçi izin gününden sonra eve döndüğünde, işverenini başının arkasına aldığı bir darbe yüzünden ölü bulmuş.
You knew it was the housekeeper's day off?
Hizmetçinin izin günü olduğunu biliyor muydun?
I want to read a portion of the evidence of Janet McKenzie, the housekeeper.
Sana hizmetçi Janet McKenzie'nin ifadesinden bir bölüm okumak istiyorum.
According to the housekeeper, nothing was missing.
Hizmetçiye göre kaybolan bir şey yok.
The housekeeper had me pinned down for five minutes before I realized it was that silly gun of yours.
Kahya kadın beni beş dakika yerime mıhladı. Bir de baktım elindeki senin aptal tabancanmış.
We're stuck without someone to play the housekeeper.
Hizmetçiyi oynayacak biri olmazsa mahvoluruz.
Sheila, would you play the housekeeper if I got you a wig?
Sheila, sana peruk bulsam hizmetçiyi oynar mısın?
All you care about is your play and your stupid old self and no, I won't play the housekeeper!
Tek ilgilendiğin oyunun ve kendin. Hayır, hizmetçiyi oynamam!
I'm Mrs. Pearce, the housekeeper.
Ben kahya Bayan Pearce.
Yes, this is the Professor Gogol's housekeeper.
Evet, ben Dr. Gogol'un hizmetçisiyim.
How, to boarding housekeeper Mary Kane, by a defaulting boarder, in 1868 was left the supposedly worthless deed to an abandoned mineshaft :
Nasıl mı? 1868'de hesabı ödeyemeyen bir müşterisi, pansiyon sahibi Mary Kane'e, terk edilmiş bir maden kuyusunun değersiz tapusunu vermişti :
You can't expect me to be a cook, housekeeper and char rolled into one during the day... and a loving wife in the evening, just because you feel like it.
Sırf sen istiyorsun diye gün boyu aşçı, kahya ve hizmetçi gece de seven bir eş olmamı bekleyemezsin.
When they saw the contents, the Good Comrades took the whole thing as a joke but their housekeeper was right, it was no laughing matter.
Mesajın içeriğini gördüklerinde İyi Yoldaşlar gördüklerini bir şaka gibi algıladılar fakat ev hizmetçisi haklıydı, gülünecek bir mesele değildi.
Martha Swenson, the woman's housekeeper.
Martha Swenson, kadının hizmetçisi.
Like any self-respecting housekeeper, I listen in on the other phone.
Kendine saygılı bakıcı gibi, öteki telefondan dinledim.
We'll soon see who's the sorry one, when I'm put in charge here as housekeeper.
Yakında kim pişman olacakmış göreceğiz, ben kahya olduğumda görürsün sen.
So I've decided to give the post of housekeeper to Lily.
Bu yüzden kahya pozisyonunu Lily'e verdim.
Her and her scheming to be housekeeper before the poor Mistress was cold in her grave!
O ve onun entrikacı kahyalığı zavallı hanımımı mezarında ters döndürüyordur.
Besides, I am the most dreadful housekeeper.
Ayrıca, ben çok kötü bir ev kadınıyım.
West kept only one servant at the lodge, a housekeeper who had grown old in his service, but the one woman absolutely devoted to him.
West kulübede bir tek hizmetçi, eskiden beri çalışan yaşlı bir ev bakıcısı dahası ona sadakatla bağlı bir kadın tutmuştu.
Among the witnesses, you will hear police evidence, also the evidence of Mrs French's housekeeper, Janet McKenzie, and from the medical and laboratory experts, and the evidence of the murdered woman's solicitor, who drew her final will.
Polisin bulmuş olduğu kanıtları dinleyeceksiniz. Ayrıca Bayan French'in hizmetçisi Janet McKenzie'nin ifadesini, tıp ve laboratuar uzmanlarının... ve ölen kadının son vasiyetini yazan avukatın ifadelerini de dinleyeceksiniz.
You were companion-housekeeper to the late Mrs Emily French?
Siz öldürülen Bayan Emily French'in dostu ve hizmetçisi miydiniz?
And then you have heard the evidence of Janet McKenzie, a worthy and devoted housekeeper who has suffered two most grievous losses.
Janet McKenzie'nin verdiği ifade, büyük bir kayıp yaşamış, sevgili hanımının ölümüne tanık olmuş, sadık, kendini adamış bir hizmetçinin ifadesidir.
The butcher's promised my housekeeper two chops.
Kasap, evdeki yardımcıma iki pirzola sözü vermiş.
Unfortunately, my housekeeper is away at the moment.
Ne yazık ki kahyam şu anda burada yok.
Meantime, my nephew had to be sent off to school... and the little girl, Flora, is being chaperoned by my housekeeper...
Bu esnada, yeğenimi yatılı okula göndermek zorunda kaldım... küçük Flora da evin hizmetlilerine emanet kaldı...
I could have got a housekeeper to run the kitchen. But the thought of some old woman telling me what to do put me off.
Ev işleri ve yemek için kadın hizmetçi tutabilirdim ama bir kadının bana ne yapacağımı söylemesinden hoşlanmam.
Please call my home and try to make the new housekeeper understand that I will be home for dinner but I'll be a little late.
Lütfen evimi ara ve yeni yardımcı bayanın akşam yemeğine evde olacağımı ama biraz gecikeceğimi anlamasını sağla.
In the autumn, could you make do with a housekeeper, Charles?
Sonbaharda bir kâhya ayarlayabilir misin Charles?
housekeeper 25
the hunger games 20
the hole 27
the hell i don't 16
the headmaster 20
the hell you say 21
the house is empty 22
the horses 42
the hills 19
the hell with it 67
the hunger games 20
the hole 27
the hell i don't 16
the headmaster 20
the hell you say 21
the house is empty 22
the horses 42
the hills 19
the hell with it 67
the hell you don't 16
the house 261
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hell are you talking about 20
the hall 17
the hours 16
the horror 73
the head 74
the half 48
the house 261
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hell are you talking about 20
the hall 17
the hours 16
the horror 73
the head 74
the half 48
the house is on fire 21
the hell i can't 29
the hair 91
the horse 54
the hand 48
the hotel 71
the handcuffs 17
the hero 36
the heat 65
the honor is mine 25
the hell i can't 29
the hair 91
the horse 54
the hand 48
the hotel 71
the handcuffs 17
the hero 36
the heat 65
the honor is mine 25