The moment of truth translate Turkish
219 parallel translation
This whole education thing is a farce when the moment of truth arrives.
İyi bir eğitim almak iş ararken daha iyi olanaklar sağlar. Tabii ki körler için değil.
We are getting closer to the moment of truth.
Gerçek anına giderek yaklaşıyoruz.
They both have what is called "the moment of truth."
Her ikisi de anlık gerçek denen şeyle aynıdır.
Ladies and gentlemen, the moment of truth.
Bayanlar ve baylar, anlık gerçek.
- The moment of truth!
- İşte kader anı!
Now we come to the moment of truth.
Şimdi hakikat anına geldik.
And now, ladies and gentlemen, this is the moment of truth.
Bayanlar baylar, şimdi, gerçekleri söyleme zamanı.
THE MOMENT OF TRUTH
GERÇEKLİK ANI
This is the moment of truth.
Bu gerçeklik anıdır.
but in the moment of truth -
Ama gerçeklik anında...
The moment of truth.
Şimdi gerçekleri öğrenme vakti.
And now for the moment of truth.
İşte bu olağanüstü gecenin beklenen anı geldi.
The moment of truth.
Karar anı.
Was that to have been the moment of truth?
Bu doğruluğun zamanı mı?
The moment of truth.
Bu harika bir an.
Well, the moment of truth is right at hand
Gerçek anı şu anda elinde
Brother Grigory, now is the moment of truth, to sit in judgement over your soul.
Grigori Birader, şimdi doğruların zamanıdır ruhunu yargılamanın zamanı.
And now, it's the moment of truth, boys.
Ve şimdi, karar anı, beyler.
It's the moment of truth here.
Şimdi pamuk eller cebe.
And now, my beloved disciples, the moment of truth.
Ve şimdi, sevgili müritlerim, gerçeğin zamanı geldi.
The moment of truth!
- Gerçeklik anı! - Aynen.
If your killer instincts are not clean and strong you will hesitate at the moment of truth.
Öldürme içgüdünüz yeterince güçlü, sağlam değilse... gerçekle yüz yüze gelince tereddüt edersiniz.
The moment of truth had come.
Doğruları söyleme zamanı gelmişti.
The moment of truth.
İşte büyük an.
And now the moment of truth.
ve şimdi de kaçınılmaz karar anı.
The moment of truth is almost here.
İşte gerçek an geldi çattı.
The moment of truth has come, my love.
Gerçekle yüzleşme zamanı geldi tatlım.
It is the moment of truth, as it were, for Charles Van Doren, our reigning champion, after a record-breaking 14 weeks.
İşte gerçeklerin zamanı geldi. Şampiyonumuz Charles Van Doren... 14 haftalık rekorundan sonra şampiyonluğu koruyabilecek mi?
Finally, the moment of truth!
Sonunda doğru zaman geldi!
- The moment of truth...
- Gerçeğin ortaya çıkacağı an...
It's the moment of truth, Anna.
Gerçeklerle yüzleşmenin vakti geldi, Anna.
And so, to the moment of truth.
Ve an bir yanlış anlaşılma oldu.
It's the moment of truth, boys, so keep your eyes peeled.
İşte gerçeklerin ortaya çıkma zamanı geldi. Gözlerinizi dört açın.
This is the moment of truth.
Bu önemli bir an.
If you chicks needed a little less booze to get from maybe to yes, we'd be a lot more alert when the moment of truth arrives.
Kadınların içkiye biraz daha az ihtiyacı olsa, kritik an geldiğinde daha uyanık oluruz.
The moment of truth.
Hesaplaşma zamanı.
Look this is the moment of truth.
Bak gerçeklerden konuşalım.
The moment of truth. Well, thank God, Dawson.
Belki artık eve gidebiliriz.
The moment of truth. Again.
Yüzleşme zamanı.
The moment of truth is here, folks.
Evet, beklenen an geldi.
This is the absolute unprecedented moment of truth.
Bu, gerçeğin eşi benzeri görülmemiş bir anı.
Comrades, this is the moment of truth.
Yoldaşlar, gerçekle karşılaşma anı. Zamanı geldi.
Then in such a moment of enlightenment, the mind goes directly to find truth, in the same way that eyes see the real world, finding it directly without the need of thinking.
Daha sonra aydınlanma durumunda akıl direkt olarak doğruyu bulur aynı şekilde göz de gerçek dünyayı düşünmeden doğrudan görür.
It thought : "Now the moment of the truth arrived".
"Gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi." diye düşündüm.
Now, we're getting to what they call the moment of the truth.
Şimdi ne derler hani sadede geliyorum.
Until now, the war has been conducted with honor... and bravery... with the ideals of truth and justice, in the best traditions of mankind... until this moment.
Savaş şimdiye kadar onur ve gerçek ve adalete bağIı cesaretle yürütüldü. İnsanoğlunun en iyi gelenekleriyle. Bu ana kadar.
When my moment of truth came, I didn't take a dump down the leg of my flight suit.
Sonum yaklaştığında, uçuş tulumumun paçalarından aşağı boklar süzülmüyordu.
Let this moment of truth follow this moving love and command the soul to come in.
Bırak da kader anı bu dokunaklı aşkı takip etsin ve ruhuma yükselmesi için emretsin.
Death is the supreme moment of truth, my brother, so sayeth the prophet.
Ölüm gerçekliğin en büyük anıdır kardeşim. Peygamberi yücelt.
You must remember, Veer, from the moment you were initiated into my circle, you made a commitment to the pursuit of scientific truth.
Şu andan itibaren, benim daireme kabul edildin, ve bilimsel doğruluğu takip edeceğine bağlılık göstermen gerektiğini hatırlamak zorundasın, Veer.
Well, you know, Bob. I'm really quite flattered that you'd think of me but to tell you the truth, I'm real busy at the moment.
Biliyor musun Bob, Beni düşünmen çok hoş ama doğrusu şu an çok meşgulüm.
the moment 24
moment of truth 61
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
the merrier 49
the money 459
moment of truth 61
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
the merrier 49
the money 459
the music 166
the mask 38
the money's gone 37
the more i think about it 71
the money's good 16
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the mask 38
the money's gone 37
the more i think about it 71
the money's good 16
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100
the music box 16
the mirror 38
the military 42
the murder weapon 51
the monster 64
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100
the music box 16
the mirror 38
the military 42
the murder weapon 51
the monster 64