English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The man himself

The man himself translate Turkish

1,271 parallel translation
- The man himself, I presume!
- Beyefendiydi galiba.
There's the man himself.
İşte bu adam.
There's the man himself. Mr. Monk.
Kendine özgü adam.
We have the man himself immersed in ancient history, letting the whole place go to shit.
Kendini antik tarihe kaptırmış ve geminin boka batmasına izin vermiş biri.
If the man's gonna barbecue himself, he ought to use sauce.
Eğer bu adam kendini barbekü yapacaksa, sos kullansa iyi olur.
That story you and Clark wrote asking the invisible man to turn himself in to you... - really paid off.
Senin ve Clark'ın adamın kendisini görünmez adama dönüştürmesiyle ilgili hikaye gerçekten tuttu.
The old man can barely walk or go to the bathroom by himself, but still there's not a woman on the block who wouldn't take him over Bud.
Yaşlı adam kendi başına zorla yürüyor ya da tuvalete gidiyor. Ama yine de, mahallede onu Bud'a tercih etmeyecek kadın yok.
Merci. The man who called himself Count Foscatini... with what was he blackmailing you?
Kendisine Kont Foscatini diyen adam sizi ne ile şantaj ediyordu?
All the men I've known have needed to be shaped, moulded, and manipulated, and finally I've met a man who knows how to do it himself.
Tanıdığım tüm adamların şekillendirilmeleri ayarlanmaları manipüle edilmeleri lazımdı sonunda kendini şekillendirebilen bir adamla tanıştım.
With the security measures we take, it would be virtually impossible for one man working by himself- - or two or four men- - to do what you're suggesting.
Aldığımız güvenlik önlemleriyle, söylediğiniz şeyin yapılabilmesi,... bir, iki hatta dört kişi tarafından bile imkansızdır.
Did you talk to the man before he killed himself?
Adamla konuştun mu ölmeden önce.
The women are exactly the way he wants them... and he really accurately portrays himself... as the skinny, bad posture, myopic man he is.
Kadınlar tam olarak onun istediği şekildedir ve kendini ; miyop, çirkin ve sıska bir adam olarak gayet isabetli bir şekilde resmeder.
This letter was sent this morning by the big man himself, Waring Hudsucker!
Bu mektup bu sabah büyük patron tarafından gönderildi, Waring Hudsucker!
There's the great man himself.
Harika adam orada.
For the rest of that day and most of the night he kept himself busier than a one-legged man in a butt-kicking contest.
Günün geri kalanında ve gecenin büyük kısmında... orada bir sürü şeyle uğraştı, hiç durmadan sürekli didindi.
He sees himself as the next "iron man of Russia".
Kendisini "Rusya'nın demir adamı" gibi görüyor.
The great man of the Law himself.
Büyük kanun adamının ta kendisi.
I've looked upon the world for four times seven years and I never yet found a man that knew how to love himself.
28 yıldır şu dünyaya bakarım daha bir kere olsun canını seven bir adam görmedim.
- The Old Man himself.
- Yaşlı adamın kendisi.
And if faith is a choice, then it can be lost... for a man, an angel... or the devil himself.
Ve şayet inanç tercihse, İnsan, melek ya da... şeytanın kendisi de olsa... kaybedilebilir.
Honor is the gift a man gives himself. You told our boys that.
Onur insanı insan yapan şeydir, çocuklarımıza öyle demiştin.
The man himself.
Ta kendisi.
The man, though physically unaffected by the gas... was beside himself.
Gazdan bedenen etkilenmemiş olmasına karşın... adam kendinde değildi.
Mike Tyson is challenging the last man other than himself with any viable claim to heavyweight pre-eminence :
Mike Tyson, kendisi dışında ağır sıklet üstünlüğü sağlayabilecek olası bir iddiaya sahip son adama meydan okuyor...
It's been said that the only man who could beat Mike Tyson was Mike Tyson himself but he's getting a lot of help from a challenger...
Mike Tyson'ı yenebilecek tek kişinin Mike Tyson'ın kendisi olduğu söylenirdi ama unvan için dövüşen kişiden bayağı yardım alıyor gibi...
He had to pull the trigger himself to make sure he got his man.
Adamın öldüğünden emin olmak için tetiği kendisi çekmeliydi.
You entrusted the task of killing me to a man who would die himself but never betray his Motherland, like you have done.
Sen kendi hayatını kurban eden.. .. lâkin senin gibi ülkesine ihanet etmeyen bir adama iş verdin.
But the man he brought with him! 'Mr. Darcy', as he calls himself, is not worth our concern, though he may be the richest man in Derbyshire.
Ama yanında getirdiği şu Bay Darcy denilen adam Derbyshire'ın en zengin adamı olsa da ilgimizi hak etmiyor.
Why a man of sense and education, who has lived in the world, should be ill qualified to recommend himself to strangers?
Şu dünyada mantıklı ve eğitimli bir bey, niye kendini başkalarına tanıtmakta başarısız olsun?
- Now, where'd you get the vase? - A pushy little man...,... he called himself Salmoneus.
- Salmoneus adında bir tüccardan aldım.
This courageous woman cold-cocked this low-life mugger without any help whatsoever from the weasely man who dares to call himself her husband.
Bu cesur kadın soğukkanlı bir şekilde aşağılık soyguncuyu alt ederken, kocası olduğunu iddia eden o korkak herifin yardımına ihtiyaç duymadı.
Homer, a man who called himself "you know who" just invited you to a secret "wink-wink" at the "you know what."
Homer kendine "kim olduğunu biliyorsun" diyen bir adam seni biraz önce "nerede olduğunu biliyorsun" da gizli bir "şey şey" e çağırdı.
We got Simpson D.N.A. on Burns's clothing... and your father was identified by the old man himself.
Burns'ün kıyafetinden Simpson'lara ait DNA bulundu ve babanın yaşlı adamın kendisi tarafından da tasdiklendi.
I say the man you seek... coexists with an abomination... of which he, himself is not even aware.
Diyorum ki, aradığın adam kendisinin bile farkında olmadığı bir nefretle yaşıyor.
But Evers must've been one hell of a strong man because somehow he managed to drag himself all the way up to his door.
Ama Evers çok kuvvetli olmalı, oradan evin kapısına kadar sürünmeyi başarmıştı doğrusu.
So, he kills his targets and their entire families to make himself look like The Family Man.
Hedefleri ortadan kaldırırken ailelerini de öldürüp kendini "Aile Adamı" gibi gösteriyor.
For who would bear the whips and scorns of time th'oppressor's wrong, the proud man's contumely the pangs of disprized love, the law's delay the insolence of office, and the spurns that patient merit of th'unworthy takes when he himself might his quietus make with a bare bodkin?
Kim dayanabilir zamanın kırbacına? Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine sevgisinin rezil edilmesine kanunların bu kadar yavaş yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine, kötülere kul olmasına iyi insanın bıçak saplayıp göğsüne bunlardan kurtulmak varken?
If the man go to this water and drown himself it is, will he, nill he, he goes. Mark you that.
Adam kalkar da bu suya gider de boğulursa eğer istese de istemese de kendi kendini boğmuş olur.
Or does the bird-man fly himself?
Yoksa kendi mi uçuyor?
"I'll take that bet," said the Sun. The North Wind blew and the more that wind blew, the tighter that man held that coat around himself.
Sen de öyle " Rüzgar esmeye başladı ve hızlandıkça adam paltosuna daha çok sarıldı.
Mr. Collins, the man who won the recent war... has himself described the treaty... as a steppingstone toward the ultimate freedom!
Bay Collins, savaşı kazanmış olan adam... anlaşmayı bizzat kendisi... mutlak özgürlüğe doğru bir adım olarak nitelendirmiştir!
Now... this guy tells me... the Right-Hand Man has got himself a mole.
İşte bu adam Sağ-Kol'un kendine köstebek tuttuğunu söyledi.
Then you said the Right-Hand Man got himself a mole... I would assume to check on the spy.
Sonra Sağ-Kol kendine köstebek tutmuş dedin ben de o ajanı izlemek içindir diye düşündüm.
A man threw himself under the train.
Bir adam kendini trenin altına atmış.
A man threw himself on the track.
Adamın biri kendini raylara atmış.
.. Ali's tactics, to let the man punch himself out.
... Ali'nin taktiği, onun yumruklamasına izin vermek.
How many a man has committed himself on a short acquaintance, and regretted it the rest of his life?
Ne kadar çok erkek kısa bir sürede söz verdi ve hayatınıngeri kalanında pişman oldu?
The one making the old man cry. " Dad, I'm sure Niles is only doing this to protect Mr. Safford from himself.
Niles'ın bunu Safford'ı kendisinden korumak için yaptığına eminim
I can't imagine any man not thinking himself the luckiest in the world to be with you.
Seninle beraber olan her erkek kendini şanslı hisseder.
The heck with Randy! It's every man for himself!
Randy'den bana ne, herkes başının çaresine bakar!
When he confronted their Captain the man pulled out a disruptor pistol and then Kurn let himself get shot.
Kaptanla yüzleştiği zaman da adam silahını çekti ve Kurn de onun kendisini vurmasına izin verdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]