The right translate Turkish
181,648 parallel translation
It was for the right reason.
Doğru bir şey içindi.
Because even if there is a one percent chance of success and a 99 percent chance of failure and prison, he will do the right thing and get me my money back.
Tabii ki yapabilir. Çünkü eğer yüzde bir bile şansı varsa, başarısızlık ve kodese girme ihtimali yüzde doksan dokuz olsa bile, doğru şeyi yapacak ve paramı bana geri getirecek.
Are you holding that thing the right way up, by the way?
Eğer bu arada, doğru yolu O şeyi tutuyor musunuz?
So Maureen had a choice between remaining silent or doing the right thing.
Dolayısıyla Maureen sessiz kalmak ya da doğru olanı yapmak gibi iki seçeneği vardı.
Now, I need the long number on the front and the four digits just above that in the right-hand corner.
Şimdi, ön taraftaki uzun numarayı ve sağ üst köşesindeki dört numarayı söylemen lazım.
Go into the right-hand wardrobe.
Sağdaki dolaba geç.
This is the right room, isn't it?
Bu doğru sınıf, değil mi?
Okay, guys, you're already headed in the right direction, and you're closer than the Coast Guard.
Tamam, çocuklar, zaten doğru yönde gidiyorsunuz ve Sahil Güvenlik'ten daha yakınsınız.
You see the emergency exit to the right of the desk?
Masanın sağ tarafında bir acil çıkış göreceksin.
All right, Jax, it's on you to restore Stein's mind before we get to the lab.
Sana diyorum Amaya. Nathaniel.
Do you have any idea how infuriating it is to know that Merlyn was right? Lucky for you, I still believe in some fates worse than death. Like me destroying the Spear and cementing this reality for all time.
Başıma gelen her şey çektiğim onca acı hepsi bu anla sonuçlandı, değil mi?
You will walk this world knowing that something isn't quite right, that for all your trying you only made things worse, and no one will ever believe you when you tell them about all the sacrifices you made
İkimiz de biliyoruz ki bazen espri anlayışım olmuyor. Ama evet, gidiyorum. Gitmek derken?
And I'm here today because I want to open the newest and largest Big Naturals right here in East Dogmouth.
Bugün burada olmamın sebebi en yeni ve en büyük mağazamı burada, Doğu Dogmouth'da açmak istemem.
Right now, it probably feels like the world is ending, but I know if you don't give up and you think positive, things will work out.
Dünyanın sonu geliyormuş gibi hissediyorsun ama pes etmezsen ve olumlu düşünürsen her şey yoluna girecek.
And that's the best we can offer right now.
Şu an yapabileceğimizin en iyisi bu.
Get the plane in the air right now.
Uçağı havalandırın.
Right now, it's the best option we've got.
Denemeye değer. Şu anda elimizdeki en iyi seçenek bu.
But the best thing for you to do right now is to be strong for your son.
Bu dünyadaki en zor şey. Şu anda yapabileceğin en iyi şey oğlun için güçlü olmak.
So the unsub may believe that what he is doing is actually both noble and morally right.
Şüpheli de asil ve doğru bir şey yaptığını düşünüyor olabilir.
Did I ever, and right in the 10-month sweet spot between murders.
Bulmaz mıyım, hem de tam cinayetler arasındaki 10 ayda buldum.
Matt Cruz is on with the consulate right now.
Matt Cruz şu an konsoloslukla konuşuyor.
That's the frothiest space in the Valley right now.
Bu Vadi'nin en balon meselesi şu anda.
Okay. I checked the TOS box when I submitted to the app store, but then I didn't end up doing it, all right?
Uygulamayı dükkana koyarken kullanım şartları kutusunu işaretlemiştim ama sonra işi bitirmedim, tamam mı?
That's right. I'm just the CEO.
Doğru söylüyorsun, ben sadece CEO'yum.
This play has to do with the Oculus, right?
Oyun Oculus'a çıkıyor değil mi?
Right? Camera, refrigerators, TVs, baby monitors, not to mention the billions-plus smartphones that are floating around the world.
Kameralar, buzdolapları, televizyonlar, bebek telsizleri, dünya üzerindeki milyarlarca akıllı telefondan bahsetmiyorum bile.
Point is... you all thought I was crazy when I walked into the swimming pool with my clothes on, but it turns out I was fucking right.
Mesele şu, üstümde kıyafetler varken havuzda yürüdüm diye herkes benim delirdiğimi düşündü. Şimdi görüyorsunuz, ben haklıymışım.
'Hang on, you're in the repair bay, right?
Bir dakika. Tamirat kısmındasınız, değil mi?
No, we're looking for the maximum danger in the immediate area and walking right into it.
Hayır, hemen bölgede maksimum tehlike aradığınız ve sağ içine yürüyen.
All right! Cards on the table, broseph, I'm trying to do the same thing, and you're kind of in my way.
Tamam, madem açık oynuyoruz birader, ben de aynı şeyin peşindeyim.
You're going to the owners'meeting this year, right?
Federasyon toplantısına sen katılıyorsun.
I told everything I know to the officer right here.
Bildiğim her şeyi memur beye anlattım.
It's the same as last year, right?
Geçen seneki halinden farkı yok, değil mi?
And I'm just supposed to look the other way, right?
Sadece diğer taraftan bakmam gerekiyor değil mi?
I don't know which one of you is right about the sludgefront, but Spinoza said I had to make a choice.
Çamur hakkında hanginiz haklısınız, bilmiyorum ama Spinoza tercih yapmamı söyledi.
And in the end, I trust Lillian to do what's right for this neighborhood.
Sonuç olarak Lillian'ın doğruyu yapacağına inanıyor...
No, don't tell me. All the horses came in, right?
- Bütün atlar kazandı, değil mi?
Right, before we go, we need to sort out the money.
Gitmeden önce parayı çözmeliyiz.
And if I kill you right now, you'll never get to set the record straight.
Eğer seni şimdi öldürürsem asla suçsuzluğunu kanıtlayamayacaksın.
The only person that we know right now that he murdered is his wife.
Şu anda bu adamın karısını öldürdüğünü biliyoruz.
All right, so I'll drive up to the cabin and see if it's there.
Tamam, kulübeye gidip orada olup olmadığına bakarım.
Will's in the waiting room right now, if you want to talk to him.
Will'le konuşmak istiyorsanız hemen şu anda bekleme odasında.
The closet's right next to the bed so, I...
- Dolap yatağın dibinde, ben de... - Sus çakal!
Right, the dominatrix killer.
Doğru, cinsel baskın kadın katili.
That's right, and autumn has a silent "n" at the end like column or hymn.
Doğru, sonbahar birleşik bir kelimedir. Bilgisayar ve hanımeli gibi.
A high probability they have- - should've discovered the boat wreckage right about now.
Büyük bir ihtimalle şu anda teknenin enkazını bulmuş olmalılar.
All right, Happy can run point from the garage.
Pekâlâ, Happy garajdan destek verebilir.
Right under the men's room.
Tam erkeler tuvaletinin altı.
You can see right here on the replay few pieces survived the impact.
Tekrar görüntülerinde darbeden kurtulan bir kaç parçayı görebilirsiniz.
Pipes go right under the border into Belarus.
Borular, Belarus sınırının tam altından geçiyor.
If you drop into the pipes at Gruschev Tunnel, you can walk right out of Sardovia, unseen.
Gruschev Tüneli'nden borulara inerseniz kimseye gözükmeden yürüyüp Sardovia'dan çıkabilirsiniz.
the right way 29
the right thing 58
the right one 30
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
the right thing 58
the right one 30
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right back at ya 34
right foot 41
right as rain 57
right in the middle 29
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right back at ya 34
right foot 41
right as rain 57
right in the middle 29