English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / To drink

To drink translate Turkish

17,011 parallel translation
You want something to drink?
İçecek ister misin?
We need to drink.
İçmemiz lazım
The boys are encouraged to drink away their nerves, yet we must face this day sober as stone.
Erkekler içki içerek gerginliklerinden kurtulurlar. Ama biz bu güne ayık bir şekilde göğüs germeliyiz.
It will be an honour to drink to their health.
Onların sağlığına içmek bir şereftir.
Try not to drink too much, the pair of you.
Çok içmemeye çalışın, ikiniz de.
Do you have anything to drink?
Içmek için bir şey var mı?
Your housekeeper said you're not allowed to drink.
Kahyanın dediğine göre sana içki yasakmış.
I don't want to drink alone, but I will if you make me.
Bir başıma içmek istemiyorum ama zorlarsanız onu da yapabilirim.
Maybe have to drink through a straw.
Belki pipetten içki içmeliyim.
All right. He's just had a bit too much to drink.
Yalnızca içkiyi biraz fazla kaçırdı.
To drink nectar.
Nektar içmek için.
Do you think you can get St. Germain's men to drink it?
- Bunu Saint Germain'in adamlarına içirebileceğini düşünüyor musun?
This woman has also been known to drink poison and survive.
Yine bu kadın zehir içtiği hâlde hayatta kalmasıyla tanınıyor.
I thought somebody famous had just walked in... to get a drink, you know?
Ünlü birisi bir şeyler içmek için uğramıştır diye düşünmüştüm.
I'll drink to that.
- Buna içerim işte.
Shall we drink to the lady with the white shoes?
Beyaz ayakkabılı hanıma içsek mi?
Perhaps we better drink to a... deep and dreamless slumber.
Belki de derin ve rüyasız bir uykuya içsek daha iyi.
I cannot drink red wine, I am completely allergic to it.
Kırmızı şarap içemiyorum, alerjim var.
Something we can drink to.
Kadeh kaldırabileceğimiz bir şey olsun.
- I want to buy you a drink.
- Sana bir içki ısmarlamak istiyorum.
Hand to God, the next man who asks me for a drink, I swear I'll throttle him.
Tanrı şahidim olsun, benden içki isteyecek ilk kişiyi boğazlayacağım.
I'm having a couple now and again to remind myself why I don't drink it.
Niye bıraktığımı kendime hatırlatmak için arada bir iki tek atıyorum.
Now you invite them to our city and drink wine with them.
Şimdi onları şehrimize davet edip birlikte şarap mı içiyorsun?
I'll drink a toast to my new queen, for there is no one fairer.
Yeni kraliçemize kadeh kaldıracağım. Çünkü daha güzeli yok bu dünyada.
I need a good drink to help me sleep the night before a fight.
Ben savaş öncesi gecede uyumak için sağlam bir içki içerim.
Her ears will keep us in furs and drink for many winters to come.
Kulakları, gelecek birçok kış için bize kürkler ve içecekler sağlar.
And so then the next day, grandpa's boozing. Cheers to gramps.. And the little boy says, "Gramps, can I have a drink?"
Ertesi gün dede içki içiyor, dedeye yarasın... oğlan da "İçki içebilir miyim?" diye soruyor.
I'll leave you to sweep your leaves and drink your tea.
Sana yaprakları süpürüp çayını içmeye bırakacağım.
When men drink and tell stories... they tend to hide within the stables.
Erkekler içki içip sohbet etmek istediklerinde ahırlara gizlenmeyi tercih ediyorlar. Neden?
Now, Waller will drink himself to an early bed.
Waller sarhoş olup erkenden yatar.
The, er... The Lord Mayor would like you to come and eat cake and drink some tea.
Belediye Başkanı senden pasta ve çaya katılmanı rica etti.
You go to the Garrison, drink whisky, have a laugh.
Sen git Garrison'da içkini iç, takıl.
- Ah, I'll drink to that.
Ben de içeceğim.
And I'm prepared to go and buy all your friends over there a drink. As an apology.
Ayrıca sana ve tüm arkadaşlarına... özür dilemek için içki alacak param var.
In my defense, I hadn't had anything to eat or drink in a while.
Kendimi savunacak olursam, günlerdir bir şey yiyip içmemiştim.
- I know you can, but that stupid beer commercial I did is playing like a hundred times a day, and I'm making a lot of money, and I want to buy my best friend a drink, okay?
- Verebileceğini biliyorum ama çektiğim o aptal bira reklamı günde 100 kere falan oynuyor, çok para kazanıyorum ve en iyi arkadaşıma bir içki almak istiyorum, tamam mı?
I'd like to buy this young lady a drink.
Bu genç hanıma bir içki almak istiyorum.
I drink it to help me see... The world for what it really is.
Gerçek dünyayı görmem yardımcı olması için içiyorum.
What do you say to a drink, Freddie? Yes.
- Bir içkiye ne dersin Freddie?
I suppose drunken guests were meat and drink to you in the hotel trade.
Sanırım otel ticaretinde sarhoş konuklar senin için oldukça kolaydı.
Andrew's going to buy you a drink in that beautiful bar up on the terrace.
Andrew terastaki şu güzel barda sana içki ısmarlayacak.
Having a drink to celebrate.
Kutlamak için bir içki al.
I think that's something we can all drink to.
Bunun hepimizin kadeh kaldıracağı bir şey olduğunu düşünüyorum.
Listen, I'd invite you back to my place for a drink, but, uh... I seem to have... left my keys somewhere.
Dinle, seni bir şeyler içmek için evime davet etmek isterdim ama anahtarlarımı bir yerde bıraktım galiba.
Hey, I didn't tell you to fucking drink!
Sana içmeni söylemedim!
Come, let's have something to eat and drink.
Gel, bir şeyler yiyip, içelim.
You take Karl's drink up to him.
Sen, Karl'a içkisini götür.
The gentleman would like me to let you know that your next drink is on him.
Beyefendi, sonraki içkinizin kendisinden olduğunu iletmemi istedi.
Then another mad gallop, hopefully with the Minister by my side, to Maison Elise, and then another night of drink.
Ardından umarım yanımda Bakan'la birlikte Elise Evi'ne doğru diğer bir koşuşturmaca sonra da bir içki gecesi daha.
Come, MacKenzie, let's drink to our newly formed alliance.
Hadi MacKenzie. Yeni gerçekleşen ittifakımız için içki içelim.
- Wee drink to warm you up. - Thank you.
- Isınmanız için küçük birer içki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]