English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / To see her

To see her translate Turkish

14,674 parallel translation
I want to see this woman, and I want to see her now.
Bu kadını görmek istiyorum ve onu şimdi görmeliyim.
Would you like to see her?
Onu görmek ister misin?
- I can't wait to see her.
- Onu görmek için sabırsızlanıyorum.
That girl from Egypt flies to Russia to see her coach.
Mısır'dan gelen kız, koçunu görmek için Rusya'ya uçuyor.
So I have to bring Simu here to see her father, don't I? Thank you.
Ben de Simu babasını görsün diye getirdim.
By staying here you're proving... that you've lost all hope to see her.
Burada beklemen, onu bulmakla ilgili umudun kalmadığını gösterir.
But I will need to see her every day.
Ama onu her gün görmeliyim.
But it was good to see her.
Ama onu görmek iyi oldu.
I should be very pleased to see her again.
Onu tekrar görmekten memnuniyet duyarım.
She appreciated your coming to see her.
Onu görmeye gelmene çok sevindi.
I went to see her.
O kadını görmeye gittim.
It's bad enough the only time i get to see her Is when she comes here to relay something that you're displeased with.
Sen gücendiğin bir şeyleri bildirmeye geldiğin zaman onu görebildiğim tek zaman olması yeterince kötü.
I don't even want to see her.
Onu görmek bile istemiyorum.
Uh, she wants to see her kid.
Kızını görmek istiyor sadece.
I just wanted to see her.
Onu görmek istemiştim sadece.
I have a right to see her!
Onu görmeye hakkım var!
You don't want Flora to have to see her mother dealing with the police.
Flora'nın annesini polisle uğraşırken görmesini istemezsin.
He wants to see her.
Annesini görmek istiyor.
They're more or less the same in any corner of the world and even the bravest of them don't want to see their wives and children skinned for a lost cause.
Dünyanın her köşesinde hepsi aşağı yukarı aynı ve en cesurları bile karısı ve çocuklarının kayıp bir dava uğruna derisinin soyulduğunu görmek istemez.
Much as I'd love to see you rot in that cell, the Ellcrys says you're part of the quest.
Her ne kadar o hücrede çürüdüğünü görmeyi istesem de Ellcrys senin de serüvenin bir parçası olduğunu söylüyor.
Pay careful attention to everything you see and hear. No matter how unusual may it seem. And please be warned.
Ne kadar sıra dışı görünürse görünsün duyup gördüğünüz her şeyi mühimseyin ve n'olur verin dikkatinizi.
I could see her too, her real self, her spirit trying to find its way out.
Ben de onu, gerçek halini çıkış yolu arayan ruhunu görürdüm.
I just wanted to come and see Natasha on her name-day.
Yalnızca doğumgününde Natasha'yı görmek istemiştim.
"Do not believe every spirit, but test " the spirits to see whether they are from God.
Her ruha inanma ama hangisinin Tanrı'dan olduğunu görmek için onları sına.
Comes back in the morning to see Charles and feed the horses, and when it gets dark, he goes off again.
Her sabah geri gelip Charles'la ilgileniyor ve atları besliyor. Akşam olunca da yine alıp başını gidiyor.
See, Ed, the trouble with talking to projections of your psyche... and you of all people should know this... is that they know everything you know.
Bak Ed, zihninin yansımalarıyla konuşmanın sorunu şu ki heskesten çok sen bilmelisin senin bildiğin her şeyi bilirler.
It was awkward for her to see both of us, so she made us choose.
İkimizi müşteri olarak kabul etmek garip olduğu için birimize seçtirdi.
Getting a search team to her house now, see what that throws up.
Şimdi evine arama ekibi gönderiyoruz, neler çıkacağına bakacağız.
And they're not accusing me, they're trying to eliminate me, but you can see her thinking things with her little brain.
Ve beni suçlamıyorlar, seçenekler arasından çıkartmaya çalışıyorlar. - Ama o ufacık aklından neler geçtiği anlaşılıyor.
You take her to your rooms. I'll go and see Father.
Sen onu odasına götür, ben gidip babamı göreyim.
Every night, I still see him, leaning over my bed, telling me to shut the fuck up while he fucks me!
Her gece onu hala görüyorum, yatağıma eğiliyor ve ırzıma geçerken bana susmamı söylüyor!
You see, this is why I have to supervise these goddamn things.
Görüyorsun ya, işte bu yüzden her haltı ben kontrol etmek zorundayım.
You took my child away from me, and I am going to see to it that you pay for that every day for the rest of your life.
Oğlumu benden ayırdın ve hayatının geri kalanında her gün bedelini ödeyeceğini göreceğim.
And then when Mamma refuses to give her consent, you see, I'm not in a position to promise you anything.
Annem rıza göstermeyince... Bak, sana hiçbir söz verecek durumda değilim.
I liked her very much when I met her, and I hope to see more of her.
Tanıştığımızda onu çok sevmiştim umarım onunla yine görüşürüz.
You know, she wrote to me asking to see me, but I, I never received her letter.
Benimle görüşmek istediğini söyleyen bir mektup yazmış ama mektup elime hiç geçmedi.
Elise? You want to see her?
Onu görmek mi istiyorsun?
I know you and I haven't always seen eye to eye, but I thought the decision to remove you was shortsighted, so I'm glad to see you back at work.
Seninle her zaman görüşmezdik ama seni kovma kararı hatalıydı ve seni gördüğüme sevindim.
I killed her and her daughter just to see what I felt.
Sadece ne hissedeceğimi görmek için onu ve kızını öldürdüm.
I don't want her to see me looking like this.
- Henüz değil. Beni bu halde görmesini istemiyorum.
I've tried f-for so long to find a way back to you, but to not see that bastard's face every time I take you in my arms.
Uzun zamandır seni kollarıma her aldığımda o piçin yüzünü görmeden sana geri dönmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordum.
Mother Hildegarde let me see her, so I wouldn't have to imagine.
Başrahibe Hildegarde hayal etmek zorunda kalmayayım diye çocuğu görmeme izin verdi.
Does it always come to pass... the things that you see?
- Gördüğün şeyler her zaman gerçekleşir mi?
Now, your job is to see to it that the pails and buckets are filled at all times. And use water from the well only.
Vazifen kovaların, bakraçların her zaman dolu olmasını sağlamak ve suyu yalnızca kuyudan kullan.
A recap... Now, see, I forgot that. ... honestly might be good because, you know, we want him to be completely clear before the final judgment.
Özet iyi olabilir, çünkü son hükmünden önce onun için her şeyi açıklığa kavuşturmak isteriz.
You know when my dad was in solitary confinement, I used to write to him every day to see how it was.
Babam hücre hapsindeyken nasıl olduğunu öğrenmek için her gün ona yazardım.
It is my birthright, and i am obligated To see it set right, to see its monsters driven out.
Her şeyin tanzim edildiğini, canavarların kovulduğunu görmek en doğal hakkım.
Although it's been six years since I've seen her face... To this day, if I... If I see a broom by a bed, I...
Yinede, onun yüzünü görmeyeli altı sene olmasına rağmen, eğer... eğer yatağın kenarında süpürge görürsem, Ben... onun yerini değiştiririm.
If the street would hear you were being mistreated, if they were to see you emerge from this place damaged or not at all, I'd risk losing them.
Eğer sokaktaki insanlar sana kötü davrandığımızı duyarsa, buradan ayrılmadığını ya da hasar aldığını görürlerse her şey riske girer.
Every turn you see tonight must hear how pathetic you see Captain Flint's ploy, how absurd it seems to you that any man given the choice to prosper in peace in a new Nassau would ever even consider returning to the dangers and deprivations of the account.
Bu gece her müşterinize Kaptan Flint'in planının ne kadar salakça olduğunu söylemelisiniz, yeni bir Nassau'da barış içinde zengileşebilecek herhangi bir erkeğin böyle saçma bir teklifi düşünmesinin yeniden tehlikeye ve mahrumiyete dönmesinin ne kadar saçma olacağını düşündüğünüzü bilmeliler.
No, we wanted to give her the chance to explain, then we'll see what happens.
Hayır, ona bir açıklama şansı verelim dedik. Sonra ne olacağına bakarız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]