English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Track him down

Track him down translate Turkish

604 parallel translation
I'll track him down.
Onu izleyeceğim.
After all these years, you still trying to track him down?
Bu kadar yıl sonra, hala onun izini mi süreceksin?
I'm gonna track him down.
İzlerini takip edeceğim.
And we tell how we hired you - conny miller - to track him down, but we ain't had much results.
Sonra seni işe aldığımızı anlattık. Conny Miller onu yakalayacaktı dedik. Ama pek sonuç alamadık dedik.
Waiting for you to get home and I was gonna track him down.
Peşinden gidecektim ama senin gelmeni bekledim.
Our police will track him down and hand him over to you, dead or alive.
Polisimiz onu yakalayıp size teslim eder, ölü veya diri.
You think he just got lost, and the police should track him down?
Yani şimdi Franz kayboldu ve polis de onun izini mi sürecek?
Track him down, boy!
İzle onu, evlat!
You'd have to track him down to Colombia.
İzini Kolombiya'ya kadar sürmeniz gerek.
She couldn't track him down.
İzini bulamamış.
And if you were still on the case how would you track him down?
Hâlâ dava üzerinde çalışıyor olsaydın nasıl iz sürerdin?
I'm onto something. If I play my cards right, I can track him down.
Eğer kartlarımı doğru oynarsam, onun izini sürebilirim.
You want me to track him down?
Onu bulmamı ister misin?
Why don't you go on to school while I track him down?
Ben onu ararken sen de neden okula gitmiyorsun?
Track him down.
Onu bulun.
They'll track him down and kill him.
Onu takip edip öldürecekler.
How'd you track him down, Grampa?
İzini nasıl buldun, dede?
I don't know if he's on, but track him down. He owes me a favor. Okay?
Hastanede olmasa bile bana bir iyilik borçlu.
I was raised and tutored by one. The only way to protect ourselves is to track him down and kill him.
Kendimizi korumanın tek yolu, onun izini sürmek ve onu öldürmek.
You should have been that tough with his partner. We'll track him down...
Arkadaşıyla beraberken daha güçlü olmalı.
I'll call you back with an address as soon as I track him down.
Adamın izini bulur bulmaz, size adresini bildiririm.
I'll see if I can track him down.
Onu bulabilir miyim bakayım.
Can you track him down?
Onu bulabilir misin?
- But there's no phone. - How'd you track him down there?
Ama telefonu yok.
Jeanne Beroldy, has managed to track him down.
Jeanne Beroldy, yerini tespit eder.
This job will give me the money to track him down.
Bu iş bana onun izini takip ederek yakalamak için gerekli parayı verecek.
I'll track him down.
Onu elime geçireceğim.
If he gets away we can track him down later with a howitzer or something.
Kaçsa bile izini sürüp bulabiliriz ve ağır silahlarla hallederiz.
In the meantime, we'll set a course for Torat's planet, try to track him down.
Aynı zamanda, Torat'ın gezegenine doğru bir yön çizeceğiz, onu izlemeye çalışın.
You'll have to try to track him down.
Onu bulmaya çalışmalısın.
Said he'd never been talked to like that before by anybody... and I said I didn't give a big hairy rat's ass... and if he ever called me again, I would track him down... roust him out of his bunk, pull his pants around his ankles... and spank him with a coat hanger... right there in front of his wife and children.
Daha önce kimsenin onunla böyle konuşamadığını söyledi. Ben de, bu hiç umurumda değil, dedim. Ve eğer beni bir daha ararsa, onu olduğu yerde bulacağımı... ve karısı ve çocuklarının önünde pantolonunu indirip... onu elbise askısıyla döveceğimi söyledim.
There's got to be a way to track him down.
Onu bulmanın muhakkak bir yolu olmalı.
When you leave, track him down.
Buradan çıkınca, onu bul.
Oz, you know this David kid. Why don't you and Will track him down?
Tucker'ın e-posta attığı David'i tanıdığım söylemiştin.
We've got to track him down and talk some sense into him.
Onu bulmalı ve aklını başına getirmeliyiz.
We'll never track him down on our own.
— Onu tek başımıza yakalayamayız.
Fine. I'll track him down myself.
Pekala. Ben de kendim bulurum.
Track him down.
Onu bulmaya çalışın.
Keep trying to track him down.
Doğru. Onu bulmayı denemeli.
Falseface's job was to smuggle the virus into Gotham, so we turned to the only man who could track him down.
Falseface'in işi virüsü Gotham'a kaçırmaktı. Böylece bizde onun tek izini sürebilecek kişiye gittik.
So tonight, while we were looking for you, we tried to track Faugel down, but we couldn't find him.
Bu sebeple, bu gece seni ararken Faugel'i takip etmeye çalıştık ama onu bulamadık.
I can't just sit here and wait for him... to track me down and kill me.
İzimi bulup beni öldürmesini bekleyemem.
Track down Young Biff and tail him.
Biff'i bul ve onu takip et.
I brought him back here and I sent me wife down to the track for the police.
Onu buraya geri getirdim. Ve karımı polis çağırması için gönderdim.
Track Wolverine down and stay close to him.
Wolverine'i izleyin ve ona yakın kalın.
- You ran him down the track.
- Eğer siz onu raylarda yakalasaydınız şimdi hala hayatta olurdu.
I'd like to track that guy down and beat the living snot out of him.
O adamın izini bulup fena biçimde benzetmek isterdim.
Think you could track down Jacob, bring him by my office tomorrow afternoon?
Jacob'ı bulup, onu yarın öğleden sonra büroma getirebilir misin?
I'll despatch him, to track her down in the Rear Battle Fighter.
Onu kaçan gemiyi izlemeye göndereceğim.
There'll be no more diversions until we track that llama down and kill him!
Şu lamayı bulup öldürene kadar mola vermeyeceğiz.
I'm gonna track down Jameel and make him talk.
Belki biraz dinlemelisiniz. Ben Jameel'i bulup konuşturmaya çalışacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]