English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Up at

Up at translate Turkish

36,112 parallel translation
Next thing I knew, I woke up in an ambulance, looking up at a police officer.
Gözlerimi açtığımda bir ambulanstaydım, karşımda da bir polis memuru vardı.
Which, by the way, might have something to do with why she never showed up at trial.
Bunun neden duruşmada hiç görünmediğiyle ilgisi olabilir.
Sorry to be showing up at your place again, Sean, but this can't wait.
Yine evine geldiğim için üzgünüm Sean ama bekleyemeyecek bir şeydi.
Please don't contact me or turn up at my house drunk in your underwear.
Lütfen beni arama ya da sarhoş olup iç çamaşırlarınla kapıma gelme.
Why don't you line up at the X?
Neden X ile birlikte olmuyorsun?
He was at the Momentum Lab and showed up at the prison, too.
Momentum Laboratuvarındaydı ve hapishanede de ortaya çıktı.
I, uh, got up at 5 : 00 this morning, and I-I figured out an after-school schedule, a couple carpools, couple play dates.
Bu sabah 5.00'te kalktım ve okul sonrası programı, araba ayarlaması, bir çift oyun tarihi ayarlaması yaptım.
What's up at this hour?
Hayırdır bu saatte?
Look up at the clear, blue sky!
Cam gibi mavi gökyüzüne bak!
Headsets are hung up at the back, but the volume control's right above the microphone so...
Kulaklık arka tarafta asılı. Ses ayarı da mikrofonun biraz üstünde.
JJ, set up at the local P.D.
J.J., yerel polisle konuş.
I got hung up at work, sorry.
- Biraz işim uzadı, kusura bakmayın.
So? The Capitol blew up at 10 : 08 : 04, right? Mm-hmm.
Meclis 10 : 08 : 04'te patladı değil mi? Öyleyse yayın neden meclis patlamadan 34 saniye önce kesildi?
Many of my pregnant relatives landed up at my clinic for a free check-up.
Hamile akrabalarımdan birçoğu Kliniğime yerleşti Ücretsiz check-up için.
So I got to be up at night.
O yüzden kalktım.
He got up at the exact right moment, like he knew what was coming.
Olacağını biliyormuş gibi tam o anda yerinden kalkmış.
So, I analyzed the laptops of the dead scientists up at Thorul.
Thorul'daki ölü bilim adamlarının bilgisayarlarını inceledim.
I was in my room one night, I remember looking up at the stars and feeling so alone.
Bir gece odamda oturup yıldızlara bakarken kendimi çok yalnız hissettiğimi hatırlıyorum.
You are free to bring that theory up at trial.
Bu teorini mahkemeye getirebilirsin.
And you didn't think to ask the police at trial why they didn't follow up on Leonard's alibi?
Polise Leonard'ın tanığını neden takip etmediklerini sormak aklına gelmedi mi?
So instead of getting mad at me for doing what you should have done in the first place, why don't you start turning up the heat so Mike can get this goddamn woman to turn on her father?
Senin yapman gerekeni yaptığım için bana kızmak yerine baskıyı artır da Mike kadını babasını ele vermeye ikna edebilsin.
We all closed our eyes to say grace, and when we looked up, he was at a bar.
Hepimiz dua etmek için gözlerimizi kapadık, ve açtığımızda, o bir bardaydı. Hayır.
Sidney figured that things would be getting a little stale at this point, so I'm here to shake things up a bit.
Sidney bu noktada her şeyin biraz sıkıcı olmaya başladığını düşünmüş. Ben de etrafı biraz sarsmaya geldim.
Another soldier and I carried a buddy twice as big, and shot up much worse than you six miles over uneven terrain at 5,000 feet in two hours.
Bir asker ve ben, senin iki katın büyüklükte ve senden çok daha kötü vurulmuş bir arkadaşımızı 1500 metredeki bozuk arazide 10 kilometre öteye 2 saatte taşıdık.
Ever since that show was on TV, we've had to follow up on a ton of bullshit reports,'cause people like you are trying to get hits on social media at our expense.
O program yayınlandığından beri bir sürü sahte ihbarı takip etmek zorunda kaldık çünkü sizin gibiler sosyal medyada popüler olmaya çalışıyor ve ceremesini biz çekiyoruz.
No, he's back at the flat packing up all his stuff again.
Evde eşyalarını topluyor yine.
Nah, man, they can't stop the run. - When you look at it from up top, it's a whole different game.
- Tepeden bakarsan aslinda çok farkli bir oyun.
Up to my nuts in rookies at the symposium.
Sempozyumdakiler kafamı attırıyor.
I've got some stuff to finish up, but, um... meet me after closing at the public-storage place next door.
Bitirmem gereken bazı şeyler var ama dükkan kapandıktan sonra yandaki depo alanında buluşalım.
so now Rebecca's all worked up because the kids at school are calling him "Webster."
Rebecca, okulda Randall'e Webster dedikleri için çok üzülüyor.
So, Kate, I am asking you, please, for the love of God, can we spend one fat-free night at the house of the lady who came up with the idea for deadpool and / or Hamilton?
O zaman, Kate, soruyorum, lütfen, ama lütfen, Deadpool ya da Hamilton'un fikirbabası olan kadının evinde olacak olan partide dilediğimiz gibi yiyip içebilir miyiz?
I just... picked up Grace at her father's and his girlfriend was there.
Hatta bir kask olmadan buzda kaymana izin vermezler. Ama Bobby, ne kask, ne bir şey...
I didn't grow up around nature at all,
Ben doğayla iç içe büyümedim.
At the moment, internally, we are relocating our communities from certain parts of the island to where the water has not come up.
Kendi içimizde, şimdilik toplulukları adanın belirli yerlerinden suların henüz ulaşamadığı bölgelere taşıyoruz.
I... I just wanted to let you know, at the funeral, there will be CID officers, just to keep an eye on things in case Walsh shows up.
Sadece Ceza Soruşturma'dan arkadaşların cenazede olacağını haber vermek istedim.
Just tying up loose ends.
Davayla ilgili son rötuşları atıyoruz.
We... We met at the stile up there between our two houses and then came down by the barn.
İki evimiz arasındaki çit merdiveninin orada buluştuk ve oradan ahıra doğru geldik.
But when one come up to her on the street, she'd stroke it and smile at the owner, "Oh, nice boy," you know?
Ama sokağa ne zaman bir tanesini gelecek olsa hemen iyi bir izlenip bırakarak gülümser ve sahibine "Çok tatlı." derdi.
So this guy murders four people within days of each other at the same hotel, then turns up dead?
Yani bu herif, aynı otelde aynı günler içinde. iki çifti öldürdükten sonra kendi de öldürülüyor?
Don't look at me like that, And load us up another bowl.
Bana öyle bakma bir part daha hazırla.
Last seen dropping her son and his friends off at the mall, and when she didn't show to pick them up, he called a neighbor who found evidence of a struggle at her home.
En son oğluyla arkadaşlarını AVM'ye bırakırken görülmüş, çocukları almaya gelmeyince oğlu komşuyu aramış ve evde boğuşma izleri görmüşler.
- Oh, look at that, perfectly lined up.
- Vay şuna bak, kusursuzca dizildiler.
- At least help us figure out what we're up against.
- En azından neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamamıza yardım et.
- I shot it at 48 frames, speed up the end if you like.
- Onu 48 karede vurdum, Istersen sonunu arttır.
I wanted to stand up on the chair and scream even louder than them that I'm an illiterate when it comes to opera.
Sandalyede ayağa kalkmak istedim Ve onlardan daha yüksek sesle çığlık at Ben cahilisim Opera söz konusu olduğunda.
We caught up with Peter at Hollywood's legendary Chateau Marmont Hotel, where I once engaged in the consensual murder of an underaged prostitute.
Peter'ı daha önce nişanlandığım, reşit olmayan bir hayat kadınının anlaşmalı bir cinayetle öldürüldüğü Hollywood'un efsanevi
Meanwhile, Peter has wound up here at the Chinese Theatre, where panhandlers dress up like iconic movie characters and charge tourists for photos.
Bu arada, Peter Çin Tiyatrosu'nun önünde, ikonik film karakteri kılığına girip turistlerle para karşılığı fotoğraf çekilmek için dilencilik yapıyor.
"Oh, I got to go pick up my kid at preschool."
"Of gidip çocuğumu anaokulundan almam gerek." diyor.
Guys, satellite picked up gunfire near Ralph's house.
Çocuklar, uydu Ralph'ın evinin civarında silah atışı tespit etti.
This administration can use someone like you standing up there at the podium every day.
Bu yönetimin her gün orada senin gibi birinin dimdik durmasına ihtiyacı var.
Chin up, back straight, don't smile, don't frown, - don't look at anyone. - REPORTER :
Dik dur, gülme, somurtma,... kimseye bakma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]