English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Walk away

Walk away translate Turkish

6,439 parallel translation
Elena. All we have to do is walk away and everything will be all right.
Elena, tek yapmamız gereken yürüyüp gitmek sonra her şey yoluna girecek.
We let you live, let you walk away when you betrayed us.
Yaşamana izin verdik, bize ihanet ettiğin hâlde yürüyüp gitmene izin verdik.
If not, you're free to walk away.
Yoksa çekip gitmekte özgürsün.
You want me to walk away?
- Ne yani, öylece gideyim mi?
We can lock the doors and walk away forever.
Kapıları kilitleyip sonsuza dek uzaklaşabiliriz.
- Okay, I'm gonna walk away.
- Ya da bir kap. Bana bir kap bul.
It's where wolves bury those who walk away from the pack.
Burası kurtların, sürüye sırtını dönenleri gömdüğü yer.
I can't just walk away like that.
Öylece bırakıp gidemem ki.
It shows me you have too much invested financially and emotionally to walk away now.
Bu da bana vazgeçemeyecek kadar çok madden ve manen yatırım yaptığını gösterdi.
Just walk away, Renee.
Aynen öyle. Bas git, Renee.
Vause, I suggest you take your shots and walk away, or your next stop's gonna be the shu.
- Vause, sana önerim, cezalarını alıp yemekhaneden çıkman yoksa bir sonraki duracağın yer Tecrit olacak.
And if he has another mishap, and can no longer walk away from the scene.
Peki, ya bir başka aksilik daha olur da, olay yerinden ayrılamazsa?
Walk away. eanna :
Çek git.
But first, you apologize to my waitress then you walk away and never walk down this street again, got it?
Ama önce garsonumdan özür dileyeceksin. Sonra çekip gideceksin ve bir daha bu caddeden hiç geçmeyeceksin. Anlaşıldı mı?
And then you're gonna walk away.
Sonra çekip gideceksin.
Don't you walk away from me.
Arkanı dönüp de gidemezsin.
- Barb. Don't you walk away from me.
Benden uzaklaşma.
Don't walk away.
Gitme.
The other side will do anything, say anything about your son, you, your family to walk away from what they did.
Diğer taraf yaptıklarından uzaklaşmak için herşeyi yapacak, oğlunuz, sizn ve aileniz hakkında herşeyi söyleyecek.
You want to walk away?
Çıkıp gitmek mi?
So you just let him walk away, just like that?
Yani onun öylece gitmesine izin mi verdin?
And if I walk away now, I'm just gonna be standing back here a week from now, a month, a year.
Eğer şimdi gidersem eninde sonunda buraya geri döneceğim. Bir hafta, ay, yıl sonra bile olsa.
Why didn't you walk away, huh?
Neden başını alıp gitmedin?
No, I-I just don't see how someone could walk away from that.
Anlamadığım, birisi ordan nasıl öylece yürüyüp gidebilir.
I smell something funny, I don't shrug and walk away,
Burnuma tuhaf kokular geliyorsa, omuz silkip yürümem.
- You can walk away...
- Yürüyüp gidebilirsin...
You're just gonna walk away?
Öylece gidecek misin?
You'll walk away free.
Özgür olarak basıp gideceksiniz.
I have never let anyone tell me when it's time to walk away and you are no exception.
Şimdiye kadar kimsenin bana'bitti'demesine izin vermedim. .. senin için de farklı olmayacak.
Walk away.
Uzaklaş lütfen.
Walk away.
Uzaklaş.
That was so bad, you had to get up out of the bed just to try and walk away from it?
En kötüsünden, hani yataktan kalkmak istersin, sadece kalkıp ondan uzaklaşmak istersin?
I'm gonna give you this one chance for old times'sake, to just lay down the drive and walk away.
Sana eski zamanların hatrına bu şansı seviyorum bak. Flaşı yere bırak... -... ve git.
All you had to do was lay it down and walk away.
Yapman gereken tek şey yere bırakıp gitmekti.
Just walk away.
Dön ve git.
I mean, if we were just dating, it'd be easy to walk away, but...
Sadece sevgili olsaydik birakip gitmesi kolaydi ama...
Th... that's it? You just gonna walk away and not say anything else?
Öyle hiçbir şey demeden gidecek misin?
You should walk away.
- Git artık. - Nereye gideceğini bilmiyorsun.
You'll just walk away now, never mind the consequences.
Sen şimdi yürüyüp gideceksin, sonuçları umurunda olmayacak.
Tell your man walk away, and we'll see.
- Adamına söyle gitsin, sonra konuş.
My mama, her mama, and they daddy before them were some of the wickedest witches the west side of this city has ever seen, and yet still, I'm able to walk away from magic because I know that it's not good for me,
Annem, onun annesi ve onların babaları şehrin gördüğü en karanlık cadılarıydı. Ancak hâlâ büyüden kendimi çekebiliyorum zira bana faydalı olmadığını biliyorum.
I can't let you walk away from that.
Seni öylece bırakamam.
- Give me enough time to walk away.
- Ben uzaklaşıya kadar bekleyin.
Joe, you just tell me where your friends are, and you can walk away from this.
Joe, bana sadece arkadaşlarının yerini söyle, ve bu işten kurtul.
- Don't walk away.
- Arkanı dönüp gitme. Hey!
Hey! Don't walk away.
Arkanı dönüp gitme.
This is too big to walk away from.
Bu iş vazgeçilmeyecek kadar büyük.
♪ and then she'll laugh and walk away... ♪
Sonra güler, çeker gider
'Cause if I can walk this room away from pastels in the fall, then my work here is done.
Çünkü bu odadakileri sonbaharda pastel renkli şeyler giymeme konusunda uyarabilirsem buradaki işim bitmiş demektir.
But what are you gonna do about the next 47 guys that walk through that door and hit on her while you're locked away?
Ama sen hapishanede çürürken buraya gelip ona asılan 47 adama ne olacak mesela?
Well, his horse is just outside, so he can't have gone far, given that the man would barely walk ten steps to pish, much less wander away.
Atı dışarıda yani uzağa gitmiş olamaz. Uzaklaşmayı bırak bu adam tuvalete kadar on adım bile yürümez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]