English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We had a drink

We had a drink translate Turkish

175 parallel translation
We had a drink and walked out together.
Bir kadeh içtik ve oradan birlikte çıktık.
We had a drink in Montparnasse.
Montparnasse'da birşeyler içtik.
We had a drink.
İçki içtik.
We had a drink with your boss this morning.
Bu sabah, sizin dans evinin yöneticisiyle bir bardak içki içmek için durumu ayarladık.
We had a drink together.
Birlikte içmiştik bile.
We had a drink.
Birer içki içtik.
And when you didn't show up that first time, she came by, and we had a drink.
Sen ilk buluşmamıza gelmediğin gün tesadüfen o geldi ve bir içki içtik.
There we had a drink.
Ne kadar ayıp.
We had a drink with Johann and Marianne.
Johann ve Marianne ile bir içki içtik.
- We had a drink and went out to eat.
Burada biraz içtik ve dışarıya yemeğe çıkmaya karar verdik.
You said you didn't want Dietz breathing down your neck, so we had a drink.
Dietz'i peşinde istemediğini söyledin. Biz de bir içki içtik.
We had a drink.
Sonra, kulüpte içiyorduk işte.
Not much, we had a drink together.
Çok şey olmadı. İçki içtik.
We had a drink at the club. We left together.
Kulüpten birlikte ayrıldık.
We had a drink at a Japanese place.
Japon yerinde bir şeyler içtik.
- we had a drink, and... now we're involved.
Birlikte içki içtik ve şimdi oldukça yakınız.
In fact, we had a drink together in the interval.
Perde arasında birlikte içki içtik.
Remember we had a drink at Rocky's Bar?
Rocky'nin Barında içki içtiğimizi hatırlıyor musun?
- We had a drink the other night.
- Geçen gece bir şeyler içmiştik.
But we'll both feel better after we've had a drink and relaxed.
Ama içtikten sonra kendimizi daha iyi hissederiz.
Me and the boys ain't had a drink or a smoke since we crossed the border five weeks ago.
Beş hafta önce sınırı geçtiğimizden bu yana ne içki içtik ne de tütün.
- We just had a drink in Rome.
- Roma'da bir iki tek attık.
I, uh, I guess we both had a little too much to drink.
Ben... sanırım ikimiz de içkiyi biraz fazla kaçırdık
You're going to be lonely. Say, how would it be if we had a nice quiet little drink together some night? "
Söylesene, neden bir gece birlikte şöyle hoş bir şeyler içmiyoruz?
At least not until we've had a drink.
En azından beraber bir içki içmeden.
Well, we had quite a lot to drink and then some of the fellows there started handing cheese around...
Çok içmiştik, sonra oradaki çocuklardan bazıları peynir dağıtmaya başladı...
When you see Billy tell him we had a little drink together.
Billy'yi görürsen birlikte bir şeyler içtiğimizi söyle.
We just had a drink. "
Sadece bir içki içtik. "
Later, we parted and I had the elder woman's business card in his hand, and an invitation to a drink the next day.
Villasına yaklaştığımda içimde tarif edilemez duygular vardı.
In the bathhouse we had a drink.
Saunada içki içtik.
We have had quite a bit to drink.
Epey içmişiz.
We haven't had a drink together for a while.
Birlikte içmeyeli uzun zaman oldu.
We'd had a bit to drink and we were driving much too fast...
Birazcık içecektik ve hızlı gidiyorduk...
Your Honor, we went into the bar to have a drink, and we saw this nice lady, and we asked her to sit with us to have a drink, I didn't know she had a fiance.
Bardan içeri girdik ve hoş bir bayan gördük. Bizimle oturup bir içki alır mı diye sorduk. Nişanlı olduğunu bilmiyorduk, değil mi?
Think we even had a drink afterwards.
Hatta daha sonra bir içki içmiştik.
Well, yeah, but after we have had a drink with the girls, do you not think?
Evet, ama kızlarla iki tek atsaydık önce, olmaz mı?
And it was, like, one o'clock in the morning or something and we both had had a little to drink.
Saat sabahın beşi falandı. İkimizde sarhoştuk.
You know, the only time the three of us ever had a drink together was when we were planning that robbery.
Üçümüzün birlikte içki içtiği tek an o soygunu planladığımız andı.
Do you remember the last time we had a quiet drink?
En son sakin bir içki içişimizi hatırlıyor musun?
We had asked a few drinks for the interval, but when there we arrived there were other persons to drink them.
Perde arasında içki sipariş ettik. Oraya gittiğimizde içkimizi içiyorlardı.
We'll sit her up in the driver's seat and make it look like she's had just a little bit too much to drink.
Onu sürücü koltuğuna oturtup birazcık fazla içmiş gibi görünmesini sağlayacağız.
Well, there was that one night after the G.M. Testimonial, but we'd had quite a bit to drink.
Şey, bunu bilen kimse yoktu.G.M Takdir gelince. Biz biraz içtik rahatlamak için.
I wondered whether anybody would even be in the mood for a drink... if we had to drive around half the night looking for an open market.
Gecenin yarısını, açık market arayarak geçirirsek acaba, kimsede içki içme isteği kalacak mıydı?
We're gonna conduct a few tests to see how much your ability to operate a motor vehicle... has been impaired by what you've had to drink tonight.
Bu gece alkol aldığınızdan dolayı bir motorlu aracı kullanmak için ne kadar yeterli olduğunuza dair birkaç test yapacağız.
I think, uh, by what we've seen out here, you've had a little bit too much to drink tonight.
Bence, burada gördüğümüz kadarıyla bu gece içkiyi biraz fazla kaçırmışsınız.
So we had one drink, one time and he started calling me, a lot.
Neyse, bir kez içki içtik ve beni sürekli aramaya başladı.
We danced, and I had a lot to drink.
Bunları anlatmak isteyen tek kişinin neden sınır dışı edildiğini de. - Onunla konuşmalıyız.
We know that he had a drink of water in the sitting room with Holly Jackson and that subsequently she invited him upstairs.
Oturma odasında Holly Jackson'la oturduğunu, bir bardak su içtiğini, ve daha sonra ona yukarı çıkmayı teklif ettiğini biliyoruz.
- We just had a drink.
Sadece içki içtik.
We all had a drink except for the cat...
Hepimiz pınardan içtik. Kedi hariç. Bu önemli.
And we still haven't had a drink together.
Hala birlikte bir içki içemedik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]