We say translate Turkish
38,256 parallel translation
Should we say something to him? Maybe.
- Bir şey demeli miyiz?
Because without it, we make poor decisions, we say things we shouldn't.
Çünkü uykumuzu alamazsak kötü kararlar veririz. Söylemememiz gereken şeyler söyleriz.
We say things we shouldn't and then we're fine!
Söylemememiz gereken şeyler söyleriz ama sonra barışırız!
Should we say good night?
İyi geceler diyelim mi?
Whenever we take pictures, they always say,
Ne zaman fotoğraf çektirsek,
So we're all gonna go around and say what we're thankful for.
Hep birlikte toplanıp, ne için minnettar olduğumuzu söyleyeceğiz.
Well, it doesn't say "suck" either, yet here we are.
"Çuvalla" diye bir şey de yazmıyor ama, kendine bir bak.
Maybe it's better to say we'll do what we can to defend the ones we love.
Sevdiklerimizi koruyabilmek desek daha doğru olur.
We, uh... I just wanted to say how grateful my client is that your online relationship has remained private, and we're hoping it remains so in the future.
Müvekkilimin internet ilişkinizi özel kaldığından dolayı çok minnettâr olduğunu söylemek istedim.
We're doing good. I think Sheldon has something he would like to say to Amy.
Sanırım Sheldon'ın Amy'ye diyeceği bir şey var.
It's safer for everyone if we don't say names.
Adlarımızı söylemesek, herkes için daha güvenli olur.
As for you, bjorn, I want to say we believe in you.
Sana gelinceyse Bjorn hepimizin sana inandığını söylemek isterim.
Well, it doesn't say suck, either, yet here we are.
İyi, bocala da yazmıyor ama, bak, ne durumdayız.
I say we start with neoadjuvant chemoradiation.
Neoadjuvant kemoterapi ile başlayacağız.
Either way... let's say we find out.
Her halükarda öğreneceğiz bakalım.
Do not stop until we can hear her voice and what she has to say.
Hepimiz sesini duyana ve ne söylemek istediğini anlayana kadar durmayın.
- And before you argue about how risky it is, let me just say we have very little time, and you should listen to me, because I know all about this stuff.
- Ne kadar riskli olduğunu tartışmaya başlamadan önce zamanımızın kısıtlı olduğunu söylememe izin verin. Beni dinlemelisiniz çünkü bu konuyu çok iyi biliyorum.
We always say we're gonna talk about it in the future, but it's the future now, Bec, and I want kids.
Her zaman bunu sonra düşünürüz deriz, ama artık zamanı geldi. Ben çocuk istiyorum.
We were on our way into the city and thought we'd stop by and say hi.
Şehre doğru gidiyorduk, size de uğrayıp bir selam vermek istedik.
So, in the meantime, I say we just stay calm and enjoy a bowl of Tiananmen Squares.
Bu sırada sakin kalalım ve Tiananmen Krakerlerinin keyfini çıkaralım.
You can say anything you want about me, but you start taking shots at my lady, we got a problem.
Benimle ilgili istediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz ama kadınım hakkında konuşmaya başlarsanız sorunumuz var demektir.
I say we treat it like we would if it was a radiation issue.
Diyorum ki, sanki radyasyon tehlikesi varmış gibi davranalım.
We're on a countdown to meltdown.
Erime için geri sayıma başladık.
I say we reset the plaque and start over.
Bence bunu iptal edip, yürütme'yi tekrar başlatalım diyorum.
What I'm trying to say is guys who think like you and me- - we avoid what we can't solve, do almost anything to avoid it, no matter how drastic.
- Söylemeye çalıştığım şey senin ve benim gibi düşünenler çözemedikleri şeylerden kaçar ne kadar zorlayıcı olursa olsun kaçmak için her şeyi yaparlar.
Well, we don't get a say in it.
Bu konuda söz hakkımız yok.
That's something we had to say as a cover for the investigation.
Soruşturmayı gizlemek için öyle dememiz gerekti.
One of the victims was chanting his name when we found her.
Bulduğumuz kurbanlardan biri onun adını sayıklıyordu.
I hope it was more clever and kind, and I keep thinking, is that what we're supposed to learn from this, like every time you get off the phone with someone, you should say something clever and connected?
Sonra da düşündüm, bu konudan çıkacak ders telefonu her kapatışında konuyla ilgili zekice bir şey söylemek gerektiği mi?
And, Jack, I am very excited that you became a doctor in the years since we talked, but you don't have to say that.
ve, Jack, son konuştuğumuzdan beri doktor olduğun için çok coşkuluyum, ama bunu söylemek zorunda değilsin.
Now we can say whatever the hell we want.
Artık ne istersek onu anlatabiliriz.
Needless to say, it is very complicated, and we need Jiya and Mason to help us land.
Karmaşık olduğunu söylemeye gerek yok, Jiya ve Mason'un iniş için bize yardım etmesi gerekiyor.
So as long as there's science behind it, it's okay to say that we all look alike?
Yani, arkasında bilim olduğu sürece hepimizin birbirimize benzediğimizi söylemekte sakınca yok, öyle mi?
You say we're a team, this is your chance to make it more than talk, so tell us what's really going on.
Bir ekip olduğumuzu söylüyorsun, bildiklerini söyleme şansı yakaladın. Bize gerçekten neler döndüğünü söyle.
And I say, if we make it on the kiss-cam, we go for it, give the people a show.
Ve eğer öpücük kamerasına çıkarsak öpüşürüz, insanlara şov yaparız.
I say we clean all this stuff out of here so Don and I can have a hangout and,
Bence bunları buradan kaldıralım, böylece Don'nun ve benim bir yerimiz olur.
You're outnumbered, and we've got the lamp.
Sayıca fazlayız ve lamba da bizde.
Now, sir, in the off chance that the Russians don't know that Weston is working for us, we can't say anything to Ambassador Petrov that might compromise him.
Rusların, Weston'ın bize çalıştığını bilmeme ihtimalleri az da olsa var Büyükelçi Petrov'a onu açık edecek bir şey söyleyemeyiz.
I wish we were meeting under better circumstances, Mr. President.
Keşke daha iyi şartlarda tanışsaydık, Sayın Başkan.
We can't say with absolute certainty that the polling stations will be safe.
Seçim kabinlerinin güvenliğinden de kesin olarak emin olamıyoruz.
I'd say we drove 15, maybe 20 minutes.
- Tahminen yirmi dakika kadar arabadaydım.
We need to act while we have the numbers on our side.
Adam sayısı bizden yanayken harekete geçmeliyiz.
We didn't say good night last night.
Dün gece "iyi geceler" demedik.
We could cross-stitch pillows together that say, "Mom, a girl's best friend."
Üzerinde "bir kızın en iyi dostu annesidir" yazan yastıklar da dikeriz.
We can say you OD'd on ketamine.
Aşırı dozda ketamin kullandığını söyleyebiliriz.
Yeah. We're basically breakfast, lunch and dinner, aren't we?
Kızın kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği sayılırız, değil mi?
I say we leave him.
Bırakalım orada kalsın.
If we're gonna escape, I'm gonna need your help, but I'm just gonna need you to do what I say and don't ask questions, all right?
Kaçacaksak, yardımına ihtiyacım var, ama lütfen dediklerimi yap ve fazla soru sorma, tamam mı?
I don't give a shit if you love him, say you do, and we leave with our skins
Onu sevip sevmemen umurumda değil, sevdiğini söyle de kurtulalım
That when pushed we'd say exactly what we're thinking.
Bastığımız zaman düşünülen şeyleri direkt olarak söyletebilirdik.
But let's just say that for today, we've broken up.
Ama sadece bugünlük ayrılalım.
sayonara 114
say hello to my little friend 37
say my name 79
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
say hi 185
say hello to my little friend 37
say my name 79
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
say hi 185
say something 1124
say what now 22
say it like you mean it 26
say it again 435
say your prayers 56
say it ain't so 28
say it out loud 26
say what 525
say something nice 28
says who 419
say what now 22
say it like you mean it 26
say it again 435
say your prayers 56
say it ain't so 28
say it out loud 26
say what 525
say something nice 28
says who 419