What have you heard translate Turkish
547 parallel translation
What have you heard?
Hakkımda neler duydun?
- What have you heard?
- Ne duydun?
- What have you heard about that?
Lanet hakkında neler duydun ki?
What have you heard?
Ne duydun?
What have you heard about me?
Hakkımda neler duydun?
What have you heard, and who from?
Neler duydun ve kimden duydun?
What have you heard, Shane?
Ne duydun, Shane?
What have you heard?
Ne duymuşsun?
What have you heard?
Neden sordunuz? İşittiklerin neydi?
- What have you heard?
- Ne duydunuz?
- What have you heard?
- Bir şey mi öğrendin, baba? - Evet!
What have you heard about Festa?
Festa hakkında neler duydun?
And what have you heard, Mr. Hamil?
Öyleyse duyduğunuz ne, Mösyö Hamil?
What have you heard, and why did you listen?
Ne duydun ve neden dinledin?
And you, Fabian, what have you heard about him?
Ya sen, Fabian, onu duydun mu?
What have you heard?
Sen ne duydun?
- Yeah, but only from what I've heard. - And what have you heard?
- Evet ama sadece duyduğum kadarıyla.
Have you heard what André Jurieux said?
- Bunu radyoya tercih ederim. - André Jurieux'nin söylediğini duydun mu?
What you have heard is a girl caught hopelessly between two men... who have fought over her as dogs fight over a bone.
Onun için it dalaşına giren iki adam.
If only 10 percent of what we heard is true, you'll have nothing to kick about.
Duyduklarının sadece % 10'u bile doğru olsa, kaybedecek bir şeyin yok.
You should have heard him. What happened?
- Ne oldu?
what, at any time, have you heard her say?
Ağzından birşeyler duyduğunuz oldu mu?
HOW COULD YOU HAVE HEARD WHAT HE SAID?
Aa. Ne dediğini nasıl duyamadın?
You've heard me preaching it for years but you didn't have the wits to know what you were hearing.
Yıllardır attığım nutukları dinliyordun ama işittiğini anlayacak kuvvetin yoktu.
We pick a quarrel with any outsider who intrudes himself. Is that what you have heard?
Davetsiz gelen gördük mü kavga çıkarırmışız, duyduğunuz bu muydu?
I have, when you have heard what I can say. And know it now.
Elbet, hele şimdi söyleyeceğimi duyunca daha da doğru bulacaksın.
Billy, have you heard what's happened?
Billy, olanları duydun mu?
- what you have heard here.
Beyaz lidere söylemen. - Söyleyeceğim.
You must have heard something, kid. What'd they talk about?
- Sana ne dediler, küçük?
What else have you heard?
Başka ne duydun,?
Now, no matter what you may have heard...
Artık, duyduklarınızın hiç bir önemi yok...
Have you heard what is being proposed?
Planladığı şeyden haberiniz var mı?
I don't know what you can have heard.
Ne duymuş olabilirsiniz ki?
What you heard in Dodge doesn't have anything to do with us.
Sen Dodge'da ne duyduysan bizimle ilgili herhangi bir şeyi yok.
No, Alphonse. I thank you very much for your concern for me... but what you have heard is not true.
Hayır, Alphonse. benim için endişelendiğin için teşekkür ederim...
But you haven't heard what I have to say.
Ama daha bütün söyleceklerimi duymadınız?
You'll have to forgive me, Marc, but this is what we heard.
Beni bağışla Marc ama duyduğumuz bu.
Remember what you have heard and what has been documented.
Duyduklarınızı ve belgeleri unutmayın.
In spite of what you may have heard, he really runs the ship.
Her ne duymuş olursanız olun, aslında gemiyi idare eder.
You should have heard what they said.
Neler dediklerini duymalıydın.
And I will be able to stand up in the councils of my people and be heard when you have taught me what it is to be a man.
Ben de bana erkek olmayı öğrettiğinde halkımın karşısında dimdik durup sesimi duyurmaya muktedir olacağım.
Soldiers, do not utter one word of what you have seen or heard here.
Siz askerler. Burada gördükleriniz hakkında tek bir kelime bile etmeyeceksiniz.
Have you heard what I said, where's the principal?
Ne dediğimi duymadın mı, müdür nerede?
You could have heard the sound of voices..... looked through the window of the saloon, seen what happened...
İçeriden gelen sesleri duydunuz. Salonun penceresinden olanları gördünüz...
I suppose what we're trying to say, Julia, is it's not as much of a chore as you may have heard.
Julia, sanırım anlatmaya çalıştığımız şey... bunun düşündüğün kadar kolay bir iş olmadığı.
I'm not leaving until you've heard what I have to say.
Sizin söyleyeceklerimi dinlemeden gitmeyeceğim buradan.
I have it from a very reliable source, that you know what's what, and you have ears and I wanna know what you've heard.
Çok önemli bir kaynaktan senin değerli şeyler bildiğini öğrendim. Senin kulağın delikmiş, neler duyduğunu bilmek istiyorum.
- Not at all, have you heard what the prime minister said?
- Hayır. Başbakanı dinlemedin mi?
Have you heard what the doctor said?
Doktorun dediklerini duydun mu?
The gardener could have heard you over the lawn mower. Now, what's she up to?
Konuşurken o kadar heyecanlıydın ki bir mil ötedeki bahçıvan da ne dediğini duymuştur.
Have you heard their talk, what they're interested in?
Konuşmalarını duydun mu, ne ile ilgilendiklerini?
what have you got 603
what have you been up to 172
what have you been doing 163
what have i done 701
what have you done 1417
what have i done to deserve this 20
what have you done to me 96
what have you got to lose 52
what have you lost 22
what have you found 98
what have you been up to 172
what have you been doing 163
what have i done 701
what have you done 1417
what have i done to deserve this 20
what have you done to me 96
what have you got to lose 52
what have you lost 22
what have you found 98