English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / What have you seen

What have you seen translate Turkish

676 parallel translation
What have you seen in Abilene?
Sen Abilene'de ne gördün?
What have you seen in Calcutta?
Calcutta'da neler gördün?
What have you seen, Leo?
Ne gördün, Leo?
What have you seen?
Ne görüyorsunuz?
Go, tell Lady Kriemhild what you have seen!
Git ve Leydi Kriemhild'e ne gördüğünü anlat!
Your assistant, who went insane and died, as you might have done if you'd seen what he saw, made a transcription of part of that scroll.
Çıldırarak ölen yardımcın vardı ya, senin başına da aynı şey gelebilirdi. Adam parşömenin bir bölümünü kopyalamıştı.
- What were you going to say? - I wish I could have seen the ballet.
- Keşki baleyi görebilseydim.
Mama, you should have seen what we saw.
Anne, ne gördüğümüzü görmeliydin.
You have only my promise, but I give it sincerely that if we are allowed to leave peacefully no word of what we have seen shall be passed on to a living soul.
Sözüme güvenin, içtenlikle söylüyorum ki eğer barış içinde buradan ayrılmamıza izin verilirse yaşayan tek bir canlıya gördüklerimiz hakkında tek bir söz edilmeyecektir.
Never make known what you have seen tonight.
- Gördüklerinizi kimselere söylemeyin. - Söylemeyiz, efendimiz.
- What have you seen?
- Ne gördün?
You should have seen what we walked into.
Neye bulaştığımızı görmeliydin.
♪ Don't tell the queen what you have seen or say that's what we said
Gördüklerini Kraliçe'ye sakın söyleme Ya da bu anlattıklarımızı söyle, ama biz gülleri boyuyoruz kırmızıya.
Have you seen what kind of friend I am?
Nasıl bir arkadaş olduğumu gördünüz mü? Bekle!
I'd like to have seen what you'd have done, if you call yourselves men!
Kendinize adam diyorsanız, ne yapardınız görmek isterdim.
You should have seen what she was doin'.
Neler yaptığını görmen lazımdı.
You should have seen what we done to one of his regiments.
Onlar, "General Lew Wallace, vali" posterleri mi?
What service have you seen?
Ne kadar ceza çektin?
Have you seen what's below?
Aşağıda ne olduğunu görmüyor musunuz?
However, since you did survive the crash... had you managed to make your way back down that mountain you might have given knowledge of what you had seen.
Balon kazasından sağ kalmışken dağdan aşağı inmeyi başarıp gördüklerinizi insanlara anlatma riskini göze alamazdım.
There was the war... my joy to see Jules again, my seeing you at the station... the happy days I've spent with you here... what I have seen, what I have learned, what I have guessed... that pending cloud, I mean Albert.
Savaş oldu... Sonra Jules'ü bulmanın sevinci, garda karşıma çıkışınız sizin yanınızda geçirdiğim mutlu günler gördüklerim, öğrendiklerim tahmin ettiklerim belirmekte olan şu bulut, Albert'ı kastediyorum.
Go there, and tell them what you have seen here.
Oraya git ve onlara burada ne gördüğünü söyle.
Good people of Piedras, you have seen this man who brings us now to the mass, but you did not know who he was, what he was.
Piedras'ın güzel insanları, bizi törene getiren bu adamı gördünüz. Ama kim olduğunu bilmiyordunuz. Ve ne olduğunu.
- How can you believe rumors, Sir? I believe in what I have seen myself.
Onun altın yaptığını gördüm.
Do you believe that after what I've seen tonight I'll have any dealings with those bastards?
Bu gece gördüklerimden sonra o pezevenklerle hiçbir işim olur mu sanıyorsunuz?
You should have seen what happened at the inauguration.
Açılış törenini görmeliydin.
Consider yourself lucky that she'll have you after what we seen.
Gördüklerimizden sonra, seni istediği için, kendini şanslı saymalısın.
For this reason, if not through accident or the impulses of man himself, it is now more than possible that what you have seen happen in this film will have taken place before the year 1980.
Bu nedenledir ki... bu filmde yaşandığını gördüğünüz şeylerin, ister bir kaza ile... isterse insanoğlunun kendi eliyle... 1980 yılına gelmeden... gerçekleşme olasılığı oldukça yüksektir.
What guarantee have you got... that you won't get seen in your crummy little hideaway?
Nedenmiş o? Gizlendiğin yerde basılmayacağına dair bir güvencen var mı?
But what you have seen you must believe
# Ancak inanman lazım gördüklerine
Well, let me tell you that you have never seen a compact car... until you see what I'm going to do with this.
Pekala, sana söyleyeyim ki bununla ne yapacağımı görene kadar... asla sıkı bir araba görmemişsindir.
What have you seen?
Ne gördünüz?
What you have seen tonight, what you will see, is not real.
Bu gece gördüklerin ve göreceklerin gerçek değil.
Have you seen what she can do?
- Kızın yapabildiklerini gördün mü?
What have you done that I might have seen on Broadway or off-Broadway?
Broadway veya küçük sahnelerde benim görmüş olabileceğim ne yaptın, söylesene.
What you have seen here today, apes on the five continents will be imitating tomorrow.
Bugün burada gördüklerini, yarın, beş kıtadaki maymunlar örnek alacaklar.
What have you got to show me that I haven't seen before?
Bana daha önceden görmediğim ne göstereceksin ki?
You've been seen in the Majestic, some minutes before the crime. You can't deny that. What have you done there?
Cinayetten birkaç dakika önce Şatoda bulunduğunuzu inkar edemezsiniz.
I have never seen anything like what you did to that man.
Hiç böyle bir şey görmedim.
Do you realize what you have just seen?
Neye tanıklık ettiğinizin farkında mısınız?
I would have came and seen you quicker, only you know what like she is.
Seni daha önce görmeye gelirdim ama onun nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Soldiers, do not utter one word of what you have seen or heard here.
Siz askerler. Burada gördükleriniz hakkında tek bir kelime bile etmeyeceksiniz.
Have you seen what you've done?
Ne yaptığını gördün mü?
You shouldn't have seen what you just saw.
Sadece baktığını görmemeliydin.
What are you doing idiot? Have you ever seen a pasha kiss a hand?
N'apıyorsun lan koskoca Paşa el öper mi?
'Listen, guys, I haven't seen anybody for so long I'd given up. 'Tell you what, can I come and have lunch with you? '
Dinleyin millet, o kadar uzun süredir birilerini görme umudumu kaybetmiştim, acaba oraya gelip, sizinle bir yemek yiyebilir miyim?
Have you seen the girl again? - What girl?
Şu kızı bir daha gördün mü hiç?
TO OTHER LAND INVESTMENTS YOU MAY HAVE SEEN, I'M CERTAIN YOU WILL REALIZE WHAT A WONDERFUL VALUE WE HAVE HERE.
Masal Diyarı Sahilleri'nin size sunduğu imkanların diğerlerinden fersah fersah ileride olduğunun farkına varacağınızdan eminim.
What you have seen are the first faltering steps of a necessary and logical development.
Burada gördüğün şeyler, gerekli ve mantıklı bir gelişmenin ilk ve küçük adımları.
You could have heard the sound of voices..... looked through the window of the saloon, seen what happened...
İçeriden gelen sesleri duydunuz. Salonun penceresinden olanları gördünüz...
What do you call a man who steals horses? Have you ever seen this horse race?
At çalanlara başka ne denir ki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]