English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Yet here we are

Yet here we are translate Turkish

208 parallel translation
Yet here we are.
Şimdilik buradayız evet.
Well, anyway, I suppose that one consolation is, you know, as disappointed as I was with you after the pizza incident, yet here we are, all these years later, out in a batting cage.
Tek tesellim şu : Pizza olayında uğradığım hayal kırıklığının üstünden yıllar geçti. Ve işte beyzbol antrenmanı yapıyoruz.
- Not yours either, yet here we are.
- Seninkinde de değil ama buradayız.
And yet here we are.
Ve sonuç olarak yine buradayız.
I thought we understood each other, yet here we are.
Birbirimizi anladığımızı sanıyordum. Ama buradayız.
Yet here we are in Locksley, people that you love very much in trouble, and you have the chance to shoot me but you don't take it.
Ama burada, Locksley'de çok sevdiğin o halkının başı dertte ve beni vurma şansın varken vurmuyorsun.
- Yet here we are.
- Ama yine de görüyorsun.
We both come from cultures that propose a universe with no beginning and no end. Yet here we are, discussing the Big Bang, the ultimate beginning.
İkimiz de üniversite kültürünün başı ve sonu olmayan bir yerdeniz ama yine de burada ilk başlangıç olan Big Bang'i tartışıyoruz.
That treaty was also only supposed to feed them for four years and yet here we are eight years later and you senators are passing a million-a-year appropriation to keep filling their bellies.
O anlaşmanın onları sadece dört yıl boyunca beslemesi de gerekiyordu. Sekiz yıl geçti ve siz senatörler hala midelerini doldurmak için yılda bir milyon ödenek ayırıyorsunuz. Neden?
And yet here we are, at the championship game.
Ama biz buradayız işte, şampiyonluk maçında.
Yet here we are in the presence of two people still living yet no longer bound in the eyes of the church?
Tanrı huzurunda buradaki iki insan bunu hala yaşıyorlar. Kilisenin gözünde bu bağ henüz kopmadı. Bu evliliğin feshi demektir.
And yet here we are, standing over a species that's shockingly similar...
Ama burada şaşırtıcı derecede benzer bir türün yanında duruyoruz.
Yet here we are.
İşte buradayız.
Yet here we are, for the moment, alive each of us knowing we're gonna die each of us secretly believing we won't.
Buna rağmen işte buradayız, şimdilik canlı, ama her birimiz öleceğimizi biliyoruz. Her birimiz içten içe ölmeyeceğimize inanıyoruz.
And yet, even now, even here we are at the end ourselves.
Ve bizler şimdi, burada... kendi sonumuzdayız.
We sent it before we left, yesterday morning, and yet we must have had the right address, Professor Zalamea, since here we are.
Telgrafı dün sabah yola çıkmadan önce çektik. Şu anda burada olduğumuza göre, adres yanlış olamaz, Profesör Zalamea.
Yet anyway, here we both are!
Ama bakın, ikimiz de buradayız.
We won't be able to, the Gypsies are not here yet.
Bunu yapamayız, Gypsiyler daha gelmedi.
Here we are there should be some sound coming in now. No, no, not yet.
İşte buradayız bazı sesler geliyor olmalı.
There's so much more yet to tell you but here we are at The Cedars.
Sana anlatacağım daha çok şey var fakat Cedars'a geldik.
And we have come here, where we are mortal, to steal a dark soul not yet Lucifer's... to serve our cause.
Ve şimdi, henüz Lucifer'in olmayan karanlık ruhu çalarak... amacımıza hizmet etmek için... ölümlü olduğumuz bu yere geldik.
Yet what are we stuck on here?
Peki takıldığımız nokta nedir?
If only you were a little kid, we could beat you to a pulp, and stomp you flat, and yet here you are, hale and hearty...!
Siz çocuklar bir şeyler mi planlıyorsunuz, ha? Sadece küçük bir çocuk ol, seni hamur gibi dövelim, ve yere serip ezelim,
Whereas, in Lee's work back here... we are just looking at a backpack... And yet I really feel... a sense of the person. Of the subject.
Halbuki Lee'nin çizimine bakarsak sadece bir sırt çantasına bakıyoruz ama gerçekten hissedebiliyorum kişinin varlığını, şahsı.
Here we are sitting down to dinner... and Eric's not even home yet.
Akşam yemeğine oturuyoruz Eric henüz eve bile gelmedi.
That's like eleven-thousand basketball players lying end to end, and yet, here we are.
O mesafeye yan yana 1100 basketbolcu sığardı. Ama bak buradayız. Birbirimizden kaçamıyoruz.
And yet there might be those believers who might say, yes, admittedly there are other celestial bodies which are not good stage sets for life, let alone for the human drama, but here we are on Earth, which is, as they would say,
Hala da, diğer gök cisimlerinin yerlerinin inkar edilemez bir şekilde. yaşam için uygun olmadığına inananlar olabilir.
Yet, here we are.
Yine de buradayız.
Yet, even as we are filled with sadness for the loss of our beloved Louella we are also here to celebrate what she gave us.
Louella'nın ölümüne üzüldüğümüz kadar onun bize kazandırdıkları için bir yandan onu kutluyoruz.
The answer's are here. We just don't see'em yet.
Cevaplar burada ama biz henüz göremiyoruz.
The sun ain't even warm yet, and here we are, toting that barge.
Ama biz burada şu yığını taşıyoruz.
Are we done here yet?
Söyleyeceklerin bitti mi?
I thought that God felt tired of... of people on Earth here, felt tired of the bad deeds the bad thing that we are doing, yet God is watching on us.
Tanrı'nın, Dünya'daki insanlardan bıktığını düşünüyordum yaptığımız kötülüklerden bıktığını ama yine de bizi izlediğini düşünüyordum.
Here we are, yet again.
Hala buradayız.
Yet, here we are.
Sonunda geldik.
And yet, here we are.
- Ama yine de buradayız.
The Swedes don't know them yet, but that's why they are here, so we'll learn what they stand for.
İsveçliler onları henüz tanımıyorlar, ama işte bu yüzden buradalar, böylece neden aday olduklarını öğrenebileceğiz.
ARE WE DONE HERE, PRINCESS? NOT YET.
Bitti mi prenses?
You already killed me once today, and yet, here we are again.
Bugün beni bir kere öldürdün zaten, buna rağmen... bak yine buradayız.
And I thought water melted witches. Yet, here we are.
Ben de suyun cadıları eriteceğini sanırdım ama bak, olmadı.
Our family wasn't exactly a picnic, and yet, here we are after all these years, still speaking to one another.
- Bizim ailemiz de matah değildi ama işte buradayız.Bu kadar yıldan sonra hâlâ konuşuyoruz.
Now, here we are a year later talking about yet another death- - this time the woman responsible for Miss Hastings'untimely demise, Desiree Cartier.
Şimdi bir yıl sonra başka bir ölümden, Milan Hastings'in zamansız kaybından sorumlu olan Desiree Cartier'nin ölümünden bahsediyoruz.
See, you say that and yet... here we are.
Dediklerini anlıyorum. Ama şu anda ikimiz de buradayız.
I was telling Duck here we don't know where we are yet.
Ben de Duck'a, henüz ne yapacagimizi bilmedigimizi söylüyordum.
And yet, here we are, partner.
Ama yine de buradayız ortak.
And yet, here we are.
Ve işte buradayız.
Yet here you are in strength and numbers that we Telmarines could never have imagined.
Ama karşımdasınız, tüm gücünüz ve varlığınızla. Biz Telmarinelerin asla hayal etmeyeceği bir durum bu.
- Are we here yet?
- Henüz gelmedik mi?
Are we here yet?
Henüz gelmedik mi?
You were afraid we'd kill these four, and yet, here they are, standing behind you.
Bu dörtlüyü öldüreceğimizden korktun ama işte burada arkanda duruyorlar.
You heard it here- - The president says he understands and agrees that we are way in over our heads financially, yet he continues to perpetuate the problem by continuing to put more money into a system which is controlling us,
Duydunuz onu- - Başkan, üzerimizde olan mali sorunları, anladığını ve kabul ettiğini söyledi. O ise, bizi kontrol eden sisteme daha fazla para koymaya, devam ederek sorun yaşatmaya devam ediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]