English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You'd better

You'd better translate Turkish

11,663 parallel translation
OK, right, let's say you get a job that pays you lots of money - then, you can buy more things, you can get a better house, a better car, then you'd be important,
Tamam, diyelim ki çok yüksek maaşı olan bir işin var o zaman daha çok şey alabilir, daha iyi bir evde oturabilirsin. Daha iyi bir araban olur, mühim biri olursun ve muhtemelen daha da iyi bir iş bulursun.
and you'd probably get an even better job. Why?
- Neden?
If want Alex on your side, you'd better think of something to give him other than cracked ribs.
Eğer Alex'i yanında istiyorsan, ona kırık... kaburgalardan daha fazlasını vermek zorundasın.
You'd better eat something, Miss Mott.
Bir şey yeseniz iyi olur Bayan Mott.
You'd better not have been talking to the 5-0, Nev.
Polise haber vermesen iyi edersin Nev.
Then you'd better get on with it.
O zaman acele etseniz için olur.
She thought you'd make a better match over the Atlantic.
Atlantik'in bu yakasında daha iyi bir eş bulacağını düşündü.
But you'd better hurry..... cos we ain't got long.
Ancak acele etsen iyi edersin çünkü çok zamanımız yok.
Then you'd better put your foot on it.
- O zaman gaza bassan iyi edersin.
So you'd better start being nice to me,
Yani, bana nazik davranmaya başlasan iyi edersin.
You'd do better asking Mr Branson's advice.
Bay Branson'ın tavsiyesini sorsan daha iyi olur.
You'd better watch what you say.
Ağzından çıkana dikkat et.
You'd better be ready.
Tetikte olsan iyi edersin.
Truth is, I gave you a better life in here than I ever did when I was out there.
Aslında, sana, burada olduğum süre boyunca dışarıda olduğumdan daha iyi bir hayat verdim.
- You got a better deal out there, be my guest.
- Dışarıda daha iyi olacaksan, önder buyur.
You know how in "Room and Bored" you'd always say, "Paulie, I need a better joke here,"
Hani "Room and Bored" da hep "Paulie daha iyi bir espri lazım." ya da...
You know, maybe it'd be better if you keep it with your people, your brothers.
Belki, kendi insanlarınla, kardeşlerinle beraber olursan, daha iyi olursun.
You'd better turn in.
Git artık sen.
It'd be a lot better if you weren't in here seeing them do this.
Bunların hazırlanışını görmesen çok daha iyi olurdu tabii.
I'd better take this for safe keeping, you see, because you can't be trusted.
En iyisi bunu güvende tutmak için ben alayım çünkü sana güvenilemez.
So you'd better be sure because if you ever do anything like that again,
O yüzden emin olsan iyi edersin. Çünkü bir kez daha böyle bir şey yaparsan seni boşarım.
If I am coming with you, I'd better tell me granny, otherwise she'll be worrying about where I am.
Eğer seninle geleceksem anneanneme söylemem lâzım. - Yoksa nerde olduğumu merak eder.
You'd better get a move on, there's company coming!
Çabuk olsan iyi olur, misafirlerimiz var!
You'd better be. I still don't know how you do it, living out of a suitcase all the time?
İyi edersin.Bir bavulla sürekli göçebe hayatı yaşamanı nasıl yaptığını hala anlamış değilim.
But you'd better get here by then.
Ama o zamana kadar gelmelisin.
You'd better sit down.
Otursan iyi olur.
- I thought I'd better hide in the bedroom in case you brought him home.
Ben de onu eve getirirsin diye yatak odanda saklanayım dedim.
Oh, if you do find him, you'd better put a bullet in his head.
Ha, eğer onu bulursanız kafasına sıkarsanız iyi edersiniz.
Louie, you'd better go.
Louie git bakalım.
~ You'd better stick around, Vicar.
- Sen buradan bir yere kaybolma Rahip.
You say things like that, you'd better have something to back it up with.
Böyle şeyler söylerken bunları destekleyebilirsen olsa iyi olur.
You'd better tell me because I think she's been set up.
- Siktir git. Bana söylemen lazım çünkü bence tuzağın içinde şu an.
I like you, and I think you're a hell of a good-looking woman, and I'd love to get to know you better.
Senden hoslaniyorum ve bence çok çekici bir kadinsin ve seni daha iyi tanimak istiyorum.
I'd feel a lot better if you'd give me one of my guns back.
Silahlarımdan birisini bana geri verirsen çok daha iyi hissedeceğim.
~ I think you'd better, yeah.
- Sen iyisi mi, aynen.
You'd better have an explanation.
Bir açıklaman olsa iyi olur.
You'd better call
- Gelip alacak birini çağırsan iyi olur.
It'd be better if you weren't here.
Orada olmaması daha iyi.
If you don't mind, Ms. Pulaski, I think it would be better if we step outside to have this conversation?
Bayan Pulaski, sorun etmezseniz daha sağlıklı olması açısından bu konuşmayı dışarıda yapabilir miyiz?
Okay, if you have a better idea, I'd love to hear it.
- Daha iyi bir fikrin varsa duymak isterim.
I'd feel so much better with you and Ethan here.
Ethan ile burada kalırsanız çok daha iyi hissederim.
You'd better hold tight,'cause the second you let me go, I'll kill you!
Sıkı tutsan iyi edersin çünkü bıraktığın an ikinizi birden öldüreceğim.
You'd have better luck asking me to give you oxycontin.
Oxycontin ( * ) vermemi istesen daha iyiydi.
I'd feel a lot better if you went to mass.
Kilise'ye gitsen daha iyi hissederdim.
But, uh, still, with Branch out, be better if someone stayed home with you, so...
Ama yine de Branch dışardayken, birisi seninle birlikte evinde kalmalı...
If I didn't know better, I'd say you were worried.
Ne yaptı sana böyle?
You'd better be packed and ready when they get there.
Oraya vardıklarında eşyalarını toplamış şekilde hazır olsan iyi olur.
Oh. Well, then I'd better be letting you get on with your day.
O zaman daha fazla zamanınızı almayayım.
Then you'd better take it.
Sonra bunu alsan iyi olur.
You mean, am I having any better luck with the bird excrement?
Demek istediğin, kuş dışkısıyla daha iyi şanslar mı yaşıyorum?
- Well, of course we can't force you to be here against your will, but you will get a better deal from me if you answer more of Ms. Keating's questions.
- Tabii ki de seni burada isteğin dışında zorla tutamayız. Ama Bayan Keating'in sorularına daha fazla cevap verirsen sana daha iyi bir anlaşma teklifi sunarım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]