You're right translate Turkish
69,712 parallel translation
I hope you're right.
- Umarım haklısındır.
You're right.
Haklısın.
All right, we're getting you out of here, now.
Pekâlâ, şimdi sizi buradan çıkartacağız.
So I think you're right.
Bence sen haklısınız.
Okay, I think you're right.
Tamam, sanırım haklısın.
But if you're right and this is all in some old Grimm book, that means this could be predetermined.
Ama eğer haklıysan Ve hepsi eski Grimm kitabında, Bunun önceden belirlenmiş olabileceği anlamına gelir.
Oh, I'm so glad you're all right.
Oh, iyi olduğunuz için çok mutluyum.
Next time you're about to get caught, I'll just stay in the truck, right?
Gelecek sefer siz yakalanmak üzereyken ben sadece kamyonette kalayım, değil mi?
Are you sure we're doing the right thing, not calling the police?
Polisi aramayarak doğru şeyi yaptığımıza emin misiniz?
You're Joe's roommate, right?
Sen Joe'nun oda arkadaşısın, değil mi?
I know you're a little low on trust right now, but we are running out of time.
Şu an biraz güven sorunun var biliyorum ama zamanımız tükeniyor.
You're damn right it was a fart.
- Aynen öyle, osuruktu.
- Oh, maybe you're right.
- Belki de haklısındır. Hiçbir fikrim yok.
You're right.
Doğru. Yapmıyorum.
You're right, Louis.
Haklısın, Louis.
If I wanted to rip you apart, you'd be in million pieces right now, because Jessica is gone, and you're not in my league.
Eğer sizi parçalamak isteseydim şuan milyon parça olmuştunuz çünkü Jessica gitti ve benim klasmanımda değilsiniz.
You're right. It is.
Doğru, öyle.
But it's not just one person in this case, it's two, and right now you're both losing.
Ama bu olayda sadece bir değil iki kişi var ve şu anda ikisi de kaybediyor.
You're a piece of shit. You have no right being here the day we put my father in the ground.
Babamı toprağa verdiğimiz günde burada olmaya hakkın yok.
You're up to something, and you better come clean right now.
Niye güleyim? Tereciye tere satma, Benjamin. Bir şeyler çeviriyorsun ve şimdi açıklasan iyi olur.
- And I am telling you, you've had your offer. That's all your gonna get, and if you don't take it right now, we're going to trial, and I am gonna wipe the floor with this kid.
Ben de sana söylüyorum teklifimi verdim, alabileceğin bu kadar şu an kabul etmezsen, mahkemeye gideriz ve o kadını çocuğuyla birlikte süründürürüm.
- You're right.
Haklısın.
You're gonna do it, because it's the right thing to do.
Bunu yapacaksın, çünkü doğru olan bu.
Maybe you're right.
Belki de haklısın.
I suppose you're right.
Sanırım haklısın.
You guys helped me and Eleanor, right, but we're bad, so you helping us was bad.
Siz Eleanor'la bana yardım ettiniz doğru mu? Biz kötüyüz bu durumda siz de kötüsünüz.
Oh, fork! You're right.
Hasmiktir haklısın.
I told you, we're gonna do everything the right way.
Sana söylediğim gibi, her şeyi doğru yoldan yapacağız.
All right, buddy, you're gonna stay here.
Pekâlâ dostum, sen burada kalıyorsun.
I guess you're right.
Sanırım haklısın.
Go ahead, you're a killer now, right?
Devam et. Zaten şimdi bir katilsin, değil mi?
Eugene, open this door right now or you're gonna be in big trouble. I mean it.
Eugene, kapıyı hemen aç yoksa başın derde girecek!
You're right.
- Aynen.
I'm not scared You're here, right?
Korkmuyorum. Sen buradasın, değil mi?
So you're saying I should quit right now and leave with you?
simdi isi birakip seninle gelmemi mi soyluyorsun?
- All right. We're glad you're here.
- Gelmene sevindik.
- You're kidding me right now, right?
Ciddi misin?
You're gonna be all right, Courtney.
İyi olacaksin.
My only fear is they're gonna try to lowball you on the deal, all right?
Tek korkum, sozlesmede hakkindan azini vermeye calismalari.
You're right, Alfred.
Haklisin Alfred.
Damn it, you're 100 % right.
Kahretsin, tamamen haklisin.
Yeah, you're right.
Haklisin.
- You're right.
Haklisiniz.
Shit, you're right.
Haklısın.
You're gonna either have to throw it out or drink'em up right here. "
Bu şişeleri ya atın ya da burada içip bitirin. "
Yeah, you're right, you're right.
Evet, haklısın. Başka şey uydurmalıydım.
God, I hope you're right.
Tanrım, umarım haklısındır.
- No, you're right.
- Haklısınız.
They mean you're doing something right.
Bir şeyleri doğru yaptığın anlamına gelir.
- You're right.
- Haklısın.
But you're right there.
Ama geldin.
you're right here 32
you're right on time 69
you're right there 73
you're right about that 111
you're right about one thing 37
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
you're right on time 69
you're right there 73
you're right about that 111
you're right about one thing 37
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34