English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You bum

You bum translate Turkish

1,272 parallel translation
Fight back, you bum!
Dövüş, seni serseri!
Now, get lost, you bum.
Şimdi, kaybol seni serseri.
You bum!
Salak!
Go to work, you bum.
Ve işe git, seni aylak!
Get up, you bum!
Kalk ayağa, serseri!
So, you bum, you forgot me?
Yattıktan sonra unuttun mu beni?
Get away from me, you bum sucker.
Uzak dur benden, seni yalaka!
You're nothing but a lousy bum, like me!
Aynı benim gibi dandik bir otlakçısın!
See that bum in front of you.
Önündeki serseriyi görüyor musun?
You're a crumb-bum dirt bag.
Kırıntılarla avunan bir serserisin.
You outclassed the bum, huh?
Serseriyi saf dışı bıraktın, ha?
You turned out to be a bum.
Tembelin biri çıktın.
If you wear sunglasses with your eyes torn out it's like looking up a mole's bum!
Oyulmuş gözlerle güneş gözlüğü takmak... köstebek kıçıyla bakmaya benzer.
You're a bum!
Serseri!
You're letting this bum in the game, Joe?
Demek özel oyunumuz başlamak üzere, Joe?
You mean, Henry spends years writing the book... lives like a bum, busts his nuts...
Yani Henry kitabı yazmak için yıllarını verecek çöplükte çılgınlar gibi yaşayacak...
But if you're in a tight spot, you want Lulu next to you. Boom-boom-boom.
Ama sıkışıksan... zamanın azsa, bum, bum, bum.
She ain't writing to you, saddle bum.
Bunları sana yazmıyor şapşal kovboy.
Throwin'you out was a bum rap.
Seni atmak kıça tekme atmaktı.
You look like a bum.
Serseri gibi görünüyorsun.
Oh, you don't think that bum would shoot him while he was awake, do you?
Şey, sen de düşünüyorsun ki onu ayık hali ile vuramaz, değil mi?
You're gonna marry this bum...
O ahmakla evleneceksin...
You fucking bum!
Seni serseri seni!
When someone has a bum leg, you don't shoot the patient.
Biri ayağını sakatladığında, onu vurmazsın.
You kind of remind me of a little Boom Boom Mancini, bobbing and weaving.
Bum bum boksör Mancini'yi hatırlatıyorsun bana. Çok kıvrak hareket ediyorsun.
You bum.
"Kullanım Dışı" Seni...
You lucky bum.
Seni şanslı serseri.
You know, the little latin number with the cute bum.
O güzel Latin kız.
You're looking like a bum!
Salak gibi dövüşüyorsun!
You let that bum take her away.
Onu geberteceğim!
You figure on getting your money from that bum?
Bu serseriden paranızı alabilecek misiniz?
You get crow's feet and chicken chin... and your nips start heading south, and your bum turns to yogurt.
Kazayakları, sarkık çene. Göğüslerin yere yaklaşacak, kalcaların ayrana dönecek.
Then how come you're still a bum?
Niye hala bir otlakçısın o zaman?
Uncky Herb, what advice would you give to a boy... who will most likely become a bum like yourself?
Herb Amca, senin gibi yersiz yurtsuz biri olmak isteyen bir çocuğa ne tavsiye edersin?
He didn't call you a bum.
Sana otlakçı demedi.
I'm not going to allow you to become a bum in New York.
New York sokaklarında başıboş bir serseri olmana izin vermeyeceğim.
You said he was a bum.
Onun bir serseri olduğunu söyledin.
That boil in the middle of your bum... you should have it looked at by a doctor.
Kıçındaki o çıban var ya, bence bir doktora görün.
Unless you have to parade around the office in one of those gowns where your bum peaks through.
Tabii insanın dar kasesini açıkta bırakan.. ... şu önlüklerle dolaşmak zorunda kalmazsan.
Anyway, when I regained consciousness in a burning trash can I realized, A, Thursday nights is now ladies'night and B, you don't wanna know how a bum puts out a trash-can fire.
Herneyse, yanan bir çöp kutusunun içersinde tekrar kendime geldiğimde... farkına vardım ki, A, perşembe geceleri artık "bayanlar gecesi" ve B, evsizlerin yanan çöp kutularını nasıl söndürdüğünü bilmek istemeszin.
You're playing one-on-bum, G.
Aylağın tekine karşı oynuyorsun, G.
You smell like a park bum.
Park ayyaşı gibi kokuyorsun.
You know it's a good thing you pulled me off that bum.
O aylaktan beni çekip almak iyi bir fikirdi.
Live kickin'jumbo crack. You don't like it... bum rush Stringbean or Howard or Lenny.
Beğenmezsen Stringbean, Howard ya da Lenny'den atılırsın.
I'm supposed to assume the position just'cause you got a bum knee and no prospects?
Sence dizinin şişmesine yaptığın işlerin sebep olduğuna inanmalı mıyım?
- So, you decided to be a bum.
- O zaman evsiz olacaksın.
- No, Jules, you decided to be a bum, like all those pieces of shit out there who beg for change, who sleep in garbage bins, eat what I throw away.
Hayır Jules, serseri olursun. Tıpkı bozuk para için dilenen pislikler gibi. Çöp bidonlarında yatıp benim attıklarımı yersin.
- You're gonna be a fuckin'bum.
Lanet bir serseri olacaksın.
Finding him in the back shed there when he was, what, 14, were you? You know, sticking it up Willie Jones'bum.
Arkadaki barakada, Willie Jones'un kıçına sokarken bulduğumda kaç yaşındaydın, 14 falan mı?
'Cos you've still got no hairs on your bum.
Çünkü kıçında hala hiç tüğün yok
This ain't no hotel, you stinking bum.
Burası otel değil, seni miskin serseri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]