You busy translate Turkish
9,018 parallel translation
- Yeah. You busy?
Meşgul müsün?
- Sorry, are you busy?
- Kusura bakma meşgul müsün?
Hey, sweetie, you busy?
Selam tatlım. Meşgul müsün? Biraz.
Empire must be keeping you busy.
Empire seni epey meşgul tutuyor olmalı.
You busy?
Meşgul müsün?
Hey, uh, are you busy?
- Selam, meşgul müsün?
Hey, are you busy?
Müsait misin?
They do keep you busy.
İnsanı meşgul ediyorlar, evet.
Entertaining myself, since you were... busy.
Oyalanıyorum. Sen meşgulsün ya.
You've been busy.
Meşguldun.
You've been busy.
Meşguldün.
Detective, I know you're busy.
Dedektif, meşgul olduğunuzu biliyorum.
Are you too busy to prosecute the case?
Davaya bakamayacak kadar meşgul müsünüz?
You're too busy banging to be there for me, for your own daughter?
Orada yapacak çok mu işlerin var benim için, kendi kızın için?
You're too busy hustling to be there for me, for your own daughter?
Orada yapacak çok işlerin mi vardı, benim için, kendi kızın için?
Can't you see I'm busy'?
Meşgul olduğumu görmüyor musun?
Can I call you back? I'm busy.
Dinle, seni daha sonra arayabilir miyim, çünkü biraz meşgulüm de.
And you're busy smoking the pipe.
Ve sen sadece oturup nargile içmekle meşgulsün.
But we get busy, I'm gonna pull you off.
Ama eğer yine kalabalık olursa seni oradan alırım.
Every time I call, you're either too busy or too tired or whatever else you make up to get me off the phone.
Seni ne zaman arasam ya çok meşgulsün ya da yorgunsun ya da telefonu kapatmak için aklına ne gelirse söylüyorsun.
Busy schedule and all, you know.
Programım hep dolu, biliyorsun.
Hey, girls, your mom asked if I could keep you guys busy a little longer.
Merhaba kızlar, anneniz biraz daha benimle kalmanızı istedi.
You're too busy belonging?
Oraya ait olmakla mı meşgulsün?
You've been busy, and you're not a quantum physicist.
Meşguldün ve kuantum fizikçisi de değilsin.
For those of you who are too fucking busy this is what happened last week on Shameless.
Meşgullükten ölen bazılarınıza söylüyorum. Shameless'ta geçen hafta bunlar oldu.
I see you've been busy with pest control.
Haşere mücadelesiyle meşgul olduğunu görüyorum.
♪ I, uh, I know you're probably busy doing whatever it is that you do.
Ben, ımm, muhtemelen meşgulsündür her ne halt yiyorsan ama...
Obviously, you and Fury have been keeping busy.
- Anlaşılan Fury ile çok meşgul olmuşsunuz. N'aparsın işte?
Well, you know I've been busy, and I'm a bit superstitious.
Çok meşguldüm. Batıl inançlarım da vardır.
I'm busy, lady! You seem fine to me.
Bana sağlıklı görünüyorsun.
Well, now you're extra busy.
O zaman, şimdi ekstra meşgulsün.
Sir, I-I wish that I could help you, but we're very busy, and only authorized personnel are allowed in here.
Bayım, keşke yardımcı olabilsem ama çok meşgulüz. Ve sadece yetkililer buraya girebiliyor.
We never got around to having kids, too busy with this or that, but... if we had, I think he would have wanted one like you.
Hiç çocuğumuz olmadı bizim. Sürekli sağla solla meşguldük ama eğer olsaydı, tam da senin gibi olmasını isterdi.
You busy?
Biraz.
You love being busy and overworked.
Meşgul olmayı ve çalışmayı seviyorsun.
You were too busy kissing Blanchard's ass to notice any other tenants on the 19th floor.
- Hayır. Blanchard'a 19. katta başkaları da olduğunu fark edemeyecek kadar yalakalanıyordun.
I hope that cooking school can keep you plenty busy, because Jamal is gonna have less and less time for you.
Umarım o aşçılık okulu seni epey meşgul tutar, çünkü Jamal'ın sana ayıracağı vakit gittikçe azalacak.
Uh, look, I know you are very busy.
Bakın, biliyorum çok meşgulsünüz.
I've been trying to get your attention forever, but you were too busy checking your phone.
Sabahtan beri size sesleniyorum ama siz telefonunuzla o kadar meşgulsünüz ki.
But you are getting busy... knocking boots!
Ama takılıyorsun... işine bakıyorsun!
I know you're busy today.
Bugün meşgul olduğunu biliyorum.
I'm too busy looking at you.
Sana bakmakla çok meşgulüm.
Jane told everyone that life is what happens when you're busy making plans, yada yada.
Jane herkese plan yapmakla meşgul olurken hayatın geçip gittiğini falan söyledi.
Um, I can just come back when you're not so busy.
Meşgul olmadığın bir zaman gelebilirim.
You've been busy.
Oldukça meşgulmüşsün.
Oh, I'm sorry. The bakery's just been so busy and I didn't know how to reach you.
Çok üzgünüm, işlerim çok yoğundu ve sana nasıl ulaşacağımı bilmiyordum.
I know you're both very busy.
İkiniz de meşgul insanlarsınız, biliyorum.
You know I like to keep busy.
- Boş durmayı sevmediğimi bilirsin.
Well, I'm sure you're quite busy.
- Eminim oldukça meşgulsünüzdür.
And you're too busy self-medicating to even turn your moronic head.
Sense beynini uyuşturmakla o kadar meşgulsün ki, başını bile çeviremiyorsun.
Are you really busy, Phil?
- Cidden meşgul müsün Phil?
busy 584
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
you bitch 789
you bastard 1755
you better 280
you bet 1064
you betrayed me 168
you broke my heart 97
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
you bitch 789
you bastard 1755
you better 280
you bet 1064
you betrayed me 168
you broke my heart 97
you better watch out 49
you better stop 19
you belong here 47
you belong with me 25
you bum 51
you better be ready 19
you beauty 36
you believed in me 17
you betcha 185
you better believe it 88
you better stop 19
you belong here 47
you belong with me 25
you bum 51
you better be ready 19
you beauty 36
you believed in me 17
you betcha 185
you better believe it 88