English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You find her

You find her translate Turkish

7,366 parallel translation
Did you find her?
Onu buldun mu?
She may very well be, but I don't know how that's gonna help you find her purse.
Pek tabii olabilir ama bu çantayı bulmanda sana nasıl yardım edecek onu bilemiyorum.
Ok, so you find her and I'll go fight crime.
Tamam, sen onu aramaya git, ben de suçla mücadele edeyim.
Her poison will destroy you all, unless you find and kill her first.
Siz önce onu bulup öldürmezseniz yaydığı zehir hepinizi mahvedecek.
We need to go find Sara. Do you think there's still time to save her?
- Onu kurtarabilecek miyiz sence?
Yeah, I can't promise I'm gonna find any more meaning in them, but... I respect you and everything you have done for me.
Toplantılarda anlamlı bir şeyler bulacağıma söz veremem ama sana ve benim için yaptığın her şeye saygım var.
What about you and that woman you're fucking? It didn't take you long to find her.
Peki ya sen ve şu sikiştiğin karıya ne demeli?
- You've got to help me find her!
- Onu bulmama yardım etmelisiniz!
So, if you want to pursue this and I find out that you've lied, I'll not only charge you, but I'll make sure that you serve every single day of that sentence.
Yani, eğer bunu sürdürmek istiyorsanız ve yalanınızı ortaya çıkarırsam, sizi sadece suçlamayacağım, ayrıca cümlenin her günü kesinlikle hapis yatmanızı sağlayacağım.
So... you stay in touch with Hiro and Nathan, find them when the time is right, and I'll make sure Malina has made her way to her brother.
Pekâlâ. Sen Hiro ile bağlantıda kal. Sen ise Nathan doğru zaman geldiğinde onları bul.
I want everything you can find on the 12 Monkeys, Markridge, Goines, Oliver Peters, Dr. Railly.
12 Mayun, Markridge, Goiens, Oliver Peters, Dr. Railly hakkında bulabildiğiniz her şeyi istiyorum.
You need to find her before it's too late.
Çok geç olmadan kardeşini bulmalısın.
But anyway, the point is, it's the hardest thing in the world to find someone who is true to themselves, and it's the thing I love most about you.
Her neyse. Önemli olan şu ki bu dünyada kendi gibi olan birini bulmak çok zor. Seninle ilgili en çok sevdiğim şey de bu.
Do you think she'll ever find out that she has her father's liver?
Sence karaciğerin babasından geldiğini öğrenecek mi?
All you got to do is find a girl, walk up to her, say "hi," do spiral eyes, ask her her name,
Tek yapman gereken bir kız seç, yanına git "merhaba" de, dönen göz hareketini yap, ismini sor.
Okay, well, now that you've got her location down, you got to find out what she likes so you can plan your menu.
Pekâlâ, artık yerini bildiğine göre neyi beğendiğini bulasın ki menünü hazırlayabilesin.
Tell me why I shouldn't find that curious, especially since you've always struck me as someone who could hold her own in a fight.
Özellikle bana her zaman yenebilecekmiş gibi vurduğun için bu olayı neden şüpheli bulmamam gerektiğini söyler misin?
Whatever it is, you're going to find out.
Her neyse, bunu bulacaksınız.
Thanks to all of you, we were able to find good homes for more kids in 2014 than in any prior year of our history.
Sizler sayesinde 2014'te tarihimizdeki her yıldan daha çok çocuğa yuva bulduk.
For her family... can you tell us where we can find her body?
Bari ailesi için bedenini nerede bulabiliriz onu söyleyebilir misin?
What if you can't find her?
Onu bulamazsak ne olacak?
You need to find her before it's too late.
Çok geç olmadan onu bulmalısın.
- Do you know how to find her?
- Kız nasıl bulacağını biliyor musun?
See if you can find her.
Wiley'i bulmaya çalış.
Do you think you can find her?
- Onu bulabilir misin?
Somehow, could you find my mom? Tell her that I'm sorry?
Olur da annemi bulursan ona üzgün olduğumu söyler misin?
You can find her a nice piece.
Sanırım, çok iyi.
Anyway, I thought you were trying to find out how George died, sheriff, not who screwed some girl 20 years ago.
Her neyse. George'un nasıl öldüğünü bulmaya çalıştığını sanıyordum şerif. 20 sene önce bir kızı kimin becerdiğini değil.
I told her I couldn't find you, but she wouldn't take no for an answer.
Sizi bulamadığımı söyledim fakat hayır cevabını cevap olarak kabul etmiyor.
Anything you find, send to Jaqobis.
Bulduğun her şeyi Jacobis'e yolla.
Bombers are coming here any minute, so we need to get you safe, and find a way to sound the alarm.
Bomba uçakları her an buraya gelebilir. Seni güvenli bir yere almamız ve alarmı çalıştırmamız lazım.
Wherever he's taken you, whatever he's done to you... I will find you.
Nereye götürdüyse sana her ne yaptıysa seni bulacağım.
I'll go find her for you.
Sizin için gidip bulayım.
She didn't have the security key, so you killed her. And then you hired Castle to find it.
Onda bu güvenlik anahtarı olmadığı için siz de onu öldürdünüz ve bulmak için de Castle'ı tuttunuz.
If you change everything that's different, sometimes you find out everything's still the same.
Eğer farklı olan her şeyi değiştirirsen, görürsün ki her şey hala aynı.
However, I think you'll find, that within some eggs is the truth.
Ancak bence her yumurtanın içinde, bir gerçek olduğunu göreceksiniz.
I have been to every place where you can find a human race but I have been Vicki the mooooooost!
Gidilmiş her yere ayak bastım ama ben her zaman Vicki'ydim.
So you need to know that when my forensic team goes through your mom's computer, they're gonna find everything... every game you played, how you got there, who you chatted with.
Dolayısıyla adli ekibimin annenin bilgisayarını incelediklerinde her şeyi bulacaklarını bilmek gerek oynadığın tüm oyunlar, o oyuna nasıl ulaştığın, kimlerle yazıştığın.
How do you know that? They're gonna run her fingerprints to find out who she was, her name, her address.
- Kadının kim olduğunu, adını, adresini öğrenmek için parmak izlerini tarayacaklar.
Just pray mom doesn't find out I forged her signature to get you out of it.
Dua et seni ondan kurtarabilmek için annem imzasını taklit ettiğimi öğrenmesin.
Okay, well, you need to find her and get her here now.
Ablanı bulup hemen buraya gelmesini söyle.
You have to find her.
Onu bulmalısınız.
What if you can't find her?
Onu bulamazsak ne olacak? Hayır!
You remember that time we drove around all night long trying to find Mary an ice cream? After her surgery?
Ameliyatindan sonra gece boyu Mary'e dondurma aradigimiz zamani hatirliyor musun?
If we want to find her before he does, it has to be just you and me.
Ondan önce bulmak istiyorsak aramizda kalmali.
You save her son... she'll find it in her heart to forgive you.
Oğlunu kurtarınca kalbinde seni affedecek gücü bulacak.
You'll never find her.
- Onu asla bulamayacaksın.
So... now you can't find her?
Onu bulamıyor musun şimdi?
You can find her, ok? I believe in you.
Onu bulabilirsin, sana güveniyorum.
You can always find me right over...
Her zaman beni şurada...
- You didn't find her.
- Onu bulamadın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]