You like that translate Turkish
71,324 parallel translation
Would you like that, sweetheart?
İster miydin bunu bir tanem?
You like that line?
Güzel oldu mu?
He'd betray you like that?
Sana böyle ihanet eder miydi?
- You like that?
- Hoşuna gitti mi?
I'm really sorry I let him talk to you like that.
Seninle öyle konuşmasına izin verdiğim için özür dilerim.
How'd you like that?
- Hoşuna gitti mi lan?
You like that?
Hoşuna gider mi?
It's women like you, who've nurtured venom and resentment for years, that make it such a battle for the rest of us who are actually putting our asses on the line and risking something.
Yıllardır senin gibi kötülükten ve küskünlükten beslenen kadınlar yüzünden kendini tehlikeye atıp bir şeyleri riske eden geri kalanımız büyük bir savaş veriyor.
Don't you have a team that you can, like...
Bir takımınız yok mu sizin? böyle, şey...
You know that you always get like this before a preview.
Ön gösterimlerden önce hep böyle oluyorsun zaten.
Don't start getting ideas in your head that you're like Michelangelo.
Kendini Michelangelo falan sanma.
I also hear that he's treating you like a halfwit toilet attendant.
Ayrıca sana salak bir tuvalet görevlisi gibi davrandığını duydum.
If this compound sits on a tunnel... and let's admit that's a... that's a mighty big "if"... how do you suggest we get in or even know where we are? It's not like we have a map.
Eğer yerleşke bu tünellerin üzerindeyse... ve bunu büyük bir "eğer" olarak kabul edelim... içeri nasıl girmemizi öneriyorsunuz, girsek bile yolumuzu nasıl bulacağız?
And I can't do that without therapy, antidepressants, and people like you, who Howard confided in... sometimes more than he confided in me.
Ve bunu terapisiz, antidepresansız ve bazen Howard'ın benden çok güvendiği... sizin gibi insanlar olmadan yapamam.
You say that like it's easy.
Bekara karı boşamak kolay.
All except one that was made on my phone... after you switched it with yours, after you made it look like it was an innocent mistake.
Seninki ile değiştirdikten sonra, masum bir hata gibi gösterdikten sonra, telefonumda yapılan hariç.
That certainty, that entitlement you wear on your head like a crown?
Başına bir taç gibi taktığın Bu emniyet, yetki verme hakkı...
But I... Even though you don't like me like that, I still want us to be friends...
Ama ben sen beni böyle sevmesen bile yine de arkadaş olarak kalmak istiyorum.
And I will never, ever do anything like that to you again.
Sana böyle bir şeyi asla ama asla yapmayacağım bir daha.
I don't want you associating with a girl like that.
Onun gibi bir kızla dostluk kurmanı istemiyorum.
I would never lie to you about something like that.
Sana böyle bir konuda asla yalan söylemem.
You know, that is, like, nine kinds of disrespectful.
Burada bir sürü saygısızlık var.
Now that you're dead, you like it short.
Madem şimdi ölüsün, tabii ki kısa seversin.
Don't let her father see you looking at her like that.
Ona öyle baktığını babası görmesin.
So it was safe to say that you didn't like the girl?
Yani kızı beğenmediğini söylemek sorun değil miydi?
I know what it feels like to have people expect you to be something that you're not.
İnsanların senden olmadığın bir şey olmanı beklemesi nasıldır, bilirim.
You're a fool if you think like that, because otherwise we'd be dead right now or in their prison yard.
Böyle düşünüyorsan salaksın. Çünkü dediğin gibi yapsaydık ya ölmüş olurduk ya da hapishanelerinde.
You know that day up there, you ran like you was afraid of somethin'?
Yukarı çıktığın gün bir şeyden korkmuş gibi kaçtın.
I mean, um, would-would you consider, like, taking on a case like that?
Böyle bir dava almayı düşünür müsün?
I get that you didn't like him, but he was your step-father.
Ondan hoşlanmadığını anlıyorum ama o senin üvey babandı.
I just don't want you to think that I was, like, setting you up, like I was inviting you over at night and...
Seni tuzağa düşürmeye çalıştığımı düşünmeni istemiyorum. - Seni davet edip...
You don't belong in a place like that, Marion.
Sen öyle bir yere ait değilsin Marion.
Do you have days like that?
Senin öyle günlerin oluyor mu?
- I know you're not like that, Norman.
Öyle biri olmadığını biliyorum Norman.
You mean so your... little sidekicks catch watch me through that two-way mirror like I'm a lab rat?
Piyonlarınız çift taraflı aynadan beni bir deney faresiymişim gibi izlerken mi?
You know, but when I say it like that it sounds like, you know, reductive.
Böyle deyince makaslamış oluyorum.
And you might not like it right now, but that's you.
Senin hoşuna gitmeyebilir ama bu senin düşüncen.
Hey, um, if anything happens tonight, like if, um, if something goes wrong, I just... I want you to know that I-I really care about you.
Hey, bu gece bir şey olursa mesela bir şey ters giderse bilmeni istiyorum, seni gerçekten önemsiyorum.
Because you don't carry this like I do, and I hate you for that.
Çünkü benim gibi dert etmedin... Ve bunun için senden nefret ediyorum.
- Okay, so if you doctored that text to make it seem like Carter was in Canada, technically we could just doctor another one so the IP places the phone back here in Westport.
- Peki... Carter'ın sanki Kanada'da gibi görünen mesajını değiştirirsek teknik olarak IP yeri buraya Westport taşınır.
We need to take away everything that's important to him, just like he did to you.
Onun için önemli olan herşeyi elinden almalıyız. Tıpkı sana yaptığı gibi.
I worry that you don't understand what will happen if we move forward opening a case like this.
Böyle bir davayı ileri sürersek başına gelecekleri anlamadığından endişeleniyorum.
I... asked you to be there for me, but... not like that.
Ben beni desteklemek için burada olmamı istedim, ama... Böyle değil.
If you'd like to take some time away from school, we can arrange that.
Okuldan biraz uzaklaşmak istersen bunu ayarlayabiliriz.
I like that you like me.
benden hoşlanmandan hoşlanıyorum
Why would you say something like that?
Neden öyle dedin ki?
Why you talking to me like that?
Neden benimle böyle konuşuyorsun?
You're thinking about yourself, just like when you stole that file.
Dosyayı çaldığın zamanki gibi sadece kendini düşünüyorsun.
Are you drawing horns on her like that?
Üzerine boynuzları böyle mi çiziyorsun?
You ever see anything like that at Homeland?
Ulusal Güvenlikte hiç böyle bir şey gördün mü?
But, also... who does that look like to you?
Ayrıca bak bakalım kime benziyor?
you like that one 27
you like it rough 18
you like it here 38
you like me 141
you like baseball 16
you liked it 124
you like it 795
you like them 63
you like music 30
you like this 96
you like it rough 18
you like it here 38
you like me 141
you like baseball 16
you liked it 124
you like it 795
you like them 63
you like music 30
you like this 96
you like him 175
you like what you see 23
you like' em 17
you liked that 20
you like 225
you like those 17
you liked her 18
you like her 166
you liked him 30
like that 1389
you like what you see 23
you like' em 17
you liked that 20
you like 225
you like those 17
you liked her 18
you like her 166
you liked him 30
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25