You like it here translate Turkish
2,659 parallel translation
You like it here.
Burası hoşuna gitti.
How do you like it here?
Burayı beğendin mi?
You like it here. I never thought you would stoop so low, Spencer.
Bu kadar alçalacağını hiç düşünmemiştim, Shawn.
I hope you like it here.
Bu savaştan sağ çıkmayı umut etmelisin.
Why do you like it here so much?
Neden, burayı o kadar çok seviyorsun?
You like it here?
Burayı sevdin değil mi?
Here's a bowl of ice cream, you either like it or you don't.
Alin size dondurma. Seversiniz ya da sevmezsiniz.
It's just that, um... you came in here and said that you wanted to talk, and we've been sitting here for like ten minutes...
Sadece... Buraya geldin ve konuşmak istediğin söyledin. Ve on dakikadır öylece oturuyoruz.
I heard from someone that you guys don't really look like us underneath, and... and... and that you're actually here to hurt humans, not... not to help us. I know it sounds crazy.
bizim gibi görünmüyormuşsunuz ve, ve aslında insanlara zarar vermek için buradaymışsınız bize yardım etmek için değil.
But it's in the deaths of old stars that new stars are born and it's very much like the cycle of death and rebirth here on earth but played out on a cosmic scale, and you can see that happening today in the constellation of Orion because in the sword handle you can see this - the Orion nebula.
Ama yeni yıldızların doğduğu yer yaşlı yıldızların derinlikleridir ve tıpkı dünyada olduğu gibi bir yaşam ve ölüm döngüsü gibi ama bu olay evrensel bir ölçekte cereyan etmekte ve bunun bugün de Orion Takımyıldızı'nda gerçekleştiğini görmektesiniz çünkü kılıç sapında bunu görebilirsiniz :
You just needed a paper trail to make this look like it was a real investigation when all along you walked in here knowing that Ray Zancanelli was gone.
Sadece bir kaç yalandan dosyaya ihtiyacınız vardı. Tüm bunları gerçek bir soruşturma gibi göstermek için. Ama daha buraya girerken Ray Zancanelli'nin gideceğini biliyordunuz.
You know, I'm no arsonist, and I have the acquittal to prove it, but it seems like someone was using a blowtorch here.
Kundakçı değilim, ve bunu ispatlayabilirim fakat görünüşe göre birisi burada lehim lambası kullanmış.
You don't like it here?
Burayı sevdim.
It is cruel and unusual punishment for you to bring me back here like this.
Beni bu şekilde buraya getirmen, zalim ve alışılmadık bir ceza.
It looks like you have a bunch of perfectly good suits right here.
Ne güzel bir sürü mayo almışım işte.
I mean, it looks like you're doing great here.
Yani, görünen o ki burada iyiysin.
Good not here, like you're making him wait to see you because it's extra hot to delay homecoming sex, or bad not here, like things are not good?
İyi anlamda mı burada değil? Yani onu bekletiyorsun çünkü eve dönüş seksiniz ekstra hararetli olsun istiyorsun. Ya da kötü anlamda mı burada değil?
Look, I love you so much, I wanna explode, but being trapped here like this, it just... it made me realize that... I need my space!
Bak, seni o kadar çok seviyorum ki, içten içe patlamak istiyorum ama burada bu şekilde sıkışmak bir şeyi... farketmemi sağladı yerime ihtiyacım var!
I mean, everyone here's so great, and we're all getting along super well, and, you know, we're all being friendly, but at the end of the day, like, I can't get out of my head that it is a competition. This week we asked you to focus on individuality... to really show us what it is that makes you unique... and, most importantly, a great fit for Glee.
Cameron Lindsay Matheus Alex Emily Samuel bu hafta iyi iş çıkardınız.
It is so clear that you need me here to keep us all together. We're like a family now.
Bir arada kalabilmeniz için bana ihtiyacınız olduğu çok açık.
How would you like it if your wife worked here?
Senin karın burada çalışsa nasıl olurdu?
You come back here, swinging your cock around, Look at me, I've made something of myself. And saps like her fall for it.
Buraya geri dönüp, herkese "Bana bakın ne kadar başarılıyım" dedin ve onun gibi karılarda bu laflarına kanar.
I must have started drinking again because the woman who tried to activate a super volcano with a giant fork is standing here and you're all acting like it's a potluck.
Yeniden içkiye başlamış olmalıyım çünkü dev bir çatalla bir süper-yanardağı harekete geçirmeyi denemiş olan kadın şu an burada duruyor ve hepiniz bunu bir şansmış gibi görüyorsunuz.
It's like a little village here you know.
Burası küçük bir kasaba bilirsin.
- As it happens, I was down here having dinner with Joe Masseria, who left me with the distinct impression he'd still like both of you dead.
- Tesadüfe bak ki ben de bu civarda Joe Masseria ile yemek yiyordum ki kendisi bende hala sizin ölünüzü istediği izlenimi bıraktı.
You and me and Terry are sitting here and you're saying you like Zurich and it's like, " Come on,
Sen, ben ve Terry burada oturuyoruz ve sen... Zürih'i sevdiğini söylüyorsun, bu tıpkı şeye benziyor : " Hadi,
At least make it look like you still work here.
En azından burada çalışıyormuş süsü ver.
I'll help you with the case files as soon as I'm done here, but don't expect me to like it.
Buradaki işim biter bitmez sana yardıma geleceğim. Ama bunu isteyerek yapmamı bekleme.
Did you speak with your friends about what it would be like coming in here on your own?
Buraya tek başına gelmenin nasıl olduğu konusunda arkadaşlarınla konuştun mu?
I have a spreadsheet here if you'd like to see it. I can...
Burada görmeni istediğim Bir veri tablosu var.
This is on a liver, this is the liver of a chicken here and you can see these are tumours, cancer tumours that have been caused by the virus and obviously four or five gross tumours on a liver like that... It's just shocking.
Bir tavuğun karaciğeri bu ve kanser tümörlerine virüsün sebebiyet verdiğini görebiliyorsunuz bunun gibi bir karaciğerde 4 veya 5 büyük tümörün bulunması kesinlikle çok şaşırtıcı.
It's blurry and, you know, he's not like posing for the camera or anything like that, but you said he'd come and it's been a while and now he's here and- -
Bulanık çıkmış ve kameraya da poz vermiyor, ama geleceğini söylemiştin ve bunun üstünden zaman geçti ve şimdi de geldi ve- -
But it looks like you've lived here for a while.
Öyle, hanımefendi.
My idea here is to go on something a bit like a real road and see what the ride is actually like, and it will allow me to show you all the bits of the Top Gear test track that you never normally see.
Burada ki amacım, daha sahici bir yola çıkıp asıl sürüşün nasıl olduğunu görmek..... buda bana size top gear'ın pistinde normalde göremediğiniz tüm numaraları gösterebilme imkanı sağlayacak.
Big Z, no offense... I mean, it's not like you, you working on a social life here.
Büyük Z, alınma ama burada pek de sosyal hayatın varmış gibi durmuyor.
- Pasting Raj's pictures in everyday events makes it seem like he's here with you when he's not.
- Raj'ın resimlerini... oraya yerleştirdikçe sanki hep yanındaymış gibi oluyor.
Here? Like, in the middle of your kitchen, or here on your porch and you brought it inside?
Burada, mutfağınızın ortasında mıydı yoksa verandadaydı da sen mi buraya getirdin?
I don't know, it's like I don't have kids, so I don't- - I don't get it, but it must mean a lot for you to, you know, come in here and do this,
Bilmiyorum, benim çocuklarım yok bu yüzden anlamıyorum,... ama buraya gelip bunu yaptığına göre senin için anlamı büyük olmalı.
It's strange. Ever since you arrived here, I've had the oddest feeling like we met before.
Çok garip, buraya geldiğin andan beri içimde sanki daha önce tanışmışız gibi tuhaf bir his var.
Like I said the other day, Chuck, We are here for you, whatever it takes.
Geçen gün söylediğim gibi, Chuck neye mal olursa olsun sizin için buradayız.
Dude, the other day, we were hanging out under the bridge ; we found box of denim, and I'm, like, "You know, these look like good jeans in here," and he's, like, "You want to split it with me, 50-50?"
Bir kutu kot pantolon bulduk. Ben "bu kotlar iyiymiş" deyince o da "yarı yarıya bölüşmek ister misin?" dedi. Güzel bir davranış.
It sounds like you've already made up your mind here.
Zaten karar vermiş gibisin.
I couldn't risk alerting you. Besides, I like it here.
sizi uyarma riskine giremezdim ayrıca, burayı seviyorum.
Also like, a lot of guys come in here, and it's like they gotta flex attitude, you know?
Ayrıca, buraya çok insan gelir, ve bilirsin, biraz esnek davranılmasını isterler.
I thought about you here alone, and I didn't like it.
Burada tek başına olduğunu düşündüm de, pek hoşuma gitmedi.
You know, it looks like you were the real victim here, Thad. - I was.
Görünüşe göre burada seni kurban etmişler Thad.
You don't it like here?
Burayı sevmedin.
You know, when I was your age, a little bit older, and it was hot like this, I'd head out here.
Senin yaşındayken, biraz daha büyüktüm ve hava böyle sıcaktı, buraya gelirdim.
You know, it looks like you were the real victim here, Thad.
Görünüşe göre burada seni kurban etmişler Thad.
You didn't like it here?
Burayı beğenmediniz mi?
Look, I really appreciate you coming here with me, but it was never like that.
Bak benimle geldiğin için çok teşekkür ederim ama öyle bir şey olmayacak.
you like it rough 18
you like that one 27
you like me 141
you like baseball 16
you liked it 124
you like it 795
you like them 63
you like music 30
you like this 96
you like him 175
you like that one 27
you like me 141
you like baseball 16
you liked it 124
you like it 795
you like them 63
you like music 30
you like this 96
you like him 175
you like what you see 23
you like' em 17
you liked that 20
you like 225
you like that 642
you like those 17
you liked her 18
you like her 166
you liked him 30
you look so beautiful 108
you like' em 17
you liked that 20
you like 225
you like that 642
you like those 17
you liked her 18
you like her 166
you liked him 30
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364