English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You little

You little translate Turkish

99,555 parallel translation
All right. What do you want, you little prick?
Pekala, ne istiyorsun seni küçük pislik.
So, you and your sweet-cheek little friend can just entertain your johns at some other establishment.
Yani sen ve tatlı yanaklı küçük arkadaşın sorunlarınızı başka bir işletmede anlatabilirsiniz.
Well, uh, it's your last day, so, I thought we'd have a little celebration,'cause, well, the truth of it is... you're the best employee I've ever trained.
Şey, bugün son günün, küçük bir kutlama yapabiliriz diye düşündüm, çünkü, gerçek şu ki... Şu ana kadar eğittiğim en iyi elemansın.
You could show'em how your little girl ass murdered this door.
Onlara küçük kız kıçının bu kapıyı ne hale getirdiğini gösterebilirsin.
Now, I know I may look like a little girl to you, but I am here to tell you that I'm not.
Sana küçük bir kız gibi görünebilirim ama sana öyle olmadığımı söylüyorum.
Why don't you stay a little longer?
Neden daha fazla kalmıyorsun?
Oh, you mean The Donna? It's just a little product that Benjamin and I have been working on.
Benjamin'le üzerinde çalıştığımız basit bir ürün sadece.
Benjamin, I'm not asking you to make her human. I'm just asking you to give her a little compassion.
Benjamin onu insan yap demiyorum sadece ona biraz anlayış kat.
And I wanted to come have a little chat with you before you got it into your head that you could go behind my back and cut a deal without an admission of guilt.
Ben de gelip seninle konuşayım eğer arkamdan iş çevirip suçu kabul etmeden anlaşma yapmak gibi bir planın varsa bunun olmayacağını söyleyeyim dedim.
You're new, so here's a little background.
Sen yenisin, o yüzden sana biraz burayı anlatayım.
And then, if you're asking, my first choice, there's this little Jew bastard down in Houston...
Bir de şahsen benim ilk tercihim Houston'da Yahudi bir piç var... - Hayır.
But since you know so little...
Ama çok az şey bildiğine göre...
So, does that mean you're ready to see your little girl?
Bu artık kızını görmeye hazır olduğun anlamına mı geliyor?
- You seem a little manic, honey.
- Biraz manik görünüyorsun hayatım.
Hmm, you trying to frighten me, little girl?
Bana gözdağı mı veriyorsun ufak kız?
I'm just saying that maybe you skipping a grade put too much pressure on you, and it exacerbated your neurotic tendencies, and now you can't even make a tiny, little decision about, you know... paint.
Sınıf atlamak, üzerinde büyük bir baskı oluşturmuş olabilir diyorum. Bu da nevrotik eğilimlerini şiddetlendirdi ve şu an bir şey hakkında minicik bir karar bile veremiyorsun. Mesela...
Sure, but the thing is he's got to get it back, so if you could strip a little more in our direction...
Tamam ama onları geri alması lazım. Bize doğru daha hızla soyunabilirsen...
I stuck to my guns and as a result, we now have 20 grand we would have otherwise lost if I had listened to you delicate little snowflakes and settled.
Silahlarımı sıktım. Sonuç olarak, Siz kırılgan, narin kar tanelerini dinleseydim kaybetmiş olacağımız yirmi binimiz de cebimizde.
You've been acting a little off lately, so that's not gonna happen.
Son zamanlarda biraz tuhaf davranıyorsun yani böyle bir şey olmayacak.
Yeah, well, sometimes you follow them a little too well.
Evet, bazen bu konuda fazla iyi oluyorsun.
This little mathlete stunt what kept you alive when I wiped out hydra?
Hydra'yı yok ettiğim zaman bu sivri zekân sayesinde mi hayatta kaldın?
Because you're being programmed through little screens, big screens, little morphine drips of sequels and prequels and zombies and Kanyes,
Çünkü küçük ekranlar büyük ekranlar, küçük morfin damlaları hikâyeler, reklamlar, zombiler, kanye Snapchat ve Grump Cat ile programlanıyorsunuz.
You're gonna be okay, little brother.
İyileşeceksin küçük kardeşim.
I let you sweat a little.
- Biraz terlemeni istedim.
They messed with your head a little bit which is why you probably remember some things, uh...
Zihnini kurcalamışlardı biraz. Ki bazı şeyleri bu yüzden...
Little bit every day, you don't even notice till it kills you.
Her gün miktar, seni öldürdüğünün farkına bile varmıyorsun.
Sounds like you might want someone who's a little more combat ready.
Sanırım savaşa hazır birilerine ihtiyacınız var.
How did a little pop tart like you evade capture?
Senin gibi bir hanım evladı nasıl oldu da yakalanmadı?
I know you've only been human for a little while, but there's a basic human concept you really need to learn.
Kısa bir süredir insan olduğunu biliyorum ama öğrenmen gereken temel bir insan düşüncesi var.
Why are you putting those ideas in my little girl's head?
Neden bu fikirleri küçük kızımın kafasına sokuyorsun?
You're my little girl.
Sen benim küçük kızımsın.
Once you slice one little piece off, then it's another piece and another piece until there's nothing left.
Önce ufak bir parçayla başlarsın, sonra elinde hiçbir şey kalmayana kadar parça parça hepsini satarsın.
I'll come back again in a little while, check in on you.
Sonra yine gelip nasıl olduğuna bakarım.
You're just gonna have to stick it out a little longer here, till things are safer back home.
Biraz daha burada kalman gerekiyor. Evdeki durumlar daha güvenli hâle gelene dek.
You know, she was feeling, a little out of balance but she caught it in time.
Biliyorsun, azıcık akıl sorunu hissetti ama iyileşmesi yakınmış.
I want to see as little of you as possible.
Seni olabildiđince az görmek istiyorum.
Anyway, the trick to planting rosebushes is you gotta get a little bone meal in there to nourish the root system.
Her neyse. Gül dikmenin sırrı kökleri beslemesi için kemik tozu eklemektir.
Joel, you just had your little moment, but let me tell you how this is gonna go down.
Joel. Az önce büyük bir an yaşadın. Ama olayın nasıl olacağını söyleyeyim sana.
- Well, then let me explain a little something to you called pecking order.
O halde sana buradaki hiyerarşi sistemini açıklamama izin ver.
- Well, then let me tell you in a way that won't harm your pretty little head, because I clearly forgot what a delicate little flower you are.
O zaman, o küçük güzel kafanı incitmeyecek şekilde açıklamama izin ver çünkü belli ki ne kadar ufak narin bir çiçek olduğunu unutmuşum.
If you have such a love for money and so little love for life, why not pick the biggest one they got?
Madem parayı bu kadar çok, hayatı bu kadar az seviyorsun niye en büyük silahı seçmiyorsun?
And tell me which one of you banjo-diddling little bitches has got the balls to earn your money back.
Ve söyleyin bakalım kendini parmaklayan sürtükler hanginizde paranızı geri alacak taşak var?
I need you to kill those little bastards before they start making their way into my yard.
O piçler benim bahçeme girmeden önce onları öldürmeni istiyorum.
Mmm. You know, there is one thing that strikes me as a little strange.
Aslında, bana biraz tuhaf gelen bir şey var.
He meets you, you put on your little horror show, eat a finger, let him stab you in the stomach,
Tanışacaksınız, sen korku gösterini sun, parmak ye, seni karnından bıçaklasın
Like when you were little?
Sen küçükken yaptığımız gibi.
I'm just asking you to give her a little compassion.
- Sadece biraz tutku vermeni istiyorum.
Yeah, I'll break them into little pieces for you, you have my word on it.
Merak etme hepsinin işini bitireceğim senin için söz.
You want to say that a little bit louder so the Fed over there can hear it?
İstersen biraz daha sesli konuş belki polisler net duyamamış olabilir. Rahatla Jerry.
And sometimes to do good, you gotta get a little dirty.
Bazen iyi bir şey yapmak için kötü adam olmak gerekebiliyor.
Well, then maybe you can take me home and get a little dirty with me.
Belki beni evime götürür ve benim için kötü adam olursun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]