English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You little thief

You little thief translate Turkish

89 parallel translation
You little thief!
Seni küçük hırsız!
Oh! Why, you little thief!
Seni küçük hırsız!
Give him his head, you little thief.
Kafasını versene hırsız!
But I saw you, you little thief.
Ama ben seni gördüm, seni küçük hırsız.
Hey, you little thief!
Bruce Lee 6 yaşında!
Come here, you little thief!
Gel buraya, seni küçük hırsız!
Come on, you little thief, cough it up.
Haydi küçük hırsız, sökül.
You little thief.
Seni küçük hırsız.
Get back here, you little thief!
Buraya gel, küçük hırsız!
Now I will show you something, you little thief.
Bak şimdi sana ne göstereceğim. Seni adi hırsız seni.
Give me back my rice, you little thief.
Pirinçleri bana geri ver seni küçük hırsız.
I've caught you, you little thief!
Yakaladım seni küçük hırsız!
- Hey, you little thief!
- Hey, seni küçük hırsız!
You little thief, I need this money.
Seni küçük hırsız, o para bana lazım.
You listen, you little thief!
Dinle, seni küçük hırsız!
I know that your mother gave you lunch money, you little thief.
Annenizin verdiğini biliyorum, küçük hırsızlar sizi.
Let's go, you little thief.
Hadi gidelim, seni fındık faresi.
- You little thief.
- Seni küçük hırsız.
Take'em and go, you little thief!
küçük hırsız!
You little thief!
Küçük hırsız!
Only because you couldn't get it off my wrist, you little thief!
Kolumdan çıkartamadın da ondan seni küçük hırsız.
DWhy, you little thief!
- Ne? Seni küçük hırsız!
Take one, you little thief.
Küçük hırsız seni.
And now, my little braggart... you can be a thief and a hero all in one.
Evet küçük palavracı... aynı anda hem hırsız hem kahraman olabilirsin.
Does it not strike you as being rather odd... that a thief would bother to take an object of such... little value?
O hırsızın öyle fazla değerli olmayan bir şeyi çalması size de biraz garip gelmiyor mu?
You're just a little thief
ne bilelim numara olmadığını?
Ow! Hey, hold on, you hairy little thief.
Dursana tüylü küçük hırsız.
I fully expect to meet you at the Pearly Gates, little thief.
Cennetin kapısında buluşalım küçük hırsız.
You thief! You little Nazi fascist psychopath!
Sadece Steve ve Marcie'nin köpeğini vurdum.
You're just a squalid little thief.
Sadece küçük iğrenç bir hırsızsın.
After all your posturing, all your little speeches, you're nothing but a common thief.
O kadar böbürlenmeden, kelime oyunundan sonra, senin de adi bir hırsızdan başka birşey olmadığını gördük.
Why, you hairy little thief.
Ah, seni tüylü minik hırsız.
You're a lyin'little thief, just like that Yid what's-his-name!
Tıpkı şu Yahudi gibi yalancı bir hırsızsın, neydi onun adı?
Come back here, you little sneak thief.
Gel buraya seni hırsız.
You're nothing but a dirty little thief.
Sen pis bir hırsızdan başka hiç bir şey değilsin.
Don't let this little taste make you a real thief
Bu küçük eğlence seni gerçek hırsız yapmasın da!
I suppose you're here... to tell me ya killed Salmoneus..., the little thief.
Sanırım buraya o küçük hırsız Salmoneus'u öldürdüğünü söylemek için geldin. Ama işin daha bitmedi.
You wretched little thief give me back my poker!
Seni küçük rezil hırsız! Ocak demirimi geri ver!
Piss off, you shitty little thief!
Defol git, sıçtığımın ufak hırsızı!
- What Are you doing here, - you little jewel thief?
- Burada ne arıyorsun, - Seni küçük mücevher hırsızı?
You really are a sly little thief.
Seni sinsi küçük hırsız.
Mm, god. I hate that I'm turning you into a little thief.
Tanrım, senden küçük bir hırsız yarattığım için kendimden nefret ediyorum.
MEGAN : So, you orphaned a little boy and 6,000 people lost their jobs, so you could prove that you were a bigger thief than your father.
Bir çocuğu öksüz bıraktın 6000 kişi işinden oldu, böylece babandan daha büyük bir hırsız olduğunu kanıtladın.
You stole something from me like a petty little thief.
Ufak küçük bir hırsız gibi benden bir şeyler çaldın.
The thief is a dead guy, and you guys aren't even just a little bit curious?
Hırsız ölü bir adam çıkıyor ve siz ikiniz bu işten hiç pirelenmiyorsunuz, öyle mi?
You're such a little man-thief.
- Sen tam bir erkek hirsizisin.
You a little thief too?
! Sen de mi hırsızsın?
When i let you in, i had no idea you'd be such a little thief... stealing my contact list and our whole business.
Seni işe aldığımda, nasıl küçük bir hırsız olduğunu bilmiyordum. Telefon listemi ve bütün isimleri çaldın.
If you see a thief or a pickpocket, we'll slap them around a little bit.
Bir yankesici veya hırsız görürsek biraz pataklıyoruz, o kadar.
When really you're just a poor little misunderstood car thief... who owns a chop shop, right? - Yeah.
Sen zaten kaporta atölyesi olan, yanlış anlaşılmış, kendi halinde bir araba hırsızısın, değil mi?
You're a fucking little thief.
Sen tam bir hırsızsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]