You right translate Turkish
284,930 parallel translation
You know I'm actually trying to make money at this bar, right?
Bardan para kazanmaya çalıştığımı biliyorsun, değil mi?
You can't deposit stolen money into a bank, right?
Çalıntı parayı bir bankaya emanet edemezsin, değil mi?
You're right.
Haklısınız.
If you stop right here and send her back to where she had originally come from, wouldn't you be able to avoid the tragic ending?
Hemen şimdi her şeyi sonlandırıp onu ait olduğu yere gönderirsen bu trajik sondan kurtulmuş olmaz mısın?
You told me to answer right away without thinking.
- Düşünmeden cevapla dedin ya.
You can contact Joon Jae, right?
Joon Jae'ye haber verdin mi?
You are cussing me out inside right now.
İçinden bana sövüp duruyorsun.
Okay, well, you don't have to cry right now.
Tamam, şu an ağlamasan da olur.
Since I replied well, you're not going to tell Heo Joon Jae, right?
Güzelce cevap verdiğim için Heo Joon Jae'ye söylemeyeceksin değil mi?
You know all of the truth, so you probably can't see me the same way as before, right?
Artık tüm gerçeği biliyorsun, beni daha önce hiç böyle görmemiştin değil mi?
That's right. It's just as you heard.
Aynı duyduğun gibi işte.
You don't have to work. That's right.
- Çalışmanıza gerek yok.
You were trying to say that one shouldn't divide the real vs. fake by the outer appearance, right?
Görünüşe bakıp sahte veya gerçek diye ayrım yapmamalıyız diyorsun, değil mi? - Evet.
You come home right after your academy, too.
Dersten sonra hemen gel sen de.
I just got work stuff going on right now. Then what are you keeping me for?
İşle ilgili bir şeylerle uğraşıyordum da.
All right? Just don't want you to wind up in jail, bro.
Yok, gitmeyecek, göğüs çalışacakmış o, tamam mı?
See you next week. All right, see ya next week.
Tamam, haftaya görüşürüz.
You were gonna reward me for helping out... You meant sex, right?
Yardım ettiğim için beni ödüllendireceğini söylediğinde seksi kastetmiştin, değil mi?
You have a 1yearold, right?
Seninki bir yaşında mıydı?
Well, we can't take you to the hospital, so we're gonna have to deal with it right here.
Neyi getireceksin? Ne o? Seni hastaneye götüremeyiz, o yüzden burada hâlletmek zorundayız.
Okay, just relax. You're all right.
- Tamam, sakin ol.
You're all right.
- İyi seçimdi, dostum.
All right, you ready? Here we go.
- Tamam, hazır mısın?
You're all right, man.
Başlıyoruz.
All right, let me help you.
Tamam, yardım edeyim sana.
They asked if I had an alibi. And you told them, right?
- Olay anında orada olmadığımı kanıtlamamı istediler.
Yeah, you worked her just right. You gotta keep it going now for a couple more weeks, then you can wind it down.
Birkaç hafta daha idare et, sonra arazi olursun.
That's why you broke up with me, right?
Benden bu yüzden ayrıldın, değil mi?
You understand why we can't go to the cops, right? All right?
Neden polise gidemeyeceğimizi anlıyorsun, değil mi?
And you don't have to. All right?
Öldürmek zorunda da değilsin, tamam mı?
You played it right, man.
Doğrusun yapmışsın, dostum.
We do this for her, next thing you know, we're right back here, and she's running shit.
Onun için yaparız, bir sonrakinde buraya geri döner, onun işlerini hâllederiz.
All right, you guys go wait over there.
Tamam, siz gidip orada bekleyin.
You wanna line those up right where you wanna shoot, okay?
Hizaya getirdiğinde vuracaksın, tamam mı?
You're right. You're a smart girl.
Haklısın, zeki bir kızsın sen.
I know you don't like it, and you don't have to, but it's what we gotta do right now.
Hoşuna gitmediğini biliyorum, zorunda da değilsin ama şu an doğru olanı yapmak zorundayız. Üzgünüm.
You do have insurance for that, right?
Sigortan var, değil mi?
Nothing connects you to the robbery, right?
Seni hırsızlıkla bağlayan bir şey yok değil mi?
So Ally said a grown-up friend of your Mommy's visited you at her house? Is that right?
Ally annenin büyük bir arkadaşının seni onun evinde ziyarete geldiğini söyledi, doğru mu?
- Right? Is that what he told you? - Mm-hmm.
Böyle mi söyledi?
- You see it right there?
- Oradakini görüyor musun? Evet.
Yeah, you broke his damn collarbone, right?
Köprücük kemiğini kırmıştın, değil mi?
- I can trust you, right? - Yeah.
- Sana güvenebilirim, değil mi?
You're the National Security Advisor, right?
Sen Ulusal Güvenlik Danışmanı'sın, değil mi?
When we hit the street, you turn right and you run.
Sokağa varınca sağa dönün ve kaçın.
All right, you have all the numbers, right?
Pekala, tüm numaralar sende değil mi?
- All right, just for you.
- Pekala, sadece sizin için.
When we hit the street, you turn right and you run.
Sokağa indiğimizde sağa dönün ve koşun.
You got lucky, starting with Bob Lee Swagger landing on a car right in front of you.
Şanslıydın, en başta Bob Lee Swagger... senin hemen önündeki arabaya bindi.
You were right about one thing, a bunch of terrorists looking to kill some Marines.
Bir konuda haklıydın... birkaç terörist birkaç donanma askerini öldürmeye çalışıyor.
You all right, mate?
İyi misin dostum?
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right as rain 57
right in the middle 29
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right as rain 57
right in the middle 29
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349