English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You shouldn't do this

You shouldn't do this translate Turkish

166 parallel translation
You know, I really shouldn't do this.
Bunu yapmamalıydım.
I shouldn't be telling you this, but I do so dread it when he has to take a murder trial.
Size bunu söylememeliyim ama bir cinayet davası almasını pek hoş bulmuyorum doğrusu.
I don't know the reason behind this, but you shouldn't do it
Bunu her ne sebeple yapıyorsun bilmiyorum ama, bence yapmamalısın.
You shouldn't let them do this to you, you're giving in too easy.
Sana bunu yapmalarına izin vermemelisin, çok kolay pes ediyorsun.
A big important man like this does something he shouldn't do... gotta prove it good. You gotta prove it.
İspatlamalısın.
Come on, you shouldn't do this to Mississip.
Hadi, bunu yapmamalısın.
And you feel you shouldn't do this without consulting her first?
Ve sen önce ona danışmadan bunu yapmaması gerektiğini mi hissettin?
You know you shouldn't hit this gentleman, as long as I'm around to do it!
Bu centilmene vurulmayacağını bilmiyormusun, onu sadece ben yapabilirim!
I shouldn't do this, but I guessed you might ask.
Bunu yapmamalıydım, ama isteyeceğinizi tahmin ettim.
This really shouldn't have happened! What do you think you'll do?
Ne yapmayı düşünüyorsun?
You shouldn't do this to me, Ali.
Bana bunu yapmamalıydın, Ali.
If you do this, but you shouldn't...
Eğer bunu yaparsan, ama yapmamalısın...
- You shouldn't do this.
- Böyle yapmamalıydın.
- Jeffrey, you shouldn't do this.
- Jeffrey, bunu yapmamalısın.
Since you know the bosses watch us... you shouldn't do stir up this major stuff
Patronların bizi izlediğini bildiğin için böyle büyük karışıklıklara müsaade etmemelisin.
Oh now, sir, you really shouldn't do this, you know!
Efendim, böyle yapmamalısınız!
Shouldn't you be flying this ship or whatever it is you do?
Sizin bu gemiyi uçurmanız, ya da her ne yapıyorsanız onu yapmanız gerekmiyor mu?
I knew you shouldn't do this picture.
Bu filmde oynamaman gerektiğini biliyordum.
You shouldn't stand for such a thing Why do you want to abase yourself like this
Böyle bir şey için burada dikilmemsi gerek neden kendini bu şekilde alçaltıyorsun
You shouldn't do this, Mitre.
Bunu yapmamalısın Mitre.
You shouldn't do this.
Bunu yapmamalısın.
You shouldn't do that. You got a lot of nice things in this house.
Bunu yapmamalısın, çünkü evde çok güzel eşyaların var.
- You shouldn't do this.
- Bunu yapman hiç hoş değil.
I mean, maybe you shouldn't do this.
Yani, belki yapmamanız gerek.
I shouldn't tell you this, but two years ago I had a thing with the real Douglas, at a Fourth of July do.
Bu çok tuhaf. Aslında söylememeliyim ama birkaç sene önce gerçek Başkan Douglas'la ilişkim olmuştu. Temmuzun dördündeydi.
You just shouldn't do this sort of thing, faggot.
Böyle şeyler yapmamalısın, seni top!
Whatever you two decide to do about that I shouldn't be in this room.
Ve bu konuda ne karar verirseniz verin ben burada olmamalıyım.
You know, I shouldn't do this.
Aslında bunu yapmamalıyım.
He shouldn't have asked you to do this, honey, because he knows you.
Bunu senden istememeliydi, tatlım, çünkü seni tanıyor.
I know I shouldn't do this, I just want you to know that you were so real in your response to the aliens.
Biliyorum bunu yapmamalıydım, Sadece bilmenizi istedim ki yaratıklara karşı tepkinizde çok gerçekçiydiniz.
Hey, I know I shouldn't be asking this, but... do you think if things were different that things between you and me'd be different too?
Bunu sana sormamam gerektiğini biliyorum ama sence durum farklı olsaydı aramızda bir şeyler olabilir miydi?
- I... you know, um, we probably shouldn't do this right here.
Bu şeyi muhtemelen burada yapamamalıyız.
I know I shouldn't do this to you. But it was very difficult for us.
Biliyorum bunu sana yapmamalıydım ama bu bizim içinde çok zor oldu.
You shouldn't be asking me to do this.
Benden bunu yapmamı istememeliydin.
You shouldn't have to do this, Mark.
Bunu yapman gerekmiyordu, Mark.
Maybe you shouldn't do this. You've never had a lot of luck telling jokes.
- Belki de bunu hiç yapmamalısın, espri konusunda biraz talihsizsin de
You shouldn't do this by yourself, Captain.
Bunu tek başınıza yapmamalısınız, Kaptan.
- You shouldn't do this.
Bunu yapmamalısın.
You shouldn't do this to me
Bunu bana yapmamalıydın.
Tomo, you shouldn't do this!
Tomo, bunu yapmamalısın!
Maybe you shouldn't be the lawyer to do this.
Belki de bu davanın avukatı sen olmamalısın.
You shouldn't have to do this by yourself.
Bunu tek başına yapmamalısın.
You shouldn't be able to do this.
Bunu yapmamalısın.
What do you mean, we shouldn't be doing this?
O halde beni niye buraya getirdin?
You shouldn't do this, Paige.
Bunu yapmamalısın, Paige.
No. I'm telling you, you shouldn't do this.
Bence bunu yapmamalısınız.
I mean, I know his mom is your friend, and I shouldn't have even gotten mixed up in this whole thing if I wasn't prepared to remember that what I do will affect you, and to me it's just a Bowie concert,
Annesinin arkadaşın olduğunu biliyorum. Bunun seni nasıl etkileyeceğini düşünmeden bu işe hiç kalkışmamalıydım.
Even Titian didn't do that. You shouldn't tell them this.
- Onlara bunu anlatmamalıydın.
WHY I SHOULDN'T FIRE YOU TOO? UH, FOR ONE THING, I KNOW MORE ABOUT THIS COMPANY THAN YOU DO.
Öncelikle bu şirketi sizden daha iyi biliyorum.
You were vulnerable when you asked him to do this... and he shouldn't have.
Ondan bunu istediğinizde incinebilir haldeydiniz. Onun bunu yapmaması gerekirdi. Ama yine de ondan rica ettiniz.
Even though you pay me to tutor, you shouldn't do this.
Eğer bana öğretmem için para veriyorsan, bunu yapamassın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]