English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You sit tight

You sit tight translate Turkish

401 parallel translation
You sit tight.
Sen burada kal.
You sit tight.
Sen otur.
You sit tight.
Meraklanma.
Listen, Frances, you sit tight, and the minute I hear anything, I'll let you know.
Dinle, Frances, sen meraklanma, Onu bulur bulmaz sana haber veririz.
You sit tight.
Biryere ayrılma.
You sit tight, I'll be right back.
Sen burada bekle, ben hemen dönerim.
You just sit tight and we'll come and get you.
Şimdi olduğun yerde kal, gelip seni alacağız.
Sit down, you're still tight.
Otur, halen çok gerginsin.
When you get to the police station sit tight and wait for my call.
Karakola ulaşınca oturup aramamı bekleyin.
Just sit tight and you won't get hurt.
Sadece kımıldamadan yerinde otur, zarar görmeyeceksin.
You'd sell out your own mother for a piece of Fudge, but you're smart... Smart enough to know when to sell and when to sit tight.
Biraz çıkarın varsa anneni bile satarsın, ama akıllısın... ne zaman satıp ne zaman kendini tutacağını iyi biliyorsun.
- You know to sit tight in this case.
- Bu sefer kendini tutuyorsun.
Now, you just sit tight. No, Mr. Allison.
Hayır, Bay Allison.
You just sit tight and let them scratch each other's eyes out.
Sen de koltuğunda keyifle oturup birbirlerinin gözünü çıkartmalarını seyret.
You two just sit tight.
Siz sessizce oturun.
Sit tight. You'll feel nothing.
Rahat ol, hiçbir şey hissetmeyeceksin.
I think you'd better sit tight a little longer.
Biraz daha beklersen iyi olur.
Okay. You just sit tight.
Tamam, bir şey yapmayın.
You just sit tight a couple of hours, and then we'll be gone.
Birkaç saat sessizce oturun, Sonra gideceğiz.
Now, you just sit tight here till I've had a chance to think this thing out.
Burada uslu uslu otur. Ben bir çıkış yolu bulmaya çalışayım.
So I'd sit tight if I were you.
Yerinde olsam tedbirli olurdum.
Now, you just sit tight... and I'll fry you up
Şimdi rahatça otur burada... ben de gidip kızartayım.
Sit tight and listen keenly... while I play for you a brand-new musical biscuit from the Hilton's empire.
Yerlerinize oturun ve ben Hilton Plakçılık'tan çıkan yeni bir müzikal şahaser çalarken kulağınızı iyi açın.
Sit tight and you won't get hurt.
Kıpırdamadan otur, yaralanmayacaksın.
I told you to sit tight down there, didn't I?
Orada beklemenizi söyledim, değil mi?
You just sit tight till I get there.
Ben oraya gelene kadar kımıldama.
And now I want all of you settlers and all of you little pardners to sit tight because Bronco Billy is getting ready to do his death-defying "Wheel of Fortune" shootout!
Şimdi bütün izleyiciler ve bütün ufaklıklar sıkı dursun. Çünkü birazdan Bronco Billy ölüme meydan okuyan "Kader Çarkı" atışını yapacak!
I'll sit tight you'll get your order after that from the d.a.
Beklerim. - Daha sonra savcı sana ne yapacağını söyler.
So you girls sit tight, and we'll be right back.
Şimdi sıkı durun kızlar, hemen döneceğiz.
If I were you I'd go home and sit tight.
Yerinizde olsam evime dönüp kımıldamazdım.
- I want you to sit tight until we get this place set up.
- Burayı hazırlayana kadar yerinde oturmanı istiyoruz.
You people sit tight, hold the fort and keep the home fires burning.
Siz oturun, kaleyi bekleyip ocağı sıcak tutun.
Just sit tight and we'll get to you.
Olduğun yerde kal, biz sana ulaşırız.
You just sit tight.
Sen düzgün otur yeter.
Look, suppose you just sit tight And get back to us if it- -
Bakın, kıpırdamadan bizi bekleyin ve biz gelene kadar eğer- -
Okay, sit tight, you guys. Don't say anything. Let me talk.
Pekala, hiçbir şey söylemeyin, konuşmayı bana bırakın.
You just sit tight and I'll set everything up.
Sadece bekle, ben her şeyi hazırladım.
Sit tight, he said you've got a week.
Sana bir hafta süre verdi.
Now, you just sit tight.
Sen sabırlı ol yeter.
You sit tight, boy.
Sen sağlam dur oğlum.
You just sit tight.
Sen sadece sağlam dur.
You're just gonna have to sit tight and ride this out.
Sadece orada oturup beklemelisiniz.
You just sit tight, eh?
Sadece otur, tamam mı?
He asked me to ask you to sit tight a few days so he can take care of loose ends.
Birkaç gün daha buralarda kalmanı söyledi. - Böylece detayları halledebilirmiş. - Detayları mı?
If anything goes wrong, sit tight. You'll hear from me or Howard.
eğer bir şeyler yanlış giderse sadece birbirimize yakın olalım.Benden veya Howard dan haber alacaksın.
Now, you just sit tight, chief.
Bak, sen oturduğun yerde otur, şef.
Sit tight, little fella, and they'll be here to get you.
Sıkı dur, küçük dostum, ve seni almak için buraya gelecekler.
You wanna bring me a smoking gun, Scully, you bring me this tape. Otherwise I would ask you to go home, sit tight, and let us do our job.
Aksi halde eve gidip orada kalmanızı ve bizi işimizle baş başa bırakmanızı rica edeceğim.
For now, you just sit tight.
Şimdilik sakin olun.
Sit tight. I'll call you.
Seni arayacağım.
You'll sit tight this time.
Bu sefer sağlam oturacaksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]