English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your father's right

Your father's right translate Turkish

333 parallel translation
But it couldn't have been right for your father... to have poured spirits down her throat like that.
Ama o bu şekilde ölürken... babanızın onun boğazından aşağı cin dökmesi pek iyi olmamış.
We don't know what your father is doing, and it's probably right you should take precautions.
Babanın ne yaptığını bilmiyoruz ve dikkatli olmak konusunda muhtemelen haklısın.
And, thirdly, I think it only right that, since I am to inherit your father's estate, I should try and keep it in the family.
Üçüncü olarak, babanızın mirasçısı... olduğum için... aileden biriyle evlenmek doğru olurdu.
They said your father is ill, and ask you to come right away.
Babanız hastalanmış hemen gelmenizi istiyorlar.
All right, if you really want to know, if your father wants to know, it's because I want to get at the motive.
Eğer gerçekten bilmek istiyorsan, eğer baban gerçekten bilmek istiyorsa cinayet nedenini bilmek istiyorum.
Your father was right to leave you.
Baban seni terk etmekte haklıymış.
You mean your father's buried right here?
Yani baban buraya mı gömüldü?
Your father was right.
Baban haklıymış.
Your father's right, sheriff, they are gun hawks.
Baban haklı şerif, onlar silahşörler.
I only stayed in your father's employ to try to put right, in so far as my limited means would allow me to the mistakes I had been powerless to prevent
Sadece işleri düzene koymaya çalışmak için babanızın hizmetinde kaldım ve sınırlı çabalarım sadece engelleme konusunda güçsüz kaldığım yanlışlara sebebiyet verdi.
But if your father's passport is here... it's not wandering around somewhere else, right?
Ama madem babanızın pasaportu burada ortalıkta dolaşacak hali yok, değil mi?
I'll right all my wrongs, tomorrow I'll plead... to the Emperor for your father's innocence
Yanlış yaptığımı kabul ediyorum, Yarın imparatora gidip... Babanızın masumiyeti için imparatora yalvaracağım
Your father's right.
Baban haklı. Bu harika bir fikir.
That's right. Then you and your father... should make a special call on your grandmother.
Ondan sonra sen ve baban büyükanneni aramalısınız.
Your father's right.
Baban haklı.
Miss, we put it on your father's tab as before, right?
Her zamanki gibi, aynı şaraptan mı, Bayan Jiao?
Your father's gonna be all right.
Babanız iyileşecek.
Bally jerry pranged his kite Right in the how's-your-father.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı.
Bally jerry pranged his kite Right in the how's-your-father. Hairy blighter dicky-birdied, feathered back on his sammy
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Bally jerry... pranged his kite... Right in the how's-your-father.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Valerie, your father's right.
Valerie, baban haklı.
And a guard remembers your leaving the island, all right, but he never noticed your father-in-law's boat leave.
Ve bir muhafız sizin adadan ayrıldığınızı anımsıyor, tamam, fakat o kayın pederinin teknesinin ayrıldığını hiç fark etmemiş.
- Robin, your father's all right.
- Baban için endişelenme.
Your father was right- - he has no ability to rule the nation.
Bu ulusu yönetmekten âciz olduğunu söylerken baban ne kadar haklıymış.
Your father says he needs you in the wards right away Yes, I'm coming.
- Babanızın size koğuşta ihtiyacı varmış. - Hemen geliyorum.
Father, but the Purple Robe Duke is your son-in-law. And right before my sister's death, she told you to take care of him.
Baba, mor pelerinli dük senin damadın ve ablam ölmeden önce ona iyi bakmamızı istedi
B.A. : I'm glad your father's all right.
- Babanın iyi olmasına sevindim.
YOUR FATHER'S RIGHT, HEATHCLIFF.
Baban haklı Heathcliff.
He was holding up your dear father's pension checks, right?
Sevgili babanın maaş çeklerini tutuyordu değil mi?
Bud, your father's right.
Bud, baban haklı.
Remember how your father used to drink a big cup of black coffee every night right before bed?
Hatırlar mısın, baban her gece yatmadan önce kocaman bir fincan sade kahve içerdi?
No, your father's right.
Hayır, baban haklı.
What's your father's tattoo say, right here?
Babamın tam şurasındaki dövmede ne yazıyor?
Your father was doing what he thought was right... and he died.
Baban doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmış ve ölmüş.
Your father was right.
- Baban haklıymış. - Ne?
All right, let's just find your father.
Tamam, haydi babanı bulalım.
Your father is right.
Baban haklıymış!
But your father's all right just the same, is he?
Ama senin baban da iyi, değil mi?
When you're not sure you trust a person anymore... say a person you really trusted, say your father, you start wishing... they'd do something really wrong so you could be right about them.
Gerçekten güvendiğiniz birinin,... söylediklerine güvenmiyorsanız, babanızın dediği gibi, istemeye başlamışsanız onlar yanlış birşey yapsalar bile onların doğru olduğuna inanırsın.
I'm sure your father's all right.
Eminim babanız iyidir.
Kids, your father and I are going through a really tough time right now... and I don't know what's going to happen.
Çocuklar babanızla gerçekten zorlu zamanlar geçiyoruz ve sonunun nasıl olacağını bilmiyorum.
But your father was right.
Babanız haklıymış.
All right. Let's go talk to your father.
- Pekala, gidip babanla konuşalım.
If your father's capable of throwing that boy out... he's got no right having Christ hanging all over his walls.
Eğer baban o çocuğu 5 parasız dışarı atabiliyorsa duvarında İsa'nın durmasını hak etmiyor zaten.
All right, that's not your father.
Pekala, o senin baban değil.
Why'd you fill your father's head with garbage about making things right?
Neden babanın kafasını doğru şeyler yapmak saçmalıklarıyla doldurdun ki?
That's got your father beat right there.
Yani babandan bile iyi.
You'll be shipped out this morning right to your father's encampment.
Bu sabah babanın karargahına doğru yola çıkmış olacaksın.
I don't think it's wrong to want to take a driving lesson with your father, right?
İnsanın babasından sürücülük kursu almasının yanlış bi tarafı olduğunu sanmıyorum.
He's your father All right, Ruth, all right.
O senin baban. Tamam, Ruth.
No, you're right to do as your father says.
Hayır, babanın dediğini yapmakta haklısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]