English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your hand

Your hand translate Turkish

17,537 parallel translation
Give me your hand.
Elini uzat.
So, it was your hand that did the killing.
Öyleyse öldüren sizin elinizdi.
And it was your hand that did the killing at the quarry, too, wasn't it?
Ve taş ocağında öldüren de sizin elinizdi, değil mi?
- I'll put your phone by your hand.
- Telefonunuzu elinizin yanına koyuyorum.
Hold out your hand.
Elini uzat.
- Shh, shh, shh, shh. Let's see. Let me see your hand.
Elini göster bakayım.
Your mother... put a gun in your hand and darkness in your heart.
Annen, eline silah tutuşturup kalbine da kötülüğü zerk etti.
I want you to put your hand on this Bible.
Bu İncil'e el basmasını istiyorum.
I'd like to shake your hand.
Elinizi sıkmak istiyorum.
You couldn't give him the back of your hand,'cause he was god's special boy.
Elinin tersiyle bir şey veremezmişsin onlara çünkü onlar Tanrı'nın özel çocuğuymuş.
Don't use your hand.
Elini kullanma.
If your hand gets stuck, then what?
Ellerin sıkışsa ne olacak?
You can take your hand off my butt now.
Artık elini popomdan çekebilirsin.
Oh, I'd shake your hand, but I'm one of those suckers who catches a cold whether it's summer, spring, winter, or fall.
- Elini sıkardım ama yaz kış demeden grip olan tiplerdenim ben de.
But you boys stuck your hand in the fire tonight and it is my right to see you get burned.
Ama siz çocuklar bu gece elinizi ateşin içine soktunuz ve sizin yanmanızı seyretmek de benim hakkım.
- Well, you nearly blew your hand off.
- Kafayı yedin.
Put your hand down on that.
Elini şuraya koy.
You can't move your hand.
Elimi çekemezsin.
See, I knew you'd move your hand.
Elini çekeceğini biliyordum işte.
How's your hand, Sameen?
- Elin nasıl oldu Sameen?
How's your hand?
Elin nasıl?
Hey, take your hand off your radio for a minute.
Bir dakikalığına elini telsizden çek.
Try your hand at headhunting, Beowulf, it's better paid.
Şansını kelle avcılığında dene Beowulf. Daha iyi para var.
Give me your hand, from the depths of your disseminated pain.
Ver elini, yayılmış ağrının en derin yerinden.
Let me see your hand.
Elin.
Why won't you tell me how you broke your hand?
Bana elini nasıl kırdığını neden anlatmıyorsun?
Uh, you do know that you have your recorder pipe in your hand, right?
Elinde bir flüt olduğunu biliyorsun değil mi?
And, to add insult to injury, with my drink in your hand.
Ayrıca içkim de sende.
Give me your hand.
Elini ver.
- Give me your hand!
Elini ver!
Ontari, hold out your hand.
Ontari, elini getir.
So what will it be, then, Clarke... banishment from our lands forever or death by 49 cuts from your hand?
Ne olacak Clarke? Topraklarımızdan sürgün mü yoksa senin ellerinden çıkacak 49 kesikli ölüm mü?
Put your hand up.
- Elini üstüne koy.
Take your hand off me.
- Çek ellerini üzerimden.
Look at your hand.
Eline bak.
- Put your hand down.
- İndir elini.
Your boss is extending his hand.
Schmidt, dur.
What happened to your hand?
Eline ne oldu?
Give me your other hand.
Diğer elini ver. Diğer elini de ver.
Give me your other hand. Calm down, calm down. Calm down, calm down.
Sakinleş, sakinleş.
Y'all can go ahead and hand over your guns now.
Hadi silahları teslim edin bakalım.
Do you have any idea how hard it is to hand over your conscience to somebody else?
Vicdanını başka birine teslim etmenin,... ne kadar zor olduğu konusunda bir fikrin var mı?
Your kid is either a nice guy or he's giving hand jobs in an alley for rent.
Çocuğunuz ya iyi birisidir ya da kira için ara sokakta başkalarının çavuşu tokatlıyordur.
Raise your hand.
Elini kaldır.
Take the bow, with your right hand and hold your thumb there and your pinky there just nice and light.
Yayı sağ eline al. Başparmağını buraya, serçeparmağını da buraya koy. Hafifçe tut.
In'05, you joined the agency and trained at the Farm, scored in the top 10 % of your class, and displayed particular... creativity in hand-to-hand combat and evasive driving exercises.
2005'te teşkilata katılıp Farm'da eğitim almışsın. Sınıfının en iyi % 10'luk dilimine girmişsin. Göğüs göğse muharebede ve kaçamak sürüş eğitiminde yaratıcılığını konuşturmuşsun.
- Your right hand, grab your pistol.
Sağ elinle tabancanı kavra.
- Get your fucking hand...
- Çek şu sikik elini.
Finish up and hand in your work.
Tamamlayıp teslim edin.
God Put your left hand on the table Fuck you
Tanrı masaya Sol elinizi koyun jódete
You know that if you give me your little finger, I might take your whole hand.
Bilirsin bana elini verirsen, kolunu kaptırabilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]