English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your hands

Your hands translate Turkish

25,719 parallel translation
You want me to show you how to wrap your hands like your daddy?
Baban gibi eldiven giymeyi öğreteyim mi sana?
- Put your hands up.
- Put your hands up.
I'm sorry. I was told these are very sensitive documents and to only deliver them straight to Mr. Green or your hands.
Üzgünüm ama bana söylenene göre bu belgeler çok önemli ve ya doğrudan Bay Green'e ya da sizin elinize teslim etmeliyim.
Bruises on your hands?
Ellerinde morluk mu var?
When you're out late, when you're distant with me... when your hands are fucking covered in bruises.
Gece geç geldiğinde, benden uzak dururken ellerin morluklarla kaplıyken.
Now, put your hands in the air if you're a designated organ donor.
Organ donörü olanlar ellerini kaldırsın.
Let me see your hands!
Eller yukarı!
Jessica Day, take your hands off of this man.
Jessica Day, elini bu adamın üstünden çek.
No, that's very nice of you, but you got your hands full.
Hayır, çok düşüncelisin ama işin başından aşkın.
Get your hands up!
- Ellerini kaldır!
You're gonna have your hands full.
Elinin sağlam olması gerekecek.
Come out with your hands over your head!
Elleriniz başınızın üzerinde dışarı çıkın!
Mr. Howell, please get on your knees, put your hands behind your head.
Bay Howell dizlerinizin üstüne çökün ve ellerinizi başınızın arkasında birleştirin.
Nonsense, your hands are covered in soot.
Ben yapabilirim. Saçmalama, elinde iş var.
Hold onto it tightly and it will keep your hands dry.
Sıkıca tut ki ellerini kuru tutsun.
( engine sputtering ) Out of the car with your hands up!
Ellerin yukarıda arabadan çık!
Get out of the car and keep your hands where we can see them!
Araçtan çıkın ve ellerinizi görebileceğimiz şekilde tutun!
Remember to apply it just before bedtime, and be sure to wash your hands before and after you use it.
Yatmadan önce alın ve kullanırken ellerinizin temiz olduğundan emin olun.
Put your hands on your head.
Ellerini başını arkasına koy.
Get your hands off me.
Dokunma bana. Ben FBI'danım.
... put your hands together for Hellrazor!
Hellrazor için ellerinizi göreyim!
And now, ladies and gentlemen, put your hands together for Gunnar Lawless!
Şimdi bayanlar baylar ellerinizi Gunnar Lawless için kaldırıyoruz!
- Ah! - Put your hands down.
İndir ellerini.
Put your hands down, God damn it!
Ellerini indir, lanet olası!
Put up your hands!
Eller yukarı!
Put up your hands!
Ellerini kaldır!
Give me your hands.
- Ellerini uzat.
Jeez Louise, just give me your hands.
- Tanrım Louise, ellerini uzat işte.
Aren't your hands full enough with the harvest? With me?
Hasatla, benimle yeterince meşgul değil misin?
Don't just throw up your hands, say, oh, well, I- -
Ellerini açıp "Yaptık oldu." diyemezsin.
Put the tater tots back, finish your tacos, wash your hands, dinner's almost ready!
Çıtır patatesi bırak, takoları bitirin, ellerinizi yıkayın, yemek hazır sayılır!
So I say, "Now, look here, Gilmore. You keep your hands off my new car."
"Bana bak Gilmore, yeni arabama elini sürme sakın" dedim.
You're eating my granola with your hands?
- Granolamı ellerinle mi yiyorsun?
I need your hands.
Ellerine ihtiyacım var.
Now, both of you get your hands in there.
Şimdi ikiniz de ellerinizi buraya getirin.
Get your hands off me!
Çek ellerini üzerimden!
Your hands are clean.
Senin suçun yok.
[Groaning] Your hands... around another throat.
Ellerin, başka bir boğaza sarılmış.
Keep your hands on the wheel!
Elini direksiyonda tut!
I design all of my pieces to be experienced not just with the eyes... but with your hands.
Bütün parçalarını algılayabilirsin. Sadece gözlerinle değil aynı zamanda ellerinle de.
♪ ciappa your hands ♪
♪ Ellerinle sık ♪
[Frank] Get your fucking hands up.
[Frank] Get your fucking hands up.
Got to be nice, though, Dad, knowing that your company is in good hands and you can stay home all day long and just play with your kid.
Şirketinin emin ellerde olduğunu bilip tüm gün evde kalmak ve oğlunla oynayabilmek çok güzel bir şey olmalı baba.
Your treasure is in good hands.
Hazineniz emin ellerde.
You know, when I was your age, you broke a tool, you had to craft a new one with your own bare hands.
Biliyor musun, ben senin yaşındayken bir aleti kırarsan... kendi ellerinle yenisini yapmak zorunda kalırdın.
Hands in your lap.
Eller kucağa.
Put your fucking hands down!
İndir ulan ellerini!
I wanna see your goddamn hands, boy!
Lanet ellerini göster, evlat!
Okay, and now in your expert medical opinion, is it possible to suffer long-term vision problems after sustaining a head trauma like the one my client received at the hands of Lieutenant Kelly?
Şimdi, tıbbi uzmanlığınıza dayanarak Teğmen Kelly'nin müvekkilime uyguladığına benzer bir darbe uzun süreli bir görme sorununa yol açar mı?
Put an Andrew Jackson in the right hands, they'll stir your soup.
Doğru kişiye para verdin mi çorbanı bile karıştırır.
But rather than having good neighbors such as yourselves sign some cold legal document, how about you all raise your right hands and repeat after me?
Ama sizler gibi iyi komşulara soğuk bir yasal belge imzalatmaktansa sağ ellerinizi kaldırıp sözlerimi tekrarlamanızı istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]