English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ О ] / Объясняет

Объясняет translate Turkish

2,661 parallel translation
Я не видела, чтобы она валялась пьяной, но это объясняет, почему она всё время сосала эти дрянные леденцы.
Kütük gibi içtiğini bilmiyordum ama emdiği sefil armut şekerlerini açıklıyor.
Тем не менее, это не объясняет, почему мы здесь.
- Jessica siper olarak seni seçti.
Он не объясняет, где был ночью накануне дня, когда нашли Дэнни.
Danny'nin bulunmasından önceki gece yaptıklarını açıklamayacakmış.
Это объясняет, почему на платье так мало крови.
Bu da elbisede niye bu kadar az kan olduğunu açıklıyor.
Это объясняет телефонный звонок в округ Колумбия.
Bu başkentle yapılan görüşmeyi açıklıyor.
Я и сам сперва не поверил, но это единственное, что всё объясняет.
Başta ben de inanmamıştım ama bu en mantıklısı.
Это объясняет, почему убийца вышиб ему мозги из ружья, чтобы никто не заметил недостающего кусочка.
Katilin, neden tüfekle kafasını uçurduğu da belli oldu. Kimse bu parçaların eksik olduğunu fark etmesin diye.
Много чего объясняет, не так ли?
- Oldukça aydınlatıcı, değil mi?
Все равно это не объясняет почему он заменил надгробие.
Öyleyse mezar taşının değiştiğini bize neden söylemedi.
Это объясняет, почему его никто не искал.
Bu neden kimsenin onu aramadığını açıklıyor.
Отлично, это всё объясняет, кроме той части, где ты сказал, что Хранилище автоматически расширяется.
Muhteşem, tamam bu senin deponun otomatik genişlediğinden bahsettiğin kısım dışında her şeyi açıklıyor.
Ну, это объясняет, почему он не отвечает на звонки.
Şey, bu niye telefonuna cevap vermediğini açıklıyor.
Это объясняет ее одержимость.
Takıntısını açıklıyor.
Это ничего не объясняет!
Bu, hiçbir şeyi açıklamıyor.
Это объясняет, почему кто-то украл его.
Bu neden çalındığını açıklıyor.
И это объясняет, почему мы не нашли украденное добро ни у Холли, ни у Джои.
Ve bu, ganimetin neden Holly'nin ya da Joey'in evinde olmadığını açıklar.
Это объясняет, зачем Холли наняла Джои помощником.
Bu Holly'nin neden Joey'i işe almak zorunda kaldığını açıklar.
Значит, убийца мог взять её телефон и это объясняет полуночный звонок, который она никогда не делала.
Bu da katilin onun telefonunu almış olabileceğini ve yapmadığını iddia ettiği gece yarısı görüşmesini açıklıyor.
Это объясняет свист, когда мы резвимся по ночам.
Bu, geçen gece oynaşırken çıkan ıslık sesini açıklıyor.
Это объясняет повреждения, казавшиеся домашним насилием.
Bu durum, aile içi şiddetin olduğunu açıklar.
— Это объясняет, как Оливье понял, что я не Бет. Но это не объясняет, откуда Лики знает мое имя.
- Bu Olivier'in benim Beth olmadığımı nasıl anladığını açıklar ama Leekie'nin adımı nereden bildiğini açıklamaz.
Да, это все объясняет.
Tamam, bu kesinlikle açıklayıcı oldu.
Если она умерла от передозировки метилона, употребление наркотиков объясняет, почему смерть миссис Крейг наступила до того, как рак достиг своей последней стадии.
Eğer aşırı dozda methylone kullandıysa, Bayan Craig'in kanser olmadan önceki ileri evresi bunu açıklar.
У собак отвратительная память! Это прекрасно объясняет, что я не помню нашу встречу, когда ты был ребёнком.
Çocukken seninle tanıştığımı hatırlamamam gayet doğal.
Ну, это объясняет твою очаровывающую храбрость. Комплекс отказника срабатывает каждый раз.
Bu da senin bunca zamandır yaptığın etkileyici cesaretli davranışlarını açıklıyor.
Это объясняет все кражи.
Bu hırsızlıkları açıklıyor.
они убивают по несколько человек в год возможно больше это объясняет все эти нераскрытые убийства и пропажи
Her yıl birkaç insanı öldürüyorlar. Muhtemelen rapor edilenden daha fazlasını. Bence bu ölümleri ve kaybolmaları açıklıyor.
Это объясняет, почему ты больше не придерживаешься веганской диеты.
Sanırım bu vejetaryen vagonundan balıklama atlamanı açıklıyor.
Это вполне объясняет почему ты звонишь.
Oldukça iyi bir düzenek kurmuşsun.
Это объясняет всю боевую подготовку.
Bu milislerin varlığını tamamen açıklıyor.
Это кое-что объясняет.
- Şimdi anlaşılıyor.
И это все объясняет.
- Bu her şeyi açıklıyor.
Это объясняет, как его грузовик оказался у вашего дома.
Ki bu, kamyonetinin, neden sizin mülkünüzün yanında olduğu açıklayabilir.
Ну, это кое-что объясняет, а?
Bu bir çok şeyi açıklıyor, değil mi?
Всё равно это не объясняет того, где вы были в момент смерти Хейзел.
Bu hala, Hazel öldürüldüğünde nerede olduğunu açıklamıyor.
Всё равно, это не объясняет, почему у вас в комнате нашли журнал Хейзел.
Bu hala Hazel'ın not defterinin odanızde ne aradığını açıklamıyor.
Разумеется, это и объясняет следы от уколов на ногах Хейзел.
Tabi, bu Hazel'ın bacaklarındaki iğne izlerini açıklıyor.
Ну, это объясняет почему он мог напасть на нее, а не наоборот.
Bu, kadına saldırabileceğini açıklar, kadının ona saldırmasını değil.
Это объясняет твою шикарную фигуру.
Harika vücudunu açıklıyor.
это определённо объясняет твоё сияние...
Pigley 3, parlamanın sebebi anlaşıldı.
Нда... меня нужно отшлёпать потому что я очень дерзко себя... это объясняет поведение Сирила.
Pekâlâ... Sanırım bir tokadı hak ediyorum çünkü çok yaramazlık yaptım... KURTARICI
Но не объясняет почему Арчер в одиночку полетит на миссию.
Archer'ın bu operasyonu tek başına yürütmesini açıklamıyor.
Пластиковая игральная карта все объясняет.
Plastik kaplı iskambil kağıdı her şeyi açıklıyor.
- Объясняет гнев.
Bu denli öfkenin açıklaması bu.
Это объясняет мою тягу к прачечным, правда?
Çamaşıra olan yatkınlığım açıklanmış oldu böylece.
Это объясняет участие Хабиба.
Habib ondan işin içinde yani.
Многое объясняет.
Birçok şeyi açıklıyor.
Весь этот мелодраматизм отлично объясняет твои 3 развода.
Bu kadar yaygara koparman, neden üç kere boşandığını açıklıyor.
О, это всё объясняет.
Şimdi anlaşılıyor.
Это не объясняет, как кто-то сумел его повалить.
Neden birisinin ondan önce davrandığını açıklamıyor.
Это всё равно не объясняет оружие в его квартире. Верно.
Yine de bu dairesindeki silahlara bir açıklık getirmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]