Bir de bu var translate English
2,069 parallel translation
Bir de bu var.
I also brought you this.
Ve zira bir de bu var, çöpte buldum.
And then there's this, which I found... In the garbage.
Bu hikâyede ise ne bir anlam ne de sebep var. - Her şey rastgele.
This story just says, there's no rhyme or reason, everything's random.
1970'lerin ortalarından bu yana kadınlarda adına öz saygı denen bir şey var. Bende de var.
You see, there's this thing that women have had since the mid-1970s, it's called self-worth, and I have it.
Asilzadelerin doğranırken ağlayışlarını görmeyi ne kadar istesem de, bu gece bir randevum var.
As much as I would love to see aristocrats torn to shreds, I have a date tonight.
Yine de, çıkmak üzere olduğumuz bu yola tamamen güvenli ve ihtiyatlı bir şekilde çıkacağımıza dair güvenceye ihtiyacım var.
At any rate, I need some assurances that we're gonna go about this in a manner that is extremely safe and cautious.
Bir de bu çok önemli mektup var.
And you got this very important piece of mail.
Olay da bu işte başarılı olduğumuz takdirde büyükleri de bize vermen şeklindeydi. Şu anda Clearasil'den daha büyük bir müşterim var.
And the idea was if we do well by this account, you'll give us a shot at the big one, because right now I have bigger business than Clearasil.
Bu arada unutmadan ; size bırakılmış bir de anahtar var.
There is also a key left for you...
Bunlar büyük planlar ama Steve sadece oğlu ve Puddle okula gidebilsin diye burada kalmamıza izin veriyor. Yani işin bir de bu yönü var.
Well, big plans, but Steve really is just the son, and he is letting us stay here so Puddle can go to school, so there is that.
Belki de öyle bir şey değil, bu bir anlamda hile... Belki de şeylerin sadece nominal değerlerini almalıyız, Ve belki de aslında orada ne varsa olan da o dur... evren etrafında ne hayalet ne de karanlık madde var.
It's cheating in a sense that maybe it's not like that and maybe we should just take things face value and in fact what's out there is what there is... there's no dark matter, no ghosts around the universe.
Benim bir teorim var, eğer telefonlar, mesajlardan sonra icat edilmiş olsaydı, muhtemelen hepimiz, "bu harika! Gerçekten de seslerini duyabiliyoruz" derdik ve artık kimse mesajlaşmazdı.
I got this theory that if the phone was invented after texting we'd all be like, "This is amazing, You can actually hear their voice."
Bu harika izlerden anlaşılacağı üzeri Satürn'de de etkileyici bir görüntü var.
Saturn, too, puts on an impressive display as seen in this remarkable footage.
Temel araç, bu bölgede çok yaygın olan çakmaktaşı olmuştu. Göbeklitepe'de çakmaktaşı aletlerden tonlarca var, Taş Devri insanları için gayet normal bir araçtı.
The main tool had been flint, which is very common in this region, in Gobeklitepe there are tons of flint tools, it was a normal tool for Stone Age people.
Senin için üzülecek ne sabrım ne de vaktim var. O yüzden bu tek seferlik bir öneri.
Now, I neither have the patience or the time to feel sorry for you, so this is a one-time offer.
İlk kros yılımda bu hiç de iyi bir başlangıç değil. Bowling kalemimiz var...
This is just not a good way to start my first year... on cross-country.
Senin var ama. Hepimizin istediği de bu. Bir seçenek, bir şans.
that's all we want... a choice, a chance.
Bu arada tabi bir de uzaylıların, kaçırılanlara yerleştirdikleri şu çipler var.
And then of course there's the alien implant that's used to track the abductees.
Ve bir de bu var.
And then there's this.
Sen de güçlü ve asil bir kadınsın ve baktığın bir aile var, odadaki herkesin elde ettiğinden daha büyük bir başarı bu.
And you are a strong, dignified woman Who's raising a family, a bigger accomplishment Than anybody else in that room.
Bu elimde bir çeyreklik diğerinde de sıradan bir yumurta var.
In this hand I have a quarter And in the other, an ordinary egg.
Bu elimde bir çeyreklik diğerinde de sıradan bir yumurta var.
In this hand I have a quarter. And in the other hand, an ordinary egg.
Ve bu sorun konusunda kendisini yeterince tuhaf hissediyor. Ve kontrol edemediği dürtüleri var. Ve bunun sende de olduğunu ona söylemek yerine ona bir maske taktın.
And he's feeling weird enough about this problem, and he has impulses he doesn't know how to control, and instead of telling him that you have it, too, you put a mask on him.
İkimiz de bir şey de fikir birliği yapalım bu oynadığın kartın bir zaman aşımı var.
And let's both agree on one thing right now. There's a statute of limitations on playing that card.
Harika bir yeteneğin var anne, harika, belki de en kıymetli olan şey de bu.
You have an amazing gift, mom, amazing, maybe the most precious there is.
Sadece, bu akşam ufak bir randevum var, ama sen de o sürede toparlanmış ve yerleşmiş olursun.
I do have one little engagement this evening, but that'll give you time to get unpacked and settled.
Siz sadece bisiklete çarptığınızı söylüyorsunuz ama bu konuda ne bir kanıt ne de bir görgü tanığı var.
You just admitted you ran over the bicycle but in circumstances for which there are neither proof nor witnesses.
Bu her ne kadar hoşuma gitse de Jeffrey, eğer fırlatma zamanı burada olmazsanız şehir koleji kazanır ve Greendale de özgeçmişimde kimsenin aramadığı çünkü var olmayan bir okul haline gelir.
Okay, as much as I might enjoy that, Jeffrey, if you don't get back here in time for the launch, City College wins, and Greendale becomes just another school on my resume that no one can call, because it doesn't exist.
Müdür olarak bu enstitüde geniş bir sorumluluk alanım var. Bu zaman çalış-oku çizelgelerini imzalamak gibi basit işlerden üst düzey eğitim müfredatını hazırlamaya kadar uzanıyor. Bu sırada okuldaki tüm öğrencilerin de güvenliğinden emin olmam gerekiyor.
As Headmaster, I have a wide array of responsibilities at this institution- - from simple administrative tasks, like signing these work-study timecards, to creating an educational curriculum of the highest order, all the while ensuring the safety of every student in the school,
- Bir de lanet soruşturmanın başladığı Johnson var. Ki bu ona pek arkadaş kazandırmadı.
- Then there's Johnson, who started the damn investigation to begin with, which didn't exactly win him any friends.
Bir de bu adres var.
I've also got this address.
Barda adam pataklamaktan kafeler de bomba patlatacak kadar ileri gitmiş... bu çok büyük bir adım, arada çok büyük mesafe var...
From beating people up in bars to planting bombs in coffee shops? That's... That's a huge leap.
Hadi ama Henry, ikimiz de biliyoruz ki bu durumlarda pazarlık yapmama konusunda sıkı bir politikamız var.
Come on, Henry, you and I both know we have a strict policy of nonnegotiating in situations like this.
Benim hayran olduğum bir şey ise Lisi'de bu cesaret ve cüret var ama bu onun haklı olduğu anlamına gelmez, tamam mı?
And a thing that I admire about is that Lisi has that courage and audacity, which doesn't mean I think he's right, okay?
- Ama senin bir ailen var. Ben çok özel bir insanım. Bu hayata katlanabilecek birini bulmadan önce ben de çok hatalar yaptım hem kendimi, hem de birilerini incittim.
I'm a very special person, and I, uh, made a lot of mistakes... and I got hurt and hurt some people before I finally found someone who could stand the life.
Her yere baktım ama bir de Kiara var bir de bu sıcaklar, eve dönerse diye evde olmalıydım.
I've looked everywhere, but I've got Kiara, and... and with this heat, I had to come back in case she came home.
3, 7, 12 ve 15. kasetlerde gereken her şey var. Bir de bu tabii ki.
Tapes 3, 7, 12, and 15 have everything we need, plus this one, of course.
Bu Bayan Beeton'ın Hanehalkı Yönetimi kitabı. Bu Victoria dönemi klasiğinde evi doğru ve verimli bir şekilde yönetmek için hizmetçilerinizi nasıl kovmanız gerektiği de dahil bilmeniz gereken her şey var.
This is Mrs Beeton's Book Of Household Management, a Victorian classic which contains pretty well everything you need to know about how to run a household efficiently and well, including how to sack your servants.
Bu örnekte büyük bir pençe de var.
But in this case is has a big claw attached.
Evet, ben de Devon'dan bu hoş geldin hediyesini aldım ana caddede harika bir kaplıcası var.
Yeah, and I got this welcoming gift from this woman, Devon, who has this amazing spa on main street.
İlk bakışta, şişelerden ve tüplerden oluşan bir ürün yelpazesini andırıyor, aslında dikkatlice tasarlanmış, hepsinden önce, burada bir şişe var bu buharlaşan bir okyanusu temsil ediyor, ve buradaki bir başka şişe ile ilintili ve bu şişe de atmosferi temsil ediyor..
At first glance, it looks like just an assortment of flasks and tubes, but this was carefully designed to, first of all, have a flask that would represent an evaporating ocean, and that was connected to a flask that represented the atmosphere.
Jack belki de tarifi çok iyi bir şekilde bulmuş olabilir yaşamın en erken hücre yapısının, fakat yaşam için gerçekten doğru mu, bu hücrelerin bir yaşam mayasına ihtiyacı var - - genler.
Jack may very well have found the recipe for life's earliest cell structure, but to be truly alive, those cells need one vital ingredient - - genes.
bir yukarı, bir aşağı kuark birlikteler farklı şekillerde de olsa sonuçta atom çekirdeğini oluşturur bir elektron atom etrafında devran eder bir de nötrino radyoaktif işlemlerde oluşan, bu temel parçacıkların her şeyin onlardan yapıldığını görürüz ışıkta foton da var şu anda görüyoruz
Throw in a neutrino, which is created in radioactive processes, and that's the basic particles that make up everything that you see around you. There's also the photon of light, which we are seeing with right now, and that pretty well is it.
Bu söylediğin kulağa çok hoş gelse de benim daha iyi bir fikrim var.
Well, as appealing as that sounds I think I got an idea.
Belki de bu yüzden o kadar iyi bir point guard'sın. Çevresel görüş var.
Hey, maybe that's why you're such a good point guard, peripheral vision.
Ben de cüreti veya bizim oralarda beyin yerine bok var dedikleri şeyi, bu istasyonun açık kalması için merkeze gidip derdimizi anlatmak yerine lanet bir barbeküye bel bağlamak falan sanıyordum.
See, I thought chutzpah, or where I come from shit for brains, is hitching our bets for this house staying open on a goddamn barbeque rather than going down to H.Q. And making our case.
Bu çocuk o partiden beri bizi biliyor ve de onda bizim fotomuz var. Ama sen yinede bir şey demeyecek miydin?
And so now this kid who's known since homecoming has a picture of us and you weren't going to say anything?
Bu adamların ikisinde de kesinlikle yakın mesafeden atılan bir mermiyle oluşmuş giriş yarası var, tamam mı?
Both these guys have the exact same close-contact entrance wounds, okay?
- Ben de onu çok sevdim. Bu yüzden daha da çok üzülüyorum ama onun güvenilir bir aileye ihtiyacı var.
And I really like him, which is what pains me so much about this, but...
Bu arada artık bir evim de var.
Oh, and, uh, I have a house now.
Bu adam George Pimsleur Hancock Alarm Güvenliği'nde çalışıyor o evrak çantasının içinde de taktıkları tüm alarm sistemlerinin şematiklerinin ve kodlarının bulunduğu bir klasör var.
That's George Pimsleur... Works at Hancock alarm security, And in that briefcase is a binder
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de bu 17
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir de bana sor 80
bir de bu 17
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir deneyeyim 52
bir dene bakalım 29
bir de ben deneyeyim 31
bir de şöyle düşün 17
bir de şuna bak 16
bir de şimdi bak 16
bir değil 26
bu var 20
bir dakika 5689
bir dakikaya geliyorum 18
bir dene bakalım 29
bir de ben deneyeyim 31
bir de şöyle düşün 17
bir de şuna bak 16
bir de şimdi bak 16
bir değil 26
bu var 20
bir dakika 5689
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dilek tut 57
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dakika bekler misiniz 17
bir dolar 65
bir dakika sürmez 36
bir dilek tut 57
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dakika bekler misiniz 17
bir dolar 65
bir dakika sürmez 36