English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Küçük ağaç

Küçük ağaç translate English

255 parallel translation
Küçük ağaç iyi mi?
Is the little tree all right?
Kızıl ağaç, küçük ağaç,
Scarlet tree, little tree,
- Şuraya bırakın, küçük ağaç kesiciler.
- Put it there, young feller.
Küçük ağaç muhteşem.
Gorgeous little tree.
Hector dışarıda, Küçük Willie'ye noel ağacı aldı.
Hector's out there with a Christmas tree for little Willie.
Sonra hep beraber üzerinde yıldırımın yarısını yaktığı bir ağaç ve kulube olan o küçük tepeyi bulmamız gerek.
Then ali we have to do is find the knoill upon which stands a tree half-shattered by lightning. And the cabin.
Küçük bir ağaç gibi.
Like a little tree!
Bir ırmağı ve küçük bir gölü vardır küçücük her taraf ağaç, ve her türlü havada muhteşem bir...
There's a brook and a small lake no size, really and a patch of woods, and in any kind of weather it's the most wonderful...
Uyan, çam ağacından yapılmış küçük kukla.
Little puppet made of pine, wake.
Bu sabah bana gönderdiğiniz küçük Noel ağacını aldığımda gerçekten çok duygulandım.
This morning when I received the little Christmas tree you all sent me I was deeply moved.
- Küçük bir tepe ve ağaç var.
There's a hill and a tree...
Tohum küçük ama belki ağaç çok büyük olur.
The seed is small maybe the tree will grow big.
Zaman taş döşeli bahçede geçti ve küçük meşe ağacı büyüdü.
Time was passing by in the rockery, and little oak became big.
Ve en incesinden küçük bir huş ağacı bile dans eder gibi eğilecek iki küçük ayağı üzerinde tekrar doğrulacaktır.
And the thinnest little birch tree, it'll bend over dancing... and spring right back up again on its two little feet.
Ağaç kurbağaları ve küçük yılanlardan daha iyidir.
Well, it's better than tree toads and garter snakes.
Sizi küçük köşke yerleştireceğiz... böylece ağaç tepesinde uyuyabileceksiniz.
We'll put you up in the little pavilion... where you'll be sleeping practically in the treetops.
Eskiden ev ile meyve bahçesinin arasında küçük bir incir ağacımız vardı.
You know... we used to have a little fig tree... between the house and the orchard.
Küçük incir ağacının meyve vermesi, kutlama yapmayı gerektirecek kadar harika bir şey gibi görünüyordu.
It seemed such a wonderful thing for the little fig tree to bear... that it called for a celebration.
Küçük incir ağacına astım çünkü savaşı kazanmıştı ve meyve verecekti.
And I hung the little fig tree with them... because it won the battle... and it would bear.
5 km. ilerde o küçük duka'dan sonra bir ağaç var.
Three miles down the road, past that little duka, is a tree.
Hatta, Küçük Asya'da bir ağacın kralı olsan bile.
Even if it's only of a tree in Asia Minor.
Evlendiğim zaman küçük beyaz bir ev istiyorum. Bahçesinde bir ağacı olan.
When I get married I want a little white house with a tree in the front yard.
Bu küçük ağacı almamalıydım.
I shouldn't have picked this little tree.
Bu küçük ağacı eve alıp süsleyeceğim ve oyunumuzda gerçekten işe yarayacağını görecekler.
I'll take this little tree home and decorate it and I'll show them it really will work in our play.
Bu kadar kötü küçük bir ağaç olacağını hiç düşünmemiştim.
I never thought it was such a bad little tree.
Şimdi de bir bale gösterisi, "Küçük Kayın Ağacı"
Now a ballet composition - "A Little Birch Tree."
Küçük bir huş ağacı diktiğimde ve sonra baktığımda -
When I plant a little birch tree and then see...
Küçük ağacın başı dertte.
That little tree is in trouble.
Küçük bir kızken, arka bahçemiz bu bahçede de bir armut ağacımız vardı.
When I was a little girl, we had a backyard... and there was a pear tree in this backyard.
Biliyorsun, Vaiz o küçük kiraz ağacına epeydir emek veriyor.
You know, Preacher tend that little cherry tree for a long time now.
İçinde, küçük bir ateş çıktı ve bütün ağacı yuttu.
Inside, a small fire grew and devoured the tree.
MacDonald, nasıl küçük bir çocuğa bu kadar dikkatsiz davranılıyor ağacın dalı nasıl kırılıp düşüyor?
MacDonald, how can a benevolent God allow a branch of his own tree to crack and injure an innocent child?
Kendi küçük ağacından başka nereye asılacaktı ki?
Where else should it be but hung on her own little tree?
Tambuti ağacının çekirdekleri hoplayıp zıplıyor çünkü her birinin içinde hıçkıran küçük kurtlar var.
The seeds of the tambuti tree jump and cavort because inside each one there's a little worm with the hiccups.
Büyük bir ağaç gibi ve tohumun düştüğü yerde küçük bir ağaç.
Like a great big tree, and a little baby tree in its shade where the acorn fell.
Benim küçük limon ağacım, limonla dolu.
My little lemon tree, full of lemons, woman of Vissani,
Ve noel ağacını süslediğinde,..... Flyn'in küçük bir kız gibi verdiği tepkiyi.
and how Flyn was so impressed as a tiny girl when Mother decorated a Christmas tree.
Bu küçük canlılar da şüphesiz onlarla birlikte ağaç gövdesine tırmandı.
And these little creatures doubtless clambered up the stems and trunks after them.
Ağaç gövdelerindeki deliklerde yaşayan ve yerdeki kayın yapraklarının arasında koşturan küçük, sıcakkanlı, kıllı canlılar bulunur. Yavrularını da Amerikan opossumlarıyla aynı şekilde doğururlar.
Living in holes in their trunks and scurrying around in the beech leaves on the floor, are small, warm-blooded, furry creatures that bear their young in the same way as the American opossums : marsupials.
Babaları küçük bir bitkiyse, çocukları ağaç olmak ister.
If the father's a tiny plant, he wants his son to be a tree.
Küçük Kaliforniya kaba ağacı.
the little californian root tree
- Küçük ağacımı buduyorum.
- I'm trimming my baby tree.
Babam bu gece süslemek için küçük bir Noel ağacı aldı.
The father bought a Christmas tree to decorarmos soon. In the car.
Kaplan avı için, kaç defa küçük bir çocuğu, iple ağaca bağlayarak ağacın üstünde tüfeğinizle pusuya yattınız?
How many times have you not tethered a young kid under a tree, laid above it with your rifle, and waited for your bait to bring up your tiger?
Herbirinin içinde küçük sürprizler olan bir sürü şeker ağacını ardiyeye koydum.
I have put many beautiful pinatas in the storeroom... each of them filled with little surprises.
" William Blake küçük bir çocukken bir tarlanın ortasında bir ağacın altında...
"When, as a boy, William Blake saw the prophet Ezekiel under a tree..."
Bütün hediyelerimizi, küçük ağacımızın altına koyalım.
So we put all our presents under our little tree.
Uzun meşe ağacındaki her küçük kuş
Every little bird in the tall oak tree
Bir ağaç vardı. Bu küçük kuşlarla doluydu. Bir el bombası patlayıp ağacı yerle bir etti.
... there was this tree and it was full of these white birds and a grenade blew it all to hell.
Bir dizi noel ağacın var. Küçük olan cadılar bayramı malzemelerinin içinde.
You got a train around the christmas tree... and little ones in halloween outfits.
Bu ağaç üzerinde, hayvanlar ve bitkilerin çok küçük bir kısmı bulunuyor.
This is a tiny fraction of the number of animals and plants that there should be on this tree.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]