English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Küçük kızım

Küçük kızım translate English

4,049 parallel translation
Eve gittiğimde küçük kızım acıkmış ağlayarak, kirli bezler içinde oturuyordu.
When I got home... My little girl was hungry, crying hysterically, sitting in... dirty diapers.
Sizce küçük kızımı ya da annesini inciltecek birşey yapar mıyım?
You think I'd do something to hurt my little girl or her mom?
O kadını parçaladığımı görsün diye küçük kızımı yeminli ifadeye çağırdın ki onu yaptım da, çünkü benim işim bu.
You put my little girl in that deposition so she could see me shred that woman, which I did because that's my job.
Benim küçük kızım.
My little girl.
Küçük kızımı kesip biçmek isteyen doktor sen misin?
Are you the one... who wants to hack my little girl into pieces? !
Küçük kızımıza göz kulak olmalıyım Cy.
I'm gonna take care of our baby girl, Cy.
Eğer bunu şimdi yapmazsam bizim küçük kızımıza zarar verecekler ve bir daha onu asla görememeyeceğiz.
If I don't do this right now, they're gonna hurt our little girl and we're never gonna see her again.
Bu düğüne nasıl gideyim, onun yanında durayım, ve küçük kızımın kendini aynı acıya maruz bırakmasını nasıl izleyeyim.
So... how am I supposed to go to that wedding, stand next to them, and watch my little girl open herself up to that same pain?
Küçük kızım için yapamayacağım şey yok.
There's nothing I wouldn't do for my little girl.
Küçük kızım...
Oh, little girl.
Benim küçük kızım yoğun bakımda, bir daha asla çıkamayabilir Ancak Santoya'ya göre bazı haydutların hakları daha önemliymiş.
My little girl is in an ICU bed she may never get out of, but Santoya said the rights of some thugs were more important.
İster inan ister inanma, Derek, küçük kızım şimdi 23 yaşında olmalı.
Believe it or not, Derek, my little girl would be 23 now.
Buna nasıl bahane bulmak istiyorsan öyle olsun küçük kızım sen sadece Aqualad'la ilgilen ve Kara Vatozu bana bırak.
Rationalize it however you want, little girl, just handle Aqualad and leave Black Manta to me.
O kurşun benden küçük kızımı aldığında içim dışım paramparça olmuş gibiydi.
When that stray bullet... took my little girl... It was like I'd been torn apart from the inside out.
Benim küçük kızım.
My baby girl.
Küçük kızım bir avukat olacak.
My baby's going to be a lawyer.
Küçük kızımı bulun.
Find my little girl.
Sadece kutlama yapacağım ve küçük kızımı dışarıya öğle yemeğine çıkaracağım.
Oh, I'm just going to celebrate and take my little girl out to lunch!
Bana küçük kızımı hatırlatmıyorsa tabii.
Unless it reminds me of my little girl.
Küçük kızımı acı içinde görmek beni de acıtıyordu.
Well, it hurt me, too, seein my little girl in so much pain.
Sonuncusunu, senin küçük kamyoncu kızının harç parası için kendimi satmayı kabul ettiğimde kullandım.
Okay, well, I used the last of that when I agreed to sell myself out for your little trucker girl's tuition money.
O zaman, küçük hırslı İspanyol kızımızın annenle olan anlaşmasını ahlâken ihlâli etmiş olur.
Well, that puts our ambitious little señorita in moral violation of her contract with your mother, doesn't it?
Hayatta payımıza düşenleri kabullenmek zorundayız galiba. Ben güzeller güzeli, muhteşem azıcık kabız küçük bir çocuğun annesi olmak zorundayım. Sen de Robin'le Barney'nin o grubu tutmasına izin vermelisin.
I just think we have to accept our lots in life, and I have to be a mom to a... a beautiful, wonderful- - if slightly constipated- - little boy, and... you have to let Robin and Barney get a band.
Seni özleyeceğim küçük kız.
You know, I'm gonna miss you, little girl.
Çünkü beni doğum günüm için dışarıya çıkarıp aileme karşı savaştığımı ve "Otur aşağıya küçük kız bunu halledemezsin." dediğin için.
Because you took me out for my birthday and told me you were picking a fight with my family and said, "Sit it out, little girl. You can't handle this."
Bu konuda hata yapayım deme kız arkadaşı kankanın önünde, o küçük erkeksi götünle yerleri silerim ona göre.
Make no mistake about it I'll swipe the floor with your little baby butch bitch ass right in front of your little skankho girlfriend.
Her şey bir yana, eğer küçük bir kız olsaydım,... bu şeyin içinde çok eğlenirdim.
In all seriousness, if I was a little girl, this thing would bring me a lot of joy.
Küçük kız, sakın o emaili açma. Aman Tanrım.
Little girl, do not open that email--oh, my God.
Bu arada o deri kıyafeti mi yoksa küçük okul kızı üniformasını mı giymemi istemiştin?
By the way, did you want me to wear that latex bodysuit or the little schoolgirl outfit?
Beyninden birden fazla tümör olan bir çocuğu tedavi ediyorum ve başka küçük bir kız, optik gliyomu var..... ve bu körlüğe neden olur.
I'm treating one child with multiple tumors in his brain, and another little girl has an optic glioma which is causing her blindness.
Jimmy, sanırım küçük çiçekçi kızımızın koridordan nasıl yürüteceğimizi buldum.
Jimmy, I think I finally found a way to get our little flower girl all the way down the aisle.
Ağır ol bakalım, küçük kız, tamam mı?
All right, just take it easy, little girl, okay?
Neler yapmayı göze aldığımı bilmiyorsun, küçük kız.
You got no idea what I'm willing to do, little girl.
Bu küçük kızın Noel'ini mahvettim bir kaç kötü kayak çaldığım için.
I ruined this little girl's Christmas all because I stole some lousy skis.
Gerçekten, ama hâlâ beni hiçbir şey bilmeyen küçük kız sanıyor ve sonsuza kadar onun kuklası olmayacağım.
I thought you were really great. Get out.
Gidip kıçını çilekli krepe silsene küçük mızmız.
Why don't you wipe your butt with a little strawberry crepe, you little whiner?
# İçten bir şekilde şarkı söyleyen bir çocuk gibi gülümsüyorum. # # Şimdi kalbim seni ayırana dek sıkışıyor. # # Bu arsız küçük çocuk Bonnie Lass'ını buldu. #
* I'm smiling like a chap who sings a song in his heart * * and now my heart is pounding till the day you part * * this cheeky little chap has found his Bonnie lass * * and that's what makes a cheeky chappy happy *
ve küçük bir kızım da olsun istedim, ama bu kadar sıkıntıyı tekrar yaşamaya gözüm kesmedi.
And I wanted a little girl, but I couldn't go through all that again.
Ve küçük kırmızı yıldızım, hâlâ bir yerde duruyordur.
I believe I have a small red star lying around somewhere.
Çünkü bu arada, küçük kız kardeş iyilerin takımına katılmaya karar verdi.
'cause little sister decided to join team good guys for the time being.
Artık küçük bir kız değilim.
I'm not some little girl.
Sana beş kuruş bile vermiyorum küçük kız.
I'm not giving you any money, little girl.
"Çünkü kız arkadaşlarımız penislerimizi çok küçük buluyor." dediler.
THEY SAID, " IT'S BECAUSE OUR GIRLFRIENDS SAY WE'RE TOO SMALL.
Zanlı, 17 Nisan'da küçük kızı bakım merkezi civarından kaçırmıştı.
The kidnap-murder victim had gone missing on April 17 on her way home from daycare
- Küçük bir kızım var.
I have a little girl.
Onu seven kocası Jack'i küçük oğlu Carl'ı ve üvey kız kardeşi, benim kızım Charlotte'u geride bırakıp gitti.
She leaves behind her loving husband Jack, her young son Carl... And her half sister, my daughter Charlotte.
Belli ki, lisedeki kız arkadaşımı hamile bırakmam ve annesi seri katil olan bir küçük torun vermem ; bir yer kiralayacak ve çikolata şelalesi yaptırılacak kadar büyük olaylar değiller.
And I know that, uh, knocking up my high school girlfriend and giving you a great-grandchild whose mother is a serial killer, aren't exactly reasons to rent out a hall and have a chocolate fountain.
Topluma ahlakı yeniden kazandırmak ve kızlarımızı nazikçe küçük kuyruklarından tutup "Uslu dur seni küçük tavşan." demek için tek şansımız.
( Harp plays glissando ) This is our chance to restore decency, to take our daughters gently by the weave and say, "slow down, you little ratchet."
Alsak nasıl olur diyorum o küçük kızı evlatlık alsak?
I'm just saying what if... We adopted that little girl?
- Tamam, bak... Model olan eski kız arkadaşım dediğinden bir şey anlamadığım küçük bir Hintliyle evleniyor.
Okay, look, my model ex-girlfriend is getting married to some small little Indian man who I just don't understand.
Çünkü fırçalamayla kaçırdığınız küçük kırmızı noktalar varsa incelemek zorundayım.
'Cause I have to examine your teeth to see if there's any tiny red spots where you might have missed brushing.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]