Ama olmuyor translate Spanish
1,572 parallel translation
Uğraşıyorum ama olmuyor.
Lo he intentado.
Yapmak istediğinin farkındayım ama olmuyor.
Sé que quieres hacer esto, pero creo que no está funcionando.
Ama olmuyor işte!
y mis pasos titubean.
Acın geçsin istiyorsun ama olmuyor, değil mi?
¿ Sobre querer que se vaya el dolor, pero no lo hace?
Ama olmuyor işte.
Pero no cuadra.
Ama olmuyor.
Y no sale.
Ha bire çabalıyorum. Karşılığında bir şeyler bekliyorum ama olmuyor işte.
Lo intenté y lo intenté, esperando algo a cambio, y nunca llegó.
Öneriyorum ama olmuyor.
Me ofrecería, pero no va funcionar.
Adaletin yerini bulacağını düşünüyormuşum. Ama olmuyor.
♪ Eres eterno para mí ♪
Hatırlamaya çalışıyorum ama olmuyor.
Estoy intentando recordar pero no puedo.
Teyzenin arkadaşının endişeli olduğuna eminim,... ama bu şekilde olmuyor.
Estoy seguro de que esta amiga de tu tía está muy preocupada pero no funciona de esa manera.
Harika bir ilk buluşma yaşadık falan ama sence de tuhaf olmuyor mu?
Quiero decir, tuve una primera cita genial y todo ¿ pero no crees que eso es raro?
Bu hiç uygun bir cevap olmuyor ama.
Ámame, ámame Dime que me amas Ésa no es una respuesta proporcionada.
Hadi ama, burada gülümsetecek çok şey olmuyor.
Vamos, no es malo divertirse un poco.
- Bunun şu anda bir faydası olmuyor ama.
Eso no me ayuda ahora.
Ama asla hiçbir şeye ihtiyacın olmuyor.
Aunque nunca necesitas nada.
"Bir masum cezalandırılacağına, 10 suçlu serbest kalsın daha iyi." deriz ama deneyimlerime göre işler her zaman öyle olmuyor.
Decimos : "Mejor diez culpables libres que un inocente castigado" pero por experiencia sé que no siempre es así.
Ah, bu sizden birine olunca adil olmuyor ama değil mi? Peki ya şimdi?
Ah, no parece muy justo cuando le sucede a uno de los tuyos, ¿ verdad?
Bakıcılık yapmaktan hoşlanmıyor değilim ama sizce de yeteneğimi boşa harcamış olmuyor muyum?
No es que me moleste ser niñera ¿ pero no cree que es desperdiciar mi talento?
Düğünden birkaç gün önce gelip bana yardımcı olmak istedi, ama pek olmuyor.
Vino antes para ayudarnos con la boda, pero todo está peor. - ¿ Cómo es?
... Rory'nin arayıp teklif ettiğini söyleyeceğini sanıyorum. Ama o olmuyor.
Cada vez que suena el teléfono, pienso que va a ser ella contándome que está pasando, pero no es.
Aceleye getirmemek böyle olmuyor ama.
No es exactamente ir lento.
Ama hisler hiçbir zaman dahil olmuyor.
Pero los sentimientos nunca afloran.
"Ama hiç para kazanamıyorlar ve asla yeterli olmuyor."
Pero no hace dinero y nunca alcanza
Tuşa basıp duruyorum, ama hiç bir şey olmuyor.
Sigo presionando el botón, pero no pasa nada.
Açıkça söylemenin her zaman yardımı olmuyor ama...
- No siempre es bueno hacerlo, pero...
İyi ama onun herşeyden haberi olmuyor mu?
Bueno, ¿ no es él el que todo lo sabe y eso?
Ben de kardeşinin siyasetten çekilmesini ve duygusal yönden bütünlüğünü gönülden istiyorum. Ama ikisi birden olmuyor.
Mi mayor ilusión era que tu hermano dejara la política... y buscara una vida de integridad emocional, pero éso tampoco ha pasado.
Bir asteroid Mars'a çarptığı zaman pek çok şeyi havaya uçuruyor. Ama püskürenler Ay'daki gibi kuru toz huzmeleri ve enkaz şeklinde olmuyor. Daha çok çamur gibi, bulamaç gibi oluyor.
Este asteroide ha golpeado Marte explotando mucha materia, este no se apaga derramando el polvo como en la Luna y haciendo rayos y escombros sino que deja una clase de mezcla fangosa de materia.
Hadi ama Fi, her gün böyle kurgusal Hikayeleri okuma şansın olmuyor...
Vamos, Fi, no siempre puedes leer una ficción que haga un recuento de tu vida.
Olmuyor ama böyle, ben mutluyken sen böyle perişan.
Es sólo que parece mal que yo esté tan feliz, y tú miserable.
Ama bu çözemediğin denklemin çözümü olmuyor mu?
Pero ¿ eso no soluciona el problema que estabas teniendo?
Belli olmuyor ama Aubrey ve Dominion'ın batı caddeleri arasında Portage Caddesi'yle Assiniboine arasında tuhaflıklarla dolu, muazzam bir oyun bahçesi vardı.
Nadie lo diría, pero entre las calles del West End de Aubrey y Dominion, entre la Avenida Portage y el Assiniboine, se extendía un inmenso parque de diversiones. repleto de cosas raras.
Don'un ofsine gittiğimde, kraliçeler gibi karşılanmayı bekliyordum. Ama hiç olmuyor.
Siempre espero un trato especial cuando voy al despacho de Don, y raras veces lo obtengo.
- Bu onun daha sonra dairede kızı öldürmesine engel olmuyor ama.
Eso no significa que no fuera al apartamento a asesinarla.
Şu an ki ev arkadaşı da iyi ama, aynı olmuyor.
Natasha, la viste antes. Me cae bien pero no es lo mismo.
Nasıl oluyor da, Barney herkesle düşüp kalkan bir kadınla çıkarken hepimizin ona yüklenmesine izin oluyor ama sen bir fosilin babasıyla yatınca benim tek kelime etme hakkım olmuyor?
¿ Cómo es que todos nos podemos meter con Barney... cuando sale con una mega-guarra, pero cuando tú te acuestas con el padre del guardián de la cripta... no se me permite decir nada?
Aşağıda yeterince oksijen var ama üç kilometreden yükseğe çıktığımızda hava katmanı inceliyor ve nefes almaya yetecek kadar oksijen olmuyor.
Aquí abajo, hay mucho oxígeno, pero unos 3 kilómetros arriba, el aire es tan escaso que no hay suficiente oxígeno para respirar.
Yani tabii ki en iyi arkadaşınızın hayatı her gün tehlikede olmuyor ama...
Digo, no todos los días es tu amigo el que está en riesgo, pero- -
Hepimiz sürekli suçluluk hissedip duruyoruz ama bir faydası olmuyor.
Todos nosotros hablamos sin parar de la culpa que sentimos y no ayuda.
Öz çocuklarını tanıdığını sanıyorsun ama öyle olmuyor. Ethan öylesine iyi ki, Rosie de bir o kadar sessiz.
Uno cree conocer a sus propios hijos, pero Ethan es demasiado bueno y Rosie, demasiado callada.
Ama biliyorsunuz ki, kutu dükkanlarında çalışarak bu pek olmuyor.
Nosotros somos algo codiciosos cuando se trata de los coches.
Ama benim pek de vaktim olmuyor maalesef.
Pero pour moi, debo confesar que es un conflicto.
Gerçekçi olalım, bu sıska kollar pek de etkili olmuyor. Ama asıl önemli olan, beni icat etmeyi sakın unutma.
Convengamos que esas cosas no sirven para mucho es que no se olvide de inventarme.
Değil! Senelerdir konuşuyorlar ama değişen bir şey olmuyor.
Hablamos un rato durante la mudanza, nada mucho de verdad.
Diğerlerinden belli olmuyor, ama bu açıdan... İşte şurası.
No puedo asegurarlo por los otros, pero con este ángulo allí.
Evet... ölmüştüm ama bu... ilk kez olmuyor.
Si, lo estaba pero no es la primera vez.
Bazen orayı çok iyi söylüyorum, ama bazen de olmuyor.
A veces lo hago muy bien.
Tepeden aşağıya fren yaparak bisiklet sürerken dahi hayalime sahibim ama hiçbir şey olmuyor.
Claro. Hasta sueño que estoy bajando una colina empinada en bicicleta y aprieto los frenos, pero no pasa nada.
Gerillalar hâlâ ellerindeki Kalashnikovlar'a güveniyorlar. Ama yeterli olmuyor.
Los rifles Kalashnikov de las guerrillas no son suficientes.
Pekala, bunu planlamadığımızı biliyorum. İkimiz de böyle bir şeyi düşünmemiştik, ama hayat bu, her zaman düşündüğün gibi olmuyor.
Mira, sé que no planeamos esto, y ninguno de los dos se lo podía esperar, pero en la vida no se puede planear todo.
olmuyor 171
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama o zamana kadar 18
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama o zamana kadar 18