English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Ama öyle olmadı

Ama öyle olmadı translate Spanish

716 parallel translation
Ama öyle olmadı.
Pero no fue así como sucedió.
Ama öyle olmadığını biliyorsunuz.
Sabe que eso no es todo.
Ama öyle olmadı birçok şeyde yanlış yapmış olmalıyım.
No me parece posible... pero debo haberme equivocado sobre muchas cosas.
- Ama öyle olmadı.
- No fue así como pasó.
Yağmur, olayları sakinleştirir sandık, ama öyle olmadı.
Creí que con la lluvia, refrescaría.
Ama öyle olmadı.
No funcionó.
Bütün kadınların aptal olduğunu sanıyorsun, ama öyle olmadığımı bilesin diye.
Para que sepas que no soy tan tonta como dices que somos las mujeres.
Ama öyle olmadı.
Pero no señor.
Çok yaşlı olduğumu düşünmüştüm ama öyle olmadığımı söyledi.
- Pensé que era demasiado vieja pero ella no pensaba lo mismo.
Ona evet dediğimde de aynı hisse kapılacağımı sandım, ama öyle olmadı.
Cuando a él le dije que sí me esperaba sentir eso, pero no ocurrió.
Ama öyle olmadı.
Pero no fue así.
Ama öyle olmadı.
No resultó.
Kavga edeceğimizi zannettim ama öyle olmadı.
Creía que nos íbamos a zurrar, pero al final no pasó nada.
Ama öyle olmadı işte.
Pero no paso eso.
Ama öyle olmadı.
Pero esto no pasó.
Çok büyük meblağlar alıyor olsan bunu anlayabilirdim ama öyle olmadığını duydum.
Es ridículo. Lo entenderia si ganaran una buena cantidad de dinero pero me dicen que para nada.
Ama öyle olmadı.
Pero no resultó así.
Yaşlandıkça değişeceklerini sandım ama öyle olmadı.
Pensé que cambiarían con los años pero no ha sido así.
Öyle olmuş olsaydı evet... Ama öyle olmadı.
Si es así... pero puede que no sea.
- Ama öyle olmadı.
- Eso no fue lo que pasó.
Ama öyle olmadı. Bazı şeyler komik değildir.
Bien, no me hizo sentir mejor.
Ama öyle olmadı.
Pero eso no sucedió.
Eğer ona karşı en ufak ilginiz olsaydı sorun yoktu, onu benim yerime seninle evlendirirdim. Ama öyle olmadığına göre ilk kararıma bağlı kalacağım. Onunla kendim evleneceğim.
Si tuvieses alguna inclinación te la hubiera dado como esposa en lugar de mí, pero, esto no siendo el caso, sigo mi premier plan, y me caso yo.
Suçlu hissedersin sanıyordum ama öyle olmadığı belli.
Pensaría que se sentía culpable, pero soy más listo.
Ama öyle olmadığı için çocuğunla geri dönüyorsun.
Pero llegaste por atrás con una.32 por si no funcionaba.
Tabi cimrinin teki değilsen... ama öyle olmadığını kabul edeceğim.
A menos que seas tacaño... Pero, te estaré dando el beneficio de la duda.
Bunu bekledim, ama öyle olmadı.
Eso fue lo que esperaba, pero no fue así.
Evet, ama öyle olmadı.
Sí, pero no Io hice.
Ama Bayan Stanley, öyle olmadığını biliyorsunuz.
Pero, Srta. Stanley, usted sabe que no es así.
Dördü öyle ama sonuncusunun olmadığını biliyorsunuz.
Cuatro lo son, pero la quinta es de verdad, ya lo sabes.
Sıradan bir şey olmadığını kabul ediyorum, Bob, ama bu kitapta öyle yazıyor.
Parece que no fuera cierto, pero está escrito aquí, aquí en el libro.
Ama öyle olmadı.
No fue así.
Hayatım, Kay için yeterince iyi olmadığını biliyorum ama öyle biri hiç olacak mı ki?
No me gusta. Querido, ya sé que no es suficiente para Kay, pero es que nadie lo será.
- Ona öyle olmadığını anlatmaya çalıştık ama o, görünüşe göre, ne dediğimizi duymaktan çok, bizi asmaya hazırlanıyor.
- Le repito que no, pero parece no querer enterarse.
Ama bu konuya gelmeden önce, bunun dışardan birilerinin Truman'a ulaşmak için ilk denemeleri olmadığını belirtmek gerekir, öyle değil mi?
Pero antes de llegar a eso, debo preguntar si esta no es la primera vez que alguien del exterior Intenta alcanzar a Truman
Ama beni öyle olmadığına ikna ettin, mesele halloldu.
Pero me convenciste de que no, así que acepté que fuéramos juntos.
- Öyle. Kardeşim, aramızda kalsın ama anlaşması pek kolay bir insan değildi ve kadın da çocuk istiyordu ve onun hiç çocuğu olmadı.
Verá, mi hermano, entre nosotros no era la persona ideal con la que vivir.
Mike benden önce anlamıştı. Ben hazır olmadığımı düşünüyordum ama o öyle düşünmedi.
Mike lo supo antes, yo no lo creía, pero el sí, tenía razón.
Hiçbir yerin Çandra kadar güzel olmadığını sanırdım ama Bağdat öyle.
Nunca pensé que nada fuera tan hermoso como Chandra pero Bagdad lo es más.
Öyle olabilir, ama bu tür bir savaş partisini haklı çıkaracak bir şey olmadı.
Pero ayer no ocurrió nada que justifique esta cacería.
- Öyle mi? Övgünün sizin gibi yetenekli biri için pek anlamı olmadığını biliyorum, ama o ilham verici "Vaat edilen Topraklar" ı söylediğinizde, müziğin aşkı sesi olduğunun farkına vardım.
Los halagos no son nada para alguien de su talento, pero al oírla cantar con tanta inspiración, supe que la música es la voz del amor.
Ama ben öyle derken, o kapıya atlayıp kilitledi, anahtarı da cebine koydu. Üstüme atladı. Ama elinden kurtulmak zor olmadı.
Cuando le dije : "Eso jamás", se fue hacia la puerta, y la cerró con llave.
Hollywood'a gidip... bir senaryo yazacaktı. Benim için de bir anlaşma ayarlayacaktı. Ama hiç de öyle olmadı.
Se iba a Hollywood... a escribir una de esas películas... y había prometido conseguirme un contrato con un estudio, pero las cosas no sucedieron así.
Oğlan öyle sanabilir, ama kız öyle olmadığını biliyor.
Él pensará que es todo eso, pero ella sabe que no.
Gelmeyecektim, gelmeyecektim ama görüyorsun öyle olmadı.
- Pensaba no venir, pero ya ves, no funcionó.
Gülersin tabii ama öyle bir hayat hakkında söylenecek çok şey vardır. Lüksün, süsün olmadığı bir hayat.
Te ríes... pero hay mucho a favor en la vida entre hombres... sin lujos, sin adornos.
Ama tabii, hiç de öyle olmadı.
Naturalmente, no hay ni uno solo.
- Öyle ama çok aleni olmadı mı?
- Eso es evidente.
Aldığı her terfide böyle düşündü ama hiç öyle olmadı.
Pero es lo que piensa siempre, y nunca sucede.
Gerçekten istediğin hiçbir şey olmadığını düşünürdüm... ama mesele bu değil, öyle değil mi?
Antes pensaba que no querías nada, pero no es cierto, ¿ verdad?
Ama sizin beyniniz olmadığına göre sorunda yok, öyle değil mi?
Pero, en tu caso, no hay nada que pudrir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]