Endîşe translate Spanish
8,231 parallel translation
Ama endişe etmeyin, sizi evinize kadar bırakacağım.
Pero no se preocupe, los llevaré a casa.
Kral, kayinpederinin bu yolculuktaki güvenligi için de endise duyuyor.
El Rey expresó su preocupación por la seguridad de su padre durante el viaje.
Endişe etme Olly.
Intenta no preocuparte, Olly.
İyiliğim için duyduğunuz endişe usulünce kaydedildi.
Tomaré nota de su preocupación por mi bienestar.
Onunla ilgilenemeyeceğimden endişe duyuyor.
Esta preocupada de que no pueda cuidar de ella.
Endişe etmenize gerek yok hanımlar.
No tiene por qué preocuparse, señora.
Biraz endişe verici.
Eso es un poco preocupante.
Buna endişe deniyor.
Sí, se llama ansiedad.
- İşimi almandan endişe duymuyordum.
No estaba preocupado por que tomaras mi trabajo.
Endişe yok.
No pasa nada.
O endişe ı'm değil.
No es eso lo que me preocupa. - D.C. no es seguro.
Her bir poyraz atlantic kapalı geliyor, I endişe. Is bu olacak büyük bir tane olacak?
Cada vez que algo emerge del Noreste del Atlántico, me preocupa. ¿ Será esta la grande?
I etkilendim ya endişe edilecek olup olmadığını bilmiyorum.
No sé si sentirme impresionado o preocupado.
Fırtınalar sıklığı artacak endişe yoktur.
Existe la preocupación de que las tormentas crecerán en frecuencia...
Tahribatın endişe uzay ı'm değil.
No es el espacio lo que me preocupa.
Endişe mi?
¿ Preocupación?
Ama hayatının aşkına halk dansı partisinde rastlayacağım diye endişe etmene gerek yoktur.
Pero realmente no tienes que preocuparte sobre correr hacia el amor de tu vida en un baile de dos pueblos más allá.
Bayım, çocuğun güvenliği için endişe ettik.
Señor, estamos preocupados por la seguridad del bebé.
- Sinsice. - Politikayı endişe etme.
- No te preocupes por la política.
Senin için sorun olmayan konular benim için endişe verici.
Que me preocupan cosas que tú no crees que son un problema.
Endişe etmene gerek yok.
Descuida.
Eğer yerinin doldurulacağından endişeleniyorsan endişe etme.
Si te preocupa ser reemplazado, no lo estés.
Endişe etme.
No te preocupes.
Benim için endişe etme.
No te preocupes por mí.
Biraz da endişe verici.
Y preocupante.
Sana bir sürü endişe ve kararsızlık verip gitmiş gibi hissediyorum.
Me siento como si te hubiera pasado una pila de ansiedad e indecisión y luego me hubiera ido.
Arkadaşın olarak söylüyorum, sağlığından endişe ediyorum.
Como tu amigo, sabes que me preocupa tu bienestar.
Endişe edeceğimiz bir şey yok. - Aynen öyle.
Cierto.
Endişe yok genç.
Tranquila, jovencita.
Endişe etmiyorum. Ne güzel.
No estoy preocupada.
bildiğiniz gibi bir yarışmacı kayıp ama endişe etmeye gerek yok..
Como sabes, hemos perdido un competidor, pero no hay que preocuparse,
Senin endişe etmene hiç gerek yok, söz veriyorum.
No tienes nada por qué preocuparte, te lo prometo.
Çok endişe etti mi?
¿ Está molesta?
Başka birine ateş edeceğine endişe duymuyorum.
No me preocupa que dispare a alguien.
Biz endişe ediyoruz.
Estamos preocupados,
Sorununuz sadece deride. Endişe edilecek bir şey yok.
Es cutáneo, Violette no debe preocuparse.
Hep onun için endişe ediyorsun.
- Te preocupas mucho por él.
Molly, geçen yaz yaşananları tam anlamıyla atlatamamış olmandan endişe ediyoruz.
Molly, nos preocupa que aun no hallas podido superar completamente los eventos del verano pasado.
Çin ürünlerinin bizim için endişe kaynağı olacağını sanmıyorum.
Bueno, yo no creo eso no es una preocupación para nosotros
Geliyorlar, endişe etmeyin...
No te preocupes, ya están llegando
5 yıldızlı bir oteldeki pusuya girmekten endişe ediyordun.
Estabas preocupado por la emboscada, en un hotel de 5 estrellas.
Bu davaların artık beraber yapacağımız tek şey olmasından endişe duymuyor musun?
¿ No te preocupa que esto es todo lo que hacemos juntos, solo casos?
Evet. En azından artık departmanı mahkemeye vermesinden endişe duymama gerek yok.
Al menos ahora no tengo que preocuparme por si demanda al departamento.
Bazı olaylara farklı ve endişe uyandıran açılarla bakmamı sağladı diyebilirim.
Bueno, colocó algunos incidentes bajo una luz diferente, debo decir.
Açıkta olmamızdan endişe ediyorsun.
Estás preocupado de que estemos al aire libre.
Talbot'ı endişe etmiyorum ama onun etrafında olmak?
No me preocupa Talbot, ¿ pero a su alrededor?
Ancak onlar için endişe etmene gerek yok.
Pero no tienes que preocuparte por ellos.
Söyle bize, endişe etmekte haklı mıyız?
Dinos... ¿ tenemos razón de preocuparnos?
Seçimini anlamadığımdan endişe duyuyorsun.
Te preocupa que yo no comprenda tu elección.
Polis Lynda'nın katilini yakalamaya hala kararlı olduğunu söylese de köylüler giderek artan bir endişe içindeler. Adam tutuklanıncaya kadar rahatlamayacaklarını söylüyorlar.
La policía dice que están confiados en que encontrarán al asesino de Lynda, pero los vecinos ahora están cada vez más preocupados y dicen que ellos no serán capaces de descansar hasta que hagan una detención.
Efendim, daha çok bir Truva atı olmasından endişe ediyorum.
Señor, me preocupa que sea más bien un Caballo de Troya.
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38