Fazla zamanım yok translate Spanish
1,283 parallel translation
Fazla zamanım yok.
- Hoy mismo, sí. No tengo mucho tiempo.
Fazla zamanım yok.
No tengo todo el día.
Çok fazla zamanım yok.
No tengo mucho tiempo.
Sadece fazla zamanım yok.
Es solo que no tengo mucho tiempo
Bak Nick, fazla zamanım yok çünkü annemlere maçtan önce onlarla buluşacağımı söyledim.
No tengo mucho tiempo porque les dije a mis viejos que los encontraba antes del partido.
Pekala, sanırım yarınki konser programı için fazla zamanım yok.
Bueno, supongo que ya no me presentaré mañana.
Bakın kabalık etmek istemem. Ama pek fazla zamanım yok.
No quiero ser maleducada, pero no tengo mucho tiempo.
Merhaba, çok fazla zamanım yok Bu yüzden hemen..
- No quiero entrar... - Llega tarde.
Fazla zamanım yok.
No tengo mucho tiempo.
Ve üstelik okulum var, o yüzden bilirsin... Kimseyle takılacak fazla zamanım yok.
Además estoy en la escuela, vos sabés... no tengo tiempo para estar con un hombre.
- Fazla zamanım yok.
- No tengo mucho tiempo.
Benim fazla zamanım yok.
No tengo mucho tiempo.
Fazla zamanım yok.
No tengo tiempo que perder.
Fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok.
Tenemos algo de tiempo.
Söyelemem gerekirse pek fazla zamanımız yok.
Algo me dice que no contamos con mucho tiempo.
Çok fazla zamanımız yok, aşkım.
No tenemos mucho tiempo, mi amor.
Fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo
Bak, bunun için daha fazla zaman olmasını dilerdim, ama hiç zamanımız yok.
Mira... Quisiera que haya mas tiempo para esto, pero no lo hay.
Fazla zamanımız yok. Sen karışma.
- No tenemos mucho tiempo.
Hadi, fazla zamanımız yok!
Bien, vamos! No tengo mucho tiempo!
Hadi, fazla zamanımız yok!
( Ssi ) Bueno, Vamos! No tengo mucho tiempo!
Cevap için fazla zamanımız yok, ve kısa tutacağız, ama bir şeyler gönderebilmek için, herkese bir fırsat vermek isterim... çok kısa bir not olsa bile.
No tenemos mucho tiempo para preparar una respuesta... y debemos... hacerla breve. Pero deseo que todos tengan la oportunidad de enviar algo... aunque sea solamente una nota breve.
- Çok fazla nedenim var ama zamanım yok.
- Bueno, tengo un millón de motivos y no hay tiempo.
Fazla zamanımız yok..
No tenemos mucho tiempo.
Kız kardeşim, iyi dinle, fazla zamanımız yok.
Hermana, escucha. No tenemos mucho tiempo.
Öyleyse dikkatini topla sersem. Fazla zamanımız yok.
- Pues despéjate, imbécil
Pek fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok.
{ \ cH00FFFF } No tenemos mucho tiempo
fazla zamanımız yok, hamle yapmalıyız!
No tenemos mucho tiempo, separémonos.
Daha fazla düşünmeye zamanım yok!
¡ No hay tiempo!
Fazla zamanımız yok.
Eso no es mucho tiempo.
Fırtınanın bizi vurmasından önce fazla zamanımız yok, ve Maru ya erzak taşımak için ihtiyacımız var.
No tenemos mucho tiempo antes de que llegue la tormenta, necesitamos que la Maru traiga repuestos.
Fazla zamanımız yok.
No hay tiempo.
Zamanımız var. Biliyorsun, çok fazla yok.
Pero no mucho.
Acele et. Fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo.
Tamam, birleşmenizi bölmek için değil ama fazla zamanımız yok.
No quiero interrumpir la reunión, pero no tenemos mucho tiempo.
Bunun için fazla zamanımız yok korkarım.
Dudo que tengamos mucho tiempo.
- Paketleyin onu. Çok fazla zamanımız yok.
- Hailey, ciérrela, no nos queda tiempo.
Fazla zamanımız yok...
No tenemos mucho tiempo.
Çok fazla zamanımız ve kaynağımız yok, bu yüzden hepinizin Ajan Marbury'nin raporunu okuduğunuzu... ve operasyonun gidişatı hakkında bilgi sahibi olduğunuzu varsayacağım.
Nu tenemos muchos recursos. Supongamos que todos leyeron el file y estan familiarizados con la operación.
Altını taşımak için fazla zamanımız yok.
El transporte del oro tomaría demasiado tiempo.
Bu gayet iyi. Dayanıyorlar ama fazla zamanımız yok.
Resisten, pero no tenemos mucho tiempo.
Çok fazla zamanımız yok, o yüzden olayı anlatıyorum.
Caballeros, así están las cosas. No tenemos mucho tiempo.
Anlayacağınız pek fazla zamanımız yok...
Así que no tenemos mucho tiempo para...
Rommie, fazla zamanımız yok. Acil durum freni gerekiyor. Bizi almalısınız.
Rommie, no tenemos mucho tiempo, necesitamos una llave de emergencia ahora y nos levantarás
Bak, karşına bu şekilde çıkmak istemezdim ama bir şey çıktı. Önemli bir şey. Fazla zamanımız yok.
No quería que fuera así, pero ha surgido algo y no tenemos tiempo. ¿ Entiendes?
beni dikkatle dinle fazla zamanımız yok.
Entonces escúchame con atención, no tenemos mucho tiempo.
- Fazla zamanımız yok.
- No queda mucho tiempo.
Daha fazla zamanım olsaydı ikisinde de başarılı olurdum, ama yok.
Si tuviera tiempo, sé que me podrían salir bien ambas cosas, pero no lo tengo.
Hadi yardakçılarım! Fazla zamanımız yok!
Vamos, mis sirvientes, no tenemos mucho tiempo.
fazla zamanımız yok 113
zamanım yok 137
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
zamanım yok 137
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16