English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ H ] / Her şey için

Her şey için translate Spanish

9,318 parallel translation
Her şey için özür dilerim.
Lo siento mucho.
Gerçekten önemli olan her şey için sürekli meşgul oluyorum.
Siempre estoy demasiado ocupada para todo lo que realmente importa.
Her şey için.
Por todo.
Orada bizim için yaptığın her şey için.
De todo lo que estás haciendo allí para nosotros
Ah, tatlım, sen her şey için heyecanlanıyorsun.
Bueno, cariño, a ti te emociona cualquier cosa.
Ben her şey için fazlasıyla yeterim.
Soy capaz de soportar cualquier cosa.
Dinle, buraya gelmek istedim ve her şey için özür dilemek istiyorum.
Escucha, quería venir y pedirte disculpas por todo,
İçinde her şey için bir büyü var.
Hay un hechizo dentro de esa cosa para todo.
Her şey için teşekkürler, Sunny.
Gracias por todo esto, Sunny. Muy, muy buen trabajo.
Bak, yaptığın her şey için çok minnettarım fakat benim için yapacak bir şey kalmadı.
Mira, realmente aprecio todo lo que has hecho hasta ahora, pero... no hay nada para mi allí.
İdare ederim. - Her şey için teşekkürler.
- Gracias, me las arreglaré.
- Her şey için teşekkürler Sör Arthur.
Gracias por todo, Sir Arthur.
Hoşça kal, her şey için teşekkür ederim.
Hiciste bien, Hyung. Estoy agradecido por todo este tiempo.
Oh Ri Jin yaptığın her şey için çok teşekkür ederim.
Oh Ri Jin... Todo ese tiempo estuve agradecido.
Yaptığınız her şey için.
Por hacer esto.
Bir Viking için, dünyadaki her şey için bir fark yaratır bu.
Para un vikingo, esa es toda la diferencia en el mundo.
Yaptığın her şey için teşekkürler.
Gracias por todo lo que hiciste.
Neden her şey için çözümün aynı?
¿ Por qué es esa tu solución para todo?
Her şey için çok teşekkürler.
Gracias. Por todo.
O an için her şey çok geçti.
Lo entendí un poco tarde.
Sadece netleştirmek için soruyorum, her şey açık mı? - Aman Tanrım.
- Para estar seguros... ¿ Estamos seguros?
sey, Joe Henderson boyle demedi, ona gidip, her seyi kabul edip, susması icin anlastıgınızı soyledi.
Bueno, eso no fue lo que Joe Henderson dijo. Dijo que fueron con él, que lo admitieron todo, y le ofrecieron un acuerdo para mantenerlo callado.
Büyük bir şehir olduğundan, film ekibi için gereken her şey var.
Es un ciudad grande. Tiene todo lo que necesita un equipo de filmación.
Bu buluşmayı gece 22.00'da benim evimde "Her şey her şeydir." demek için mi ayarladın?
Así que convocaste a una reunión en mi casa... a las diez de la noche, ¿ para decirnos que todo es todo?
Süreci başlatmak için her şey hazır.
Despejado.
Bunlar güçlü bir nefret göstergesi Bay Briggs ve nefret sizin gibi etrafındaki herkesi ve her şeyi kontrol etmek isteyen biri için kafa karıştırıcı bir şey olabilir.
Esos son fuertes sentimientos de odio, señor Briggs, y el odio puede traer confusión a un hombre que quiere controlarlo todo y a todos a su alrededor.
- Her şey yolunda. - İlerisi için?
Va bien.
- Önemi var çünkü sen bu kadını acı son gelene kadar herkesi kendinden uzak tutmak için kullanacaksın. Çünkü bana anlatmadığın şey her ne ise yalnız olmanın gerçek sebebi o John.
Importa porque temo que estás usando a aquella pobre mujer para echar a todos de tu vida hasta que se acabe, porque sea lo que sea que no me cuentas, es la razón por la cual estás solo, John.
Bu durumda bana yardım etmek için her şeyi yapacağını biliyorum ve yapılacak bir şey yok.
Es sólo que sé que tu harías cualquier cosa para ayudarme, y en esta situación, tu sabes, no hay nada que hacer.
Sizin için çocuklar,... Her şey 6 yıl önce başladı.
Ahora, en cuanto a vosotros, niños, todo empezó hace seis años.
Benim için her şey demek.
Lo es todo.
Hemen hemen benim için önemli olan her şey.
Básicamente todo lo que es importante para mí.
Kendi ekibinizin, araştırma dosyası açmak için gereken her şey.
Cualquier cosa que necesite su propio equipo para abrir un caso.
Bu benim için korkunç bir şey, sizin için de öyle ve her adımınızda yanınızda olacağım.
Es horrible para mí, es horrible para ti y estaré por ti en cada puto momento.
Onun için her şey kişiseldi.
Nunca ha sido nada más que algo personal.
Hastalık yaratmak için büyü kullanmaktan istikrarı bozmaya kadar her şey var.
Usan hechizos para crear enfermedades, para desestabilizar los mercados.
İşimiz bizim için her şey demek. O yüzden önceliği ona vermek çok kolay.
Lo es todo para nosotros, así que es fácil darle prioridad.
Her daim karşı olduğumuz şey için insanlardan oy mu isteyeceksin?
¿ Quiere que la gente vote en contra de lo que hemos trabajado todos estos años?
Ailen bana bakmasaydı, her şey benim için çok daha farklı olabilirdi.
Las cosas podrían haberse tornado muy diferente para mi, si tus padres no me hubiesen aceptado.
Hani bilirsin ya, Papaz... Bu işi bana her daim sevdiren o şey kazanmak ya da kaybetmek. 1000 derece sıcaklıkla yanan eve küçük bir çocuğu kurtarmak için girdiğinde doğru işi yaptığını anlıyorsun.
Sabes, Capellán, la única cosa que siempre me gustó de este trabajo, gane o pierda, cuando entras a un incendio de casa a 1000 grados para salvar a un pequeño, es que sabes que estás haciendo lo correcto.
Bir iş adamı için alçak gönüllülük her zaman iyi bir şey değildir.
Para un empresario, la modestia no siempre está valorada.
"Yakışıksız bir şey yapmak için aradı" Her ne demekse artık.
Por algo llamado "conducta impropia". Sea lo que sea.
Her yer Croatoan diye bir şey kazandığı için cehenneme dönmüştü.
Y todo se fue al diablo porque un tal Croatoan ganó.
Bilim adamımın kimliği sorunu çözmen için gereken her şey.
La identidad de mi científico... todo lo que necesitas saber para encargarte del problema.
Ekim, onun için her zaman her şey güçtür.
Octubre, ya sabes, siempre es duro para ella.
Leo, her zaman yaptığın şey için minnettarım.
Leo, te estaré eternamente agradecida por lo que has hecho.
Bugün Julia'ya olan her şey ve onun Christine'e yaptıkları için.
Todo lo que ocurrió con Julia... Lo que le hizo a Christine.
Biliyorum, 9 saatlik ağırbaşlılığına bakarsak her şeyi bir içkiyle düzeltemem ama senin için yapabileceğim bir şey yok mu?
No puedo arreglarlo con una bebida, considerando tus nueve horas sobria, ¿ pero hay algo que pueda conseguirte?
Her şey gayet normal, için rahat etsin.
Puedes estar tranquila, todo está normal.
Diyeceğim şey şu ki, hâlihazırda yeterince kaynağınız olmadığı için size ihtiyacınız olan her şeyi veriyorum.
Lo que iba a decir es que, ya que no tienes recursos suficientes, te daré todo cuanto necesites.
" Onlar için her şey para.
" Todo tiene que ver con el dinero para ellos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]