English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Konuşmak istemiyor

Konuşmak istemiyor translate Spanish

858 parallel translation
Konuşmak istemiyor.
No, ella no quiere hablar.
Carlos konuşmak istemiyor galiba.
- Carlos no te dice nada como eso.
Sizinle konuşmak istemiyor.
No quiere hablarle.
- Goerge'la konuşmak istemiyor.
- No quiere hablar con George.
Artık kimseyle konuşmak istemiyor musun?
- ¿ Ya no te gusta hablar?
Bunun hakkında konuşmak istemiyor.
No quiere hablar de ello.
Dostlarım benimle konuşmak istemiyor.
Mis amigos no quieren hablar conmigo.
Dük şu anda kimseyle konuşmak istemiyor.
El duque no consentirá en recibirnos.
Daha öncede söylediğim gibi oğlum kimseyle konuşmak istemiyor.
Ya se lo he dicho, mi hijo no quiere hablar con nadie.
- Seninle konuşmak istemiyor, hepsi bu.
- ¿ Lo han herido? - No quiere hablar con Vd.
Adamlar konuşmak istemiyor.
Los demás no saben nada, o no lo dicen.
Benimle konuşmak istemiyor musun artık?
¿ Ya no quieres hablarme?
Git, Don Antonio kimseyle konuşmak istemiyor.
Váyase, D. Antonio no quiere hablar con nadie.
- Konuşmak istemiyor musun?
- ¿ No quieres que hablemos?
Üzgünüm ama o seninle konuşmak istemiyor.Nereden biliyorsun?
- Ella no quiere hablar contigo. - ¿ Cómo lo sabes?
Üzgünüm tatlım, yanımdaki kuş konuşmak istemiyor.
Lo siento, no quiere hablar contigo.
Martha bu konuda konuşmak istemiyor, "onun" hakkında.
¡ Martha no quiere hablar de eso... de él!
Eşi ve eşinin işi ile gurur duyuyor fakat amacına ulaşana kadar da onunla konuşmak istemiyor.
Está orgulloso de ella y de su trabajo, pero no quiere volver a hablar con ella... hasta que haya llegado a su destino.
Kimseyle konuşmak istemiyor.
No quiere hablar con nadie.
Canım konuşmak istemiyor.
No tengo ganas de hablar.
Konuşmak istemiyor musun?
¿ No quieres hablar?
Ama kardeşiniz, Bay Svidrigaylov ile ilgili benim bulunduğum bir ortamda konuşmak istemiyor. Ben de, önemli bulduğum bazı konuları başkalarının yanında konuşmam.
Pero como su hermano no puede decir delante de mí... qué propuso el señor Svidrigáilov, tampoco puedo explicar delante de otros algunos puntos importantes.
Anlaşılan çabaların boşa çıkmış, şerif? Senin kanun adamı konuşmak istemiyor.
¿ El alguacil no quiere dialogar?
Sorun ne, benimle konuşmak istemiyor musun?
¿ También te has quedado mudo conmigo?
Oda konuşmak istemiyor.
Tampoco.
Kimse kadınla konuşmak istemiyor artık.
Pero nadie ya quiere hablar con ella.
Bombalardan konuşmak istemiyor.
No quiere hablar sobre las bombas.
Benimle konuşmak istemiyor musunuz?
¿ No quiere hablarme?
Konuşmak istemiyor.
No quiere hablar.
Benimle konuşmak istemiyor.
No quiere hablarme.
Konuşmak istemiyor musun?
¿ No quiere hablar conmigo?
Arap arkadaşları onun hakkında konuşmak istemiyor.
Algo que no le gustaría que supiesen sus amigos árabes.
Benimle konuşmak istemiyor musun? Elbette.
¿ No tienes ganas de hablar?
- Konuşmak istemiyor musun? - Hayır.
- ¿ No quieres hablar?
Civarda yaşayanlar onun hakkında pek konuşmak istemiyor.
- No querían hablar de ella.
Bunun hakkında konuşmak istemiyor musun?
- ¿ Prefieres no hablar de eso? - No lo sé.
Kimse konuşmak istemiyor.
- Nada. Nadie quiere hablar de eso.
Kimse benimle konuşmak istemiyor.
Nadie me quiere hablar.
Gerçekten çok hırpalanmış... ama polise bile konuşmak istemiyor.
Está realmente herida... y no quería hablar con la policía.
Bakın, kocam sizinle konuşmak istemiyor.
Escuche, mi marido no quiere hablar con usted.
Karım seninle konuşmak istemiyor.
Mi mujer no quiere hablar con usted.
Onunla konuşmak ne kadar ilerlediğini görmek istemiyor musun?
No se desanime, se está recuperando.
Ziyafet gecesinden bu yana, saraya kapandı kendisiyle konuşmak isteyenleri geri çeviriyor uyumak istemiyor, yemek yemiyor kitapları karıştırıp duruyor, sonra da ümitsizce kenara itiyor.
Desde la noche del gran banquete, se ha encerrado en el palacio alejándose de todos los que quieren hablarle sin querer dormir o alimentarse hojeando muchos libros, sólo para apartarlos desesperado.
Sana söylemiştim, Ben, o konuda konuşmak bile istemiyor.
Ya te lo dije, Ben, incluso no hablará de ello.
Beni görmek istemiyor. Benimle konuşmak bile istemiyor.
No quiere verme, no quiere hablarme...
Konuşmak istemiyor.
- No quiere abrir.
Dün olanlar hakkında konuşmak istiyor musun, istemiyor musun? Ne, yoksa...
¿ Quieres hablar de lo de ayer o no?
Dün olanlar hakkında konuşmak istiyor musun, istemiyor musun?
¿ Qué haces? ¿ Quieres hablar de lo de ayer o no?
Kimseyle konuşmak istemiyor!
- ¿ Es cierto?
Hayatım, onunla konuşmak istemiyor.
Cariño, no quiere hablar con él.
Konuşmak bile istemiyor.
Pero ella no quiere ni hablar de ello.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]