English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Ne yazık

Ne yazık translate Spanish

11,040 parallel translation
Ne yazık ki gemidekiler patlama yüzünden öldüler.
Los otros en la nave, por otro lado, murieron por exposición.
Ne yazık ki bu o kadar basit değil.
Desafortunadamente, no es tan sencillo.
Anormal hiçbir şey çıkmadı ne yazık ki.
Me temo que nada fuera de lo normal.
Ne yazık ki, Tom ve ben bazı arzuları paylaşıyoruz.
Desgraciadamente, Tom y yo compartimos algunas tendencias.
Ne yazık ki, nakliyata Bundespolizei tarafından el konuldu.
Desgraciadamente, ese cargamento fue confiscado recientemente por la policía alemana.
Ne yazık ki yeni bir aday üzerinde anlaşmaya varamadık.
Lo siento, Su Majestad, pero actualmente... no ha sido posible ponerse de acuerdo en un nuevo candidato.
- Ne yazık ki çoğu kötü.
- La mayoría malas. Desafortunadamente.
Anlıyorum ama ne yazık ki size yardımcı olamayacağım.
Entiendo pero, por desgracia, no puedo ayudarlos.
Ne yazık ki evet.
Sí. Lo siento.
Ne yazık ki bulamazsınız.
Por desgracia no puedes.
Ne yazık ki randevu gecemiz planlanandan erken bitti. Patates ihtiyacınız için Spudsy'i seçtiğinize teşekkür ederiz.
Desafortunadamente, la cita romántica terminó un poco antes de lo planeado.
Ne yazık ki ölenleri teşhis etmek beklediğimizden daha zor çıktı.
Desafortunadamente, identificar las víctimas ha resultado más difícil de lo que habíamos pensado.
Ne yazık ki, göreve geri dönebilir raporu alman biraz daha uzun bir süreç.
Por desgracia, te doy el alta es un paso más del proceso.
- Ne yazık ki kitaplarımdan biri değil.
No es uno de los míos, lamentablemente.
Ne yazık ki, hayır.
Lo siento, no. Pero...
Hayır, hayır ne yazık ki görmedim.
No. No, no, me temo que no.
Ve Jenny, ne yazık ki bir koruyucu aileye gider.
Y Jenny... Lamentablemente... irá a una casa de adopción.
Hayır ne yazık ki artık bizimle çalışmıyor.
No, me temo que ya no trabaja aquí.
Sonsuza kadar yaşamaya tamamen niyetli ve ne yazık ki, bu niyeti olan tek o değil.
Él tiene la intención de vivir para siempre, y, trágicamente, no es el único.
Ne yazık ki diğerleriyle aynı profilde ama bunda en azından neye baktığımızı biliyoruz.
Mismo perfil que los otros, desafortunadamente, pero al menos ahora sabemos lo que estamos viendo.
Ne yazık ki gizlice konuşulması gereken acil bir konuyu konuşmak için geldim.
He venido por un asunto urgente que es mejor discutir a puerta cerrada.
Ne yazık ki başarılı birkaç Ajan'ımızı da kaybettik.
Desafortunadamente perdimos muchos grandes agentes.
- Ne yazık! Arkadaş olduğumuzu düşünüyordum.
- Lástima, pensé que éramos amigas.
Ama ne yazık ki bu geçici bir durum.
Pero desafortunadamente, es temporal.
Ne yazık ki hastaneden eve geri gelemedi.
Por desgracia, nunca regresó del hospital.
Ne yazık ki Conde'nin kasabadaki evini kim yaktı bilmiyoruz.
Es una lástima que no sepamos quién inició ese fuego en la casa de Condé en el pueblo.
Ne yazık ki evet.
Ya lo creo.
Ne yazık ki, durum yalnızca daha da kötüleşecek.
Por desgracia, solo va a empeorar.
Ne yazık ki, kimmiş bilmiyor...
Y dice que tiene pruebas. El problema es que él no sabe quién es.
- Ne yazık ki.
- Me temo que si.
Ne yazık ki, hayır, Majesteleri.
Desgraciadamente, no, Su Majestad.
Ne yazık ki istatistikler mutlu bir son göstermiyor.
Desafortunadamente, las estadísticas no apoyan que acabe bien.
En umulmadık yere saklamayı başarmış ne yazık ki.
Y que me aspen si no ha aparecido en el lugar más inesperado.
- Ne yazık ki, Marcus ve Kevin'i o kadar uzun süre oyalayamam.
Por desgracia, Marcus y Kevin no pueden quedarse al margen más tiempo. Vale.
Bu olaylar gerçekten karmaşık ve ne yazık ki iyi adamlar her zaman kazanamıyor.
Estas cosas son complicadas... y desafortunadamente no siempre ganan los buenos.
Ne yazık ki, makbuzlarla kimliği tespit edilemez.
Lamentablemente, no puede... reconocerse por sus recibos.
Ne yazık ki ben Rikers'a gitmiyorum.
Desafortunadamente para ti, no iré a Rikers.
Ve ne yazık ki sen bu testi geçmeyi başaramadın.
La cual, lamento decirlo, tú has fallado.
Ne yazık ki kişisel bilgilerimizi vermemiz yasak.
Me temo que no está permitido dar nuestros detalles personales.
Gerçekten kafesine dönmen gerekiyor ne yazık ki.
La verdad es que tienes que volver a tu conejera, me temo.
Ne yazık.
Qué lástima.
Kısmen yok edilmiş bir bilgisayar bulduk. Ne yazık ki sabit sürücüsü hala bozuk.
Hemos recuperado un ordenador portátil parcialmente destruido, pero el disco duro todavía sigue intacto.
Ne yazık ki Drewe gitmiyor.
Me temo que Drewe no se irá.
- Ne yazık ki lordum.
- Me temo que no, milord.
Fakat bunlar ne yazık ki Defiance halkına karşı yaptığın terör eylemlerini ve ihanetini açıklamıyor.
Pero eso, de todas formas, no explica el hecho de que cometiste actos de terror y traición contra la gente de Defiance.
Mevcut durumu olmuyor, ne yazık ki.
No la presente situación, me temo.
Ne yazık ki şehrini almak zorundayız.
La lástima es que tenemos que tomar su ciudad.
Ne yazık ki, röportajın iptal edildi ama üzülme.
Lamentablemente, tu entrevista ha sido cancelada pero no te preocupes.
Ne yazık ki, bugün öyle dramatik bir şey yok.
Desafortunadamente, nada tan dramático en la actualidad.
Ne yazık ki artık gitmeniz gerekiyor.
Me temo que debéis salir ahora.
Ne yazık.
- Bueno, eso es una pena.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]