English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Ne yazıyor

Ne yazıyor translate Spanish

2,172 parallel translation
- Tamamdır. Ne yazıyor?
- Sí. ¿ Qué dice?
Peki çocuğun üzerindeki tişörtü sen mi giydirdin, ne yazıyor orada?
¿ Qué dice la camiseta que le pusiste?
Ne yazıyor acaba?
Quisiera saber qué dice.
Bileziğinde ne yazıyor?
¿ Qué dice en tu pulsera?
Ne yazıyor?
¿ qué dice ah í?
Ne yazıyor?
¿ Quién es esta?
- Ne yazıyor?
- ¿ Qué pone ahí?
Peki ne yazıyor?
¿ Qué decía?
Ne yazıyor?
¿ Qué está escribiendo?
- Ne yazıyor?
- ¿ Qué dice?
-... ama içinde ne yazıyor bilmiyorum.
- No sé que hay adentro.
Oradakilerde ne yazıyor?
¿ Cómo son esos de allí?
Dövmende ne yazıyor?
¿ Qué dice tu cosa?
Seninkinde ne yazıyor?
- ¿ Qué dice la tuya?
- Bileziğinde ne yazıyor?
¿ Qué dice tu pulsera?
- Burada ne yazıyor?
Y que dice eso?
"Sen seçilmiş oğulsun" Ne yazıyor?
TÚ ERES EL HIJO ELEGIDO - ¿ Qué dice?
- Ne yazıyor?
- ¿ Y qué dice?
- Seninkinde ne yazıyor?
- ¿ Qué decía la tuya?
Orada ne yazıyor?
Y ¿ que dice ahí?
Öyle günler vardı ki, öyle çok gün, bu sözcükler yıldızları yakabilirdi, imparatorlukları yerinden oynatır, Tanrıları devirirdi. - Ne yazıyor?
Hubo días, hubo muchos días, en que estas palabras podían quemar estrellas, y levantar imperios, y derrocar Dioses.
Ne yazıyor orada?
¿ Qué dice eso?
Falında ne yazıyor?
- Oye, ¿ qué dice tu fortuna?
Ne yazıyor? Büyük mü?
- ¿ Qué dice, es un gigante?
Ne yazıyor?
¿ Quién lo escribio?
Ne yazıyor?
¿ Que dice?
Ne yazıyor orada?
¿ Qué pone aquí?
- Ne yazıyor üstünde, ahbap?
¿ Qué dice aquí?
Ne yazıyor?
¿ Qué dice?
Unutulmaz bir yaz bu ve ne kötü hep iyi olanlar kaçıyor.
Fue un verano inolvidable y el que es una lástima, porque todo lo que sería bueno llegar a la final.
Ne olduğu gazetelerde yazıyor.
Lo que pasó está en los periódicos.
- Sayfanın altında ne yazıyor?
- ¿ Qué dice abajo?
Büyük bir gayret gösterdiğiniz son derece açık Ancak belirmek isteriz ki oyununuz ne yazık ki en ufak bir yetenek kırıntısı taşımıyor Karakterler gerçekçi değil, kafiyeler bozuk.
Sin duda, es una prueba de gran diligencia y esfuerzo... tenemos que informarle que consideramos su obra completamente libre de todo talento... personajes increíbles, rimas torpes, una llamada a tomar la justicia en sus propias manos ".
Ne yapıyor merak ettim. Çok yazık artık yanına yaklaşamam. "
Me pregunto cómo estará lástima que no pueda saber más de ella ".
Ne yazık ki aynı zamanda tıp alanında çok ilerlemiş doktorların dahi cilt kanseri tanısını akla getirmesini zorlaştırıyor.
Lamentablemente, también previene incluso a aquellos con estudios médicos avanzados que consideren el melanoma como un diagnóstico.
Ne Cuma günleri yarım gün oluyor ne de uzaylılar hakkında hikâyeler yazılmıyor.
No más "Viernes Margarita" no más historias sobre aliens.
Ve elinizde tuttuğunuz parça, karanlık güçlerin bulmuş olduğum en güçlü işaretlerinden biri. Bir cadının en değerli silahı. Onunla ışıklı mavi ateşler çıkartabilirler, kendilerini sanki bir rüzgâr gibi taşıyabilirler, ve ne yazık ki, elimdeki araçlardan birkaçı, karanlık güçleri davet etmemiş bir kimsenin ruhuna girmeye yarıyor..
Ese fragmento que tiene en la mano es uno de los instrumentos más poderosos de las fuerzas oscuras, que es el arma más valiosa pueden controlar el rayo, pueden cambiar su forma, desafortunadamente tengo pocos artículos en mi posesión.
- Raporda ne yazıyor?
- ¿ Qué dice?
Samuel doğmadan önceki yaz ne güzeldi, hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas lo agradable que fue el verano anterior de tener a Samuel?
Hayır, ne yazık ki, taramıyor.
No!
Ne yazık ki, cinayet silahını bulamazsak hepsi kuramsal kalıyor.
Lamentablemente, todo esto es pura teoría a menos que podamos encontrar el arma del crimen.
Daha uzun dayanmıyor olmaları ne yazık.
Es una pena que no les llevase más tiempo. He hablado con su abogado.
Ne yazık ki Mandalore'da bazıları barışın belirli bir süreç olduğuna yönelik kararlılığımıza inanmıyor.
No todos en Mandalore creen que nuestro compromiso con la paz es una señal de progreso.
Hâlâ yazıyor. Ne bu?
Todavía con la escritura.
Telefonun üstünde asılı duran tahtada yazıyor. Ne?
Está en la pizarra de encima del teléfono.
Onu takip ettiğimiz yerleri ve oralarda ne yapıyor olduğunu yazıyorum.
Estoy haciendo una lista con los lugares adonde lo hemos seguido. Y otra con todo lo que hace en cada sitio.
Ne yazık ki bölge sakinleri yasal yollarla ihtiyacınız olanı satamıyor.
Lastima que los locales no puedan vender legalmente lo que necesitas.
Ne yazık ki ayrıca neden şimdi arkasına dönüp bize doğru koşmaya başladığını da açıklıyor.
Lo que desgraciadamente también explica por qué ahora está dando la vuelta y viniendo directo hacia nosotros.
Ne yazık ki bu şehirdeki her otel burayı kullanıyor.
Diablos, casi todos los hoteles en esta ciudad utilizan este lugar.
Ne yazık ki, yarışıyor olması onu suçlamaya yetmiyor.
Desafortunadamente, estar en una carrera no es suficiente para arrestarlo.
Beni bu işe karıştırdın çünkü ortalamayı yükseltiyorum. Ne yazık ki bu seni daha az değerli yapıyor.
Pero por desgracia, te hace menos valioso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]