Sadece bir kez translate Spanish
2,082 parallel translation
Lenore, sadece bir kez adını kullandım.
Lenore, en esa sola vez usé tu nombre.
Bu ürün Baykuş Papağanlarının üreme yakıtıdır. Ve sadece bu ürünün bolca bulunduğu zamanlarda ürerler, yani her dört yılda sadece bir kez.
Esta fruta anima la reproducción del Kakapo y ellos solamente se reproducen cuando el árbol produce una cosecha abundante, más o menos una vez cada 4 años.
Sadece bir kez bazı şeylerin önünde olmanı bekliyordum, sadece bir kez.
Sólo una vez, desearía que resolvieras algo, sólo una vez.
Öpüştük sadece bir kez.
Y nos besamos. Pero solo pasó una vez.
Sadece bir kez gidebildim.
Sólo pude ir un par de veces antes de que me llamasen a filas.
Sadece bir kez böyle bir şey oldu.
Era sólo cuestión de tiempo que pasara algo como esto.
Sadece bir kez vurdun! Oyun bitti!
- ¡ Sólo me pegaste una vez!
Bu hakkını sadece bir kez kullanabileceğini biliyorsun.
Sabes que sólo puedes jugar esta carta una vez.
Tamam Alan, bunu sadece bir kez soracağım.
Ok, Alan, voy a preguntarte esto una sola vez.
Bunu söylediğimi başkalarına söylersen inkar ederim ve sadece bir kez söylüyorum.
Si le dices a alguien esto, lo negaré. Y sólo lo diré una vez.
Ben tarih uzmanı değilim, ama bildiğim kadarıyla daha önce bir Danimarka hükümeti sadece bir kez yasal bir kurumu yasakladı.
No soy historiador, pero creo que sólo una vez ha prohibido un Gobierno Danés una unión legal.
Üzgünsün çünkü baban 3 ay'da seni görmek için sadece bir kez geliyor ve ben gelemedim.
solamente te alteras porque tu papa encontro solamente un dia en tres meses para conocerme y yo no pude ir
Sadece bir kez büyükbabayı göreceğim.
Sólo veré al abuelo una vez.
Sadece bir kez daha teşekkür etmesini istemiştim.
Quería que me agradezcas un poco más.
Ben Kaliforniya'da sadece bir kez bulundum o da kuzenimin düğünündeydi.
Sólo estuve en California una vez para la boda de mi primo segundo.
Hayır, sadece bir kez Krista Dalton'la konuştum.
No, sólo he hablado con Krista Dalton.
Şöyle yazıyordu : "Günah, sürekli zili çalar, ama şans, kapıyı sadece bir kez çalar."
Y decía, "La tentación se inclina en el timbre de la puerta pero la oportunidad podría llamar sólo una vez".
Sosyal Hizmetler sana sadece bir kez bakacak...
Los servicios sociales te echarán un vistazo.
Madagaskar'daki bu yakalı iguana bu yıl sadece bir kez yumurtlayacak, bu nedenle yumurtalarını saklamak için güvenli bir yere ihtiyacı var.
Este lagarto de collar en Madagascar sólo depositará un lote de huevos este año así que necesita un lugar seguro para esconderlos.
Evlat, çocuklarımı seviyorum. Ama hayatımda bundan sonra sadece bir kez daha hastaneye gideceğim ve gidiş o gidiş olacak.
Hijo, los amo niños pero si voy al hospital otra vez más en mi vida, no voy a salir.
Sonrasında öyle bir öpücüğün sadece bir kez yaşanacağını anladım.
Me llevó mucho tiempo darme cuenta que un beso así, sólo sucede una vez.
Hayatımda sadece bir kez seviştim, o da erotik bile sayılmazdı.
Sólo he hecho el amor una vez y fue menos que erótico.
Sadece bir kez soracağım.
Yo sólo le preguntará una vez.
Onu tanımıyorum sadece bir kez karşılaşmıştık.
Me he encontré con ella una vez.
Birbirlerine sadece bir kez aşık oldular, değil mi?
Supongo que se habrán amado alguna vez, no?
Sadece bir kez bile..
Sólo uno..
Sadece bir kez millet!
¡ Gente, solo por esta vez!
Bilemiyorum... Eski sevgilimden olmalı çünkü altı, yedi haftalık olmuşum sen ve ben sadece bir kez...
No sé, tiene que ser de mi ex, porque estoy de seis o siete semanas, y tú y yo hace poco que...
- Sadece bir kez daha.
- Solo uno.
* Uçmalıyı bir kere, denemeliyim hiç değilse * * bir kez ölünür sadece *
# I gotta fly once, I gotta try once # ¶ Tengo que volar una vez, tengo que intentarlo una vez ¶ # Only can die once # ¶ Sólo puedo morir una vez ¶
Yılda sadece bir kaç kez şehre gelir.
Él sólo regresa a la ciudad un par de veces al año.
Sahra Çölü, Kuzeye herhangi bir göçe bir kez daha kapıyı kapatarak, benim Afrika dışına dört güzergâhımdan geriye sadece birini bıraktı : KızıIdeniz.
El Desierto del Sahara una vez más eliminó la posibilidad de cualquier migración hacia el norte, dejando sólo una de mis cuatro rutas para salir de África, el Mar Rojo.
Sadece bir yılda erişkin boya ulaşırlar ve sonra bir sezon içinde birçok kez yumurtlarlar.
Que llegan a la madurez en tan sólo un año Y luego desovan muchas veces dentro de una temporada.
Sadece bir kez.
Una, una vez.
Sana bunu kaç kez daha söylemek zorundayım, Saul sadece farklı bir markayla pazara süreceğiz
¿ Cuántas veces tendré que decírte..
Sadece bir kaç kez eğlenmek için... beni oraya götürdü.
Sólo me llevó allí un par de veces para divertirnos.
Bu aklıma getirdi de, sadece Philadelphia kotilyon dansı mı yaptın, yoksa bir de uluslar arası olarak da mı ilk kez sahne aldın?
Refrescame la memoria, ¿ estuviste solo en la fiesta de Philadelphia, o también debutaste internacionalmente?
Sadece bir iki kez laptomu dairesinde bırakmam gerekiyordu.
Yo dejaría mi computadora en su apartamento un par de veces.
Sadece haftada bir kez paraları bankaya götürürken.
El solo va al banco una vez por semana.
Sadece merkezde bir kez karşılaşmıştık.
Sólo le vi una vez en la estación.
Sonra, sadece yılda bir kez, kasım dolunayından birkaç gece sonra mercanlar kitlesel bir üreme gerçekleştirir.
Luego, sólo una vez al año, unos días después de la luna llena de noviembre los corales participan en un evento de desove masivo.
Onlar sadece yılda bir kez gerçekleşen bir olayı bekliyorlar somonların göçünü.
Están esperando un evento que sólo ocurre una vez al año, la carrera del salmón.
Ben, ebeveyn olduğumda, sadece tek bir sayıya bahis koyarak iki kez art arda kazandın, değil mi?
Cuando fui Banca, ganaste dos veces apostando a un sólo número, ¿ no?
Bu insanlara sadece birkaç kez hayır diyebilirsin, o yüzden hiçbir yerde bir haftadan fazla kalmıyorum.
Sólo te les puedes negar algunas veces. Por eso no me quedo más de una semana en el mismo lugar.
Düşün bak.. Bu kez yarın Paris'te olacağım,... ve bir gün, orada sadece balayımızı geçirmeyeceğiz.
Sólo piensa... mañana a esta hora estaré en París, y algún día, no estaremos de luna de miel allí.
Pek sayılmaz. Birçok kez imzaladım ama sadece bir sürü numaradan ibaretti.
Lo firmé muchas veces, pero sólo tenía un puñado de números.
Birçok kez imzaladım ama bir yığın numaradan ibaretti sadece.
Lo firmé muchas veces, tan solo eran muchos números.
Sadece uzun bir zaman sonra ilk kez adımı tam olarak duydum.
Sólo que escuché mi nombre completo después de tanto tiempo.
Bir kez daha, sadece sen ve ben kaldık.
Una vez más, todo se reduce a una lucha entre tú y yo.
sadece affet hizmet varsa sefi bir kez, o biter.
Si perdóneme jefe solo sirve una vez, es que se acaba.
Kan seyrelticileri sadece geceleri verin, pıhtılaşmayı önlemek için ve bir de prednizon alacak, yani steroid üç gün boyunca, günde iki kez sonra dozu günde bir buçuğa düşüreceğiz ve kan seyrelticileri de iki günde bire indireceğiz.
El anticoagulante, por la noche. Es para que no se formen trombos. También le daremos prednisona, que es un esteroide, dos veces al día durante tres días, y luego lo bajaremos a uno y medio al día y el anticoagulante cada dos días.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169