Sadece bir saniye translate Spanish
821 parallel translation
Smith, hayatım, sadece bir saniye.
Vamos, Smith. Me iré enseguida.
Sadece bir saniye tutun lütfen.
Quietos un segundo, por favor.
- Sadece bir saniye sürecek. Lütfen.
- Solo tardará un segundo.
Bu çok önemli, sadece bir saniye.
Es muy importante. Es sólo un segundo.
Sadece bir saniye sürer.
Sólo un segundo.
Majestelerini sadece bir saniye için rahatsız edeceğim.
Sólo la molestaré un instante, Alteza.
Sadece bir saniye! Dostuma bir şey atmayın!
¡ No arrojes nada sobre mi amigo!
Sadece bir saniye sürecek.
Sólo será un segundo.
Sadece bir saniye mi?
¿ Sólo un segundo?
Bekle, sadece bir saniye konuşamaz mıyız?
Espera, ¿ Podríamos hablar por un segundo?
Bu sadece bir saniye sürdü.
Será sólo un segundo.
- Sadece bir saniye Tony, lütfen?
- Un momento, Tony, por favor.
Sadece bir saniye, tamam mı?
Sólo un segundo, ¿ de acuerdo?
Sadece bir saniye.
Esperen un momento, por favor.
Hey, hadi gelip benim için poz ver, olur mu? - Sadece bir saniye sürecek.
Ven y posa para mí.
Sadece bir saniye tereddüt ettim, efendim.
Vacilé por un momento.
- Sadece bir saniye.
Un segundo.
- Sadece bir saniye sürer.
- Tomará un segundo.
Sadece bir saniye.
¿ Me oyes?
Sadece bir saniye.
Un segundo.
Bu sadece bir saniye almalı.
Sólo me tomará un segundo.
Sadece bir saniye. Acele etmeyelim.
Un momento, no corramos.
'Kim olduğunu anlaması sadece bir saniye sürmüştü.''7 yılın içinde erimesini görebilirdiniz.'
"Sólo tomó un segundo saber con quién estaba hablando, " se podían ver los siete años en prisión derritiéndosele.
Sadece bir saniye bekle.
Sólo espera un segundo.
Biliyorum. Sadece bir saniye, tamam mı?
Sólo por un segundo, ¿ bueno?
Ve sadece bir saniye gerek bana.
y solo necesito un segundo.
Sadece bir saniye sürer.
Volverá enseguida.
Bekle, sadece bir saniye!
¡ Para!
Sakıncası yoksa, sadece bir saniye sürer.
Dame un segundo.
Sadece bir saniye.
Solo un momento
- Sadece bir saniye.
- Solo. Solo un segundo.
Evet, sadece bir saniye göz atmak istiyorum!
Sí. ¡ Sólo quiero estar por aquí un segundo!
- Şimdi ne yapıyorsun? - Bu sadece bir saniye canını yakacak.
Aún no.
Sadece bir saniye bekle.
Espera un segundo.
Sadece bir saniye, efendim.
Solo un segundo, señor.
Sadece bir saniye için gittik.
Sólo salimos un momento.
Yani, treni olmayan bir demiryolu memuruna şaşırmamalıyım. Sana sadece şu kadarını söyleyeyim genç adam, ne Boer Savaşında ne de Somaliland'de bu tür acizliklere bir saniye bile müsamaha gösterilmezdi.
automóviles sin gasolina, así que supongo que no debiera extrañarme encontrar una estación de trenes sin trenes, pero joven, déjeme que le diga que en la guerra de los Boers o en Somalia semejante ineficiencia no hubiera sido tolerada
Dün gece birkaç dakika kendine gelebildi bu sabah da sadece bir kaç saniye.
Anoche estuvo consciente dos minutos y unos pocos segundos esta mañana.
Onu sadece bir kaç saniye görebilmiş.
Por supuesto, sólo tuvo una visión momentánea de él.
Bekle... bekle bir saniye. Bekle bir saniye. Sadece köpek gibi yüz.
Nada a lo perro, con calma.
Önümde sadece bir kişi vardı. Saniye farkıyla.
Un tipo se me adelantó una milésima de segundo.
Bir saniye fazla değil. Sadece katilin odadan çıkmasına yetecek kadar.
Lo suficiente para que el asesino salga de la habitacion.
Bir saniye... bu duruma sadece gülünür...
Bueno... En ese caso si es sólo por unas risas...
Kendinde olmama durumu yoktu, sadece birkaç saniye sürdü, bu nedenle, bir biçimde yerimiz değişti ki bunu çözebilmiş değilim.
No perdimos el conocimiento y solo duró unos segundos, por lo tanto, nos hemos desplazado de una manera que no logro entender.
Ah, evet, o listeyi gördü, fakat ona sadece bir ya da iki saniye göz attı.
Sí, él sí vio la lista, pero sólo le echó un vistazo un segundo.
Orada birinci cümleyle ikinci cümle arasında tamamen bir çelişki var ve aralarında sadece beş saniye var.
Hay dos declaraciones que se contradicen... en sólo cinco segundos.
Birini vurmak sadece bir kaç saniye alır.
En sólo un par de segundos se le dispara a alguien.
Bir saniye, sadece bir saniye.
¡ Sólo un segundo!
- Bir saniye bekle. Ben sadece bakmak istiyorum.
espera un momento solo quiero echar un vistazo
Sadece bir kaç saniye sürdü.
Duró muy poco.
Sadece bir kaç saniye havada kalıyor.
Unos segundos en el aire.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24