Sanırım bu kadar translate Spanish
1,491 parallel translation
Şey, sanırım bu kadar.
Supongo que esto es todo.
Sanırım bu kadarı yeter.
Creo que es suficiente.
Anlaşıldı mı? Sanırım bu kadar yeter.
Escuche.
Pekala, sanırım bu kadar yeter.
Bueno, está bien. En serio, creo que ya está.
Sanırım bu kadar yeter.
Creo que ya basta. Corten.
Hemen hemen bitti. Sa-sanırım bu kadar yeter.
Creo que ya basta.
Sanırım bu kadar.
Creo que fue suficiente.
Şey, sanırım bu kadar.
Bueno, supongo que eso es todo.
- Sanırım bu kadar hayal yeter.
Está bien, todos, creo que es suficiente visualización.
Sanırım bu kadar Tina, Bize başka bir tane vereceklerini sanmıyorum
¡ Es suficiente, Tina! No van a darnos otro!
Sanırım bu kadar.
Creo que es todo.
Sanırım bu kadar yıl boyunca neler kaçırdığımı görmek istedim.
Supongo que solo quería ver lo que me he estado perdiendo todos estos años.
Büyük Gaga'nın kararıyla bu kadar yürümek zorunda kaldın sanırım.
Supongo que la larga caminata fue una orden del pico.
Sanırım hepsi bu kadar... eğer vaktin olursa beni ararsın.
Bueno, creo que eso es todo... Llámame cuando tengas tiempo.
Koç Carter takımınızın kırdığı galibiyet rekoruna rağmen... yaptığınız bu hareket hem alışılmadık hem de bir o kadar riskli, ama sanırım dışarıdaki bir çok insan hala öğrenci atlet konseptine önem veren... birisi olduğunu öğrendikleri için mutlu olacaktır.
Entrenador, es una estrategia poco usual y arriesgada dado el récord ganador de su equipo pero creo que a muchos les agradará saber que a alguien le importa el concepto del estudiante atleta.
Andy, bu zımbırtıların satışına bakılırsa sanırım ciddi bir para geçecek eline. Belki 100,000 dolar kadar.
Andy, estas cosas se venden tanto... que creo que podrías ganar... quizá unos $ 100.000.
Sanırım hepsi bu kadar.
Espero que eso lo cubra.
Bu kadar kitabın olduğuna göre, sanırım hep böyle hissetmemişsindir.
Con todos estos libros... no siempre habrás pensado así.
Sanırım, bu, şimdiye kadar yaptığımız en iyi gösteri olacak.
Creo que quizá sea el mejor programa que hemos hecho.
Sanırım, birini bu kadar çok sevebileceğimi bilmiyordum.
Creo que no sabía que fuera posible amar tanto a alguien.
Sanırım hepsi bu kadar.
Creo que está todo.
Sanırım yemeklerimi bu kadar sevmemiştin.
Obviamente no te has quedado con la boca abierta por mi comida.
- Bu kadar yeter sanırım.
Creo que el caballero ya ha tenido bastante.
Bugünün benim için neden bu kadar önemli olduğunu anlamazsan, sanırım hiç anlamayacaksın.
Bueno, vamos a dormir. ¿ Sabes qué? Si no entiendes por qué este día significa tanto para mí...
Bugünlük bu kadar yeter sanırım...
Por que no paramos por hoy...
- Sanırım korkularımızı yenmek için o kadar geç kalmadık. - Ulusal Cumhuriyetçi Parti'den bu akşam bir telefon aldım.
Nunca se es demasiado viejo para superar los miedos.
Evet, yani, sizin çalışırken ne kadar mutlu olduğunuzu gördüm, ve daha sonra biliyorum ki evinize annenize gidiyorsunuz, ve sanırım annen ilerlemiş kanser hastası, bu çok zor olmalı.
Bueno, he visto cuán feliz eres en el trabajo y también sé que vives con tu madre. Y creo que tiene cáncer terminal, todo eso debe ser duro.
Benim İspanyolcam sizin İngilizceniz kadar iyi değildir, ama sanırım bu Marta Alvarez'in doğum sertifikası, değil mi?
Yo no hablo español tan bien como ustedes inglés. Creo que eso es el certificado de nacimiento de Marta Álvarez. ¿ No es cierto?
Bu şartlar altında o program etse etse havayla civa kadar para eder sanırım.
En ese caso, diría que su programa de codificación probablemente no valga nada.
Sanırım şimdilik bu kadar yeter.
Creo que es suficiente por ahora
Sanırım birlikte bu kadar çok zaman geçirmemiz bizim için bir hata.
Pienso que sería un error que pasemos demasiado tiempo juntos.
Sanırım, bu kadar.
Bueno supongo que eso es todo.
Bu sabaha kadar da hiç giymemiştim, fakat zevklerim şu anda değişti sanırım.
Hasta esta mañana, no me gustaba mucho.. .. pero ahora es como si mis gustos hubieran cambiado.
Evet sanırım herkes bu kadar.
Bueno, pues ya está todo el mundo.
Şey, sanırım ancak bu kadar oluyor.
Bueno, creo que es lo más cerca que voy a estar.
Bu kadar yakın olduğumuza göre, bunu yapabilirim sanırım.
Ya que nos hemos vuelto tan cercanos, voy a dejar pasar esa.
Bu kadar düşman edindikten sonra bunun son yemeği olduğunu biliyordur sanırım.
Con todos los enemigos que ha hecho nunca sabe si está comiendo su última cena.
Hayatımda hiç bu kadar korkan birisini görmedim, sanırım.
No creo haber visto nunca a alguien tan asustado en mi vida.
Sanırım bu adamların bazılarının kayıtlara ara vererek geç saatlere kadar çalışmaya ihtiyacları var
Creo que esta gente quieren trabajar hasta tarde para romper alguna marca o algo.
Sanırım bu sohbetle ilgili olarak düşündüm de bu öğlen benimle görüşmek istersiniz dedim. Mesajınızı Yuma'dan çıkana kadar 1,5 saat geç alsam da koştura koştura geldim.
Supuse que iba a querer verme esta tarde así que aún cuando no escuché su mensaje hasta que estuve a una hora y media de Yuma...
Sanırım Don'a yardım etmeyi neden bu kadar sevdiğini şimdi anladım.
Sabes, creo que comprendo por qué te gusta tanto ayudar a Don.
Ses tonunuzdan anladığım kadarıyla bu kişinin, ben olduğumu düşünüyorsunuz sanırım.
Bueno, juzgando por tu tono, ¿ crees que ese alguien soy yo?
Teşekkürler, Ryan. bu kadar çok kelimeyi bir araya getirmen senin için zor oldu sanırım.
Gracias, Ryan. Sé que no debe haber sido fácil para ti usar tantas palabras juntas.
O da bir tekneye atlayıp kaçmıştı, sen de aynısını yapıyorsun sanırım bu da seni en az onun kadar korkak yapar.
Él huyó en un barco, como ahora lo haces tú. Así que supongo que eso te hace a ti tan cobarde como él.
Ve sanırım bunu sana söylemek istiyorum ki... bu kadar alçakgönüllü olmayı bırak ve buraya gel ki gösterişsiz görünmene yardımcı olalım.
Así que siento que puedo decirte esto. Deja de lado esa maldita modestia y ven acá para que podamos mantenerte humilde.
Sanırım hepsi bu kadar.
Creo que sólo se trata de eso.
Ama bu kadar ilkel bir ırk tarafından yetiştirilmiş birinden beklenir bir şey sanırım.
Pero debe ser de suponer de alguien criado por una raza tan primitiva.
Sanırım bir anlığına kalbinde ne olduğunu görebildim, ve hayatım boyunca hiç kimseye hiç bu kadar yakın olmamıştım.
Creo que por un momento, pude sentir lo que hay dentro de tu corazón. Y nunca me sentí tan cerca de nadie en toda mi vida.
Herhangi biri kadar, sanırım Bu da pek bir şey ifade etmiyor.
Como cualquiera, supongo, lo que no es decir mucho.
Birkaç tane göz kamaştıcı bombam var, ama sanırım hepsi bu kadar.
Yo tengo un par de flashes aturdidores. Creo que pueden valer.
Sanırım Ford'un bu kadar zaman boyunca nasıl hissettiğini anladım.
Creo que entiendo como Ford puede haber tenido esa sensación todo el tiempo
sanırım bu kadar yeter 16
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım buraya kadar 19
sanırım bu doğru 26
sanırım bunu yapabilirim 17
sanırım burada 22
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
sanırım bu 88
sanırım buldum 30
sanırım buraya kadar 19
sanırım bu doğru 26
sanırım bunu yapabilirim 17
sanırım burada 22
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar konuşma yeter 21
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar konuşma yeter 21